14.4 C
Kocaeli
Salı, Ekim 7, 2025
Ana SayfaGüncelSiyonist Deveye “Harese” Yaşatmak

Siyonist Deveye “Harese” Yaşatmak

“Harese”, Arapça kelimedir; hırs, haris, ihtiras, muhteris sözcükleri buradan türetilmiştir. Araplar, develere çöl gemileri derler. Deve, üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür; o kadar dayanıklıdır. Bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır; gördükleri yerde o dikeni koparır, çiğnemeye başlar. Keskin diken, devenin ağzında yaralar açar, yaralardan kanlar fışkırır. Tuzlu kanın tadı devenin hoşuna gider. Yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve. Bunun adı, haresedir.

Hırs, öfkeyi doğurur. Öfkenin olduğu yerde akıl, sağduyu olmaz. Şiddet, kaos, kavga kaçınılmazdır.

Hırsın esiriyiz; üretirken tüketildiğimizin ne kadar farkındayız? Zamanı, güzellikleri, huzuru; sonuç olarak kendimizi tüketiyoruz. Haz verici bir tüketim çağını hızlı yaşıyoruz. Tüketim bitince lezzet de kalmıyor, kendimiz de yok oluyoruz. Tüketim sarhoşluğunun korkunç sonucunu görebilmek için derin bir bilince ve yüksek bilgeliğe de gerek yok. Bunu anlamak için gözlerin görür, kulakların işitir, aklın çalışır, cibilliyetinin temiz olması yeterli.

Biriktirme sevdası, inançlarımızın verdiği motivasyon, mahalle baskısı, kurduğumuz yüksek hayaller birer hırs katalizörü.  Hırs; hayatımızın dengesini bozan, olağan akışını ifsat eden, varlığı biyoloji ve kimya ilmiyle izah edilemeyen gizli virüs.

İnsanın itidale, dengeye, huzura ihtiyacı var. Dengeyi bozun her motivasyon bir ifsat ve ihtiras sebebi. Dünya, muhteris insanların ifsatları yüzünden huzurdan mahrum. İsrail’in ne işi var Gazze’de? Yahudiliğin siyasi jargonu olan Siyonizm ideolojisi ve onun baş aktörü Netanyahu, niçin öldürtür yüz binlerce Müslüman’ı? Sapkın inancına göre, kendinden olmayanlar onun kölesi, emir kulu. Yahudi değilsen hayvansın. Arz-ı mevut, ona tanrının verdiği kutsal belde. Yahudi’nin kutsalına engel olan her insan, fikir, eşya yok olmalıdır. Öldürülen her insan, Yahudi’nin Cennet’teki makamını yükseltecektir. Motivasyon kaynağı, dünya insanlığının huzurunu kaçıran bu saçma inanç sistemi.

Harese, hırs sahibi her canlının uğradığı mutlak son. İsrail’den sonra Amerika’nın da harese felaketi yaşayacağını düşünüyorum. Sosyolojinin yasaları ve tarihi belgeler, bunu anlatıyor anlayana. Gazze, bugün sadece İsrail’e ve Amerika’ya karşı savaşmıyor. Düşman, beynelmilel Siyonizm. Siyonizm’in, azman bir deve olduğunu inkâr edecek değilim. Silah, para, medya, sanat ne varsa her türlü gücün sahibi. Her taşın altından bu pis ideolojinin aparatları çıkıyor. Dünya Siyonizm’i şimdilik Gazze’deki dikeni yemekle meşgul.

Diken, kendi içinde özgür yaşar, savunması kendinden, dokunmayana dokunmaz, durduğu yerde kimseye batmaz. Küreselleştikçe diken olma özelliğimizi, özgünlüğümüzü, dolayısıyla özgürlüğümüzü kaybediyoruz. Dikleşmeden dik durmaktı insan ve millet olarak karakterimiz. Sindirildik, meşruiyetimizi başkalarına kabul ettirme, kendimizi beğendirme adına iyice ezik olduk. Yahudilik bir din ve kültürel kimliktir, Siyonizm ise bu kimliğin siyasi bir ifadesidir. Bakara suresi 120. ayetteki “Sen onların dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hristiyanlar da senden asla memnun kalmayacaklardır. De ki: ‘Asıl doğru yol ancak Allah’ın yoludur.’ Eğer sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyarsan, bilesin ki artık Allah sana ne dost ne de yardımcı olacaktır.” buyruğunu dikkate almadık ya da bu uyarının gereğini yapmaktan kaçandık. Şimdi birbirimize bakıp ağlaşıyoruz, düşmanı ayağımıza çelme takmakla suçluyoruz. Düşman görevini yaptı, biz yapmadık.

İnsanlık onuru Siyonizm’i yenmeli. Şimdilik, Gazze bir diken, Filistin, Yemen birer diken. En kısa yarınlarda ezilen, sömürülen milletler, uyuşturulan beyinler uyanmalı, kendilerine dönüp özgün halleriyle, özgürlüğün gururunu yaşayabilmek için Yahudi devesini harese mecrasına sokmalıdır.  Süreç, başlamıştır, devam ettirilmelidir.

Allah’ın dostluğunu ve yardımını kazanmak, onun koyduğu yasalara uymak ve prensiplerine uygulamakla mümkündür. Sadece, oturup yalvarmak değildir, dua. Dua, dik durmaktır, gereğinde diken olmaktır, özgün olmaktır. Kimsenin olmadığı yerde “Ben varım.” diyebilmektir. Sadece mescitler değildir duanın mekânı; muharebe meydanları, sosyal medya mecraları, siyaset arenaları, beynelmilel merkezlerdir. Sadece birkaç salavat değil, kandır, terdir, gözyaşıdır duanın alametifarikası. Düşmanın silahıyla silahlanmaktır, yapılması gereken en acil dua. Allah’ın tavsiye ettiği yöntem, koyduğu yasa budur.

Harese süreci başlamıştır. Siyonist deveye diken olanlara, ne mutlu! Onların yeri belli, senin durduğun yer neresi?

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Seçtiklerimiz

spot_img