Bir süredir yarı gizli yarı açık devam ettirilen 2. Çözüm Süreci veya propaganda adı “Terörsüz Türkiye” olan süreç yeniden hızlanıyor.
Birinci Çözüm Sürecinde “Akil İnsanlar” denen bir komisyon oluşturulmuş, PKK taleplerine direnen halkı ikna görevi verilmişti. “Akiller”, yarısı Öcalan’ın önerdiği, 63 kişiden oluşmuştu. Bunların en az 50’si teröristbaşının fikirlerine yakın kişilerdi. Bunların istediği “yeni Anayasa maddelerinin” maksadı ülkemizde Barzani Devletine benzer bir Apo devleti kurmaya zemin hazırlamak içindi.
Türk Milleti bu insanları sevmedi. “Akiller komisyonu” başarısız oldu.
Bu defa yeni süreçte halkı ikna süreci için, işin içine MHP ve Devlet Bahçeli dahil oldu.
Teröristbaşını Türk devleti ile eşit muhatap haline getiren yeni sürecin yeni mimarı artık Devlet Bahçeli.
Bahçeli 2013 yılında “Akil İnsanlar Heyeti” için “reziller heyeti” diyordu. Bugün Meclis’te kurulmasını istediği böyle bir komisyona zemin hazırlıyor. Bahçeli 100 kişilik, DEM Partililer 35-40 kişilik bir komisyon istiyor. Bu komisyon adeta paralel bir Meclis gibi çalışacak.
Bu komisyonun gerçek amacı, PKK ile müzakereye zemin hazırlamak. Devleti terör örgütlüyle masaya oturtmak.
Teröristbaşı Öcalan’ın mahkumiyetinin sona ermesi, siyasi bir aktör haline gelmesi Türk Milletine kabul ettirilemiyor. Yeni komisyonun da halkımızı ikna etmeye yetmeyeceğini iktidar iyi biliyor. Bu yüzden TBMM’de 400 oyu temin etmek, komisyona dahil olan partilere de sorumluluğu ortak etmek için böyle bir komisyon kurulması tercih ediliyor. Zaten her şekilde Cumhur İttifakı milletvekili sayısı fazla olduğu için bu komisyonda iktidarın istemediği bir karar alınamayacak.
********************************
Komisyondan Beklenenler
Abdullah Öcalan’ın, İmralı’da “sivil çözüm komisyonu” önerdiği ve bu önerinin iktidar çevrelerinde sıcak karşılandığı söyleniyor. Yani Devlet Bahçeli’nin “komisyon kurulsun” teklifi aslında teröristbaşından gelen teklifin benzeri.
Komisyonun içinde muhalefet partilerinin yer alması ise iktidarın sorumluluğu dağıtma taktiğinin de bir parçası. Yani süreç başarısız olursa veya terör yeniden tırmanırsa, iktidar “biz bu yola muhalefetle birlikte çıktık” diyerek sorumluluktan sıyrılacak.
Bu nedenle Müsavat Dervişoğlu’nun muhalefete çağrısı net: “Komisyon tiyatrosuna figüran olmayın! Bu zehirli aşının ambalajına aldanmayın!”
Komisyon kurulmasının bir başka amacı da seçim hesapları. Yani DEM tabanından oy kazanmak, DEM milletvekillerinin desteği ile Cumhurbaşkanlığı Seçimi için Erdoğan’ın yolunu açmak.
****
İlk çözüm sürecinde Bahçeli, çözüm sürecini “Türkiye’nin parçalanma projesi” olarak niteliyordu. Bugün ise çözüm sürecine benzer yöntemlere, rıza göstermekten öte, öncülük ediyor.
Türk milliyetçileri şaşkınlık ve acıyla olanları izlerken bir kısmı da “Devlet aklı, devlet projesi bu, bir bildikleri olmalı” tesellisi içinde kendilerini avutuyorlar.
Sözde “milli mutabakat” görüntüsü vermek uğruna, muhalefeti süreçte yedeklemek isteyen bu plan, devletin kurumsal itibarını da milli egemenliği de zedeleyecek.
********************************
Susarsa, Tarih Ve Millet Muhalefeti De Affetmez
İYİ Parti dışında Meclis’te temsil edilen hiçbir muhalefet partisi şu ana kadar komisyon kurulması teklifine açıkça karşı çıkmadı. Oysa susmak, rıza göstermek demektir. Şayet bu komisyon kurulursa ve muhalefet partileri buna üye verirse, tarih önünde büyük bir vebal altına gireceklerdir.
Çünkü bu komisyon terör örgütünün taleplerini karşılayan “yeni çözüm sürecinin” propaganda aracı olarak kullanılacaktır. TBMM’nin bu işe alet edilmesi, terörle mücadele politikalarının istikametini değiştirir. Hukukun yerine pazarlığın geçtiği her süreç, Türkiye’ye kayıp getirmiştir. Nitekim 2013 çözüm süreci sonrası hendek savaşları ve yüzlerce şehidin acısı hâlâ tazedir.
****
Meclisteki diğer muhalefet partilerinin gevşek tutumu endişe vericidir. Özellikle CHP çok net bir duruş sergilemeli, bu komisyona üye vermeyeceğini açıklamalıdır.
İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu’nun iktidara önerisi nettir: “Milletin iradesine başvurun! Eğer çözümden eminseniz, referandumla halka sorun.”
Türkiye’de Türkler ve Kürtler arasında bir savaş yoktur. Devlet terör örgütü ile mücadele etmektedir. PKK terör örgütü de Kürtlerin temsilcisi değildir. Kürt vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu ayrılıkçı değildir.
“Terörsüz Türkiye” bir slogandan ibaret kalmamalı. Ancak bu hedefe ulaşmanın yolu, terörle mücadeleyi sulandırmak ya da PKK’ya siyasi zemin kazandırmak olmamalıdır. Terörü bitirmek teröristlere istediğini vererek değil, mücadele ederek mümkün olabilir.
TBMM, terörle pazarlık masası değil, milletin temsil gücüdür. TBMM’nin karşısına eşit şartlarda terör örgütü ve liderini muhatap kılmak, Türk Milletinin düşebileceği en zelil durumdur.
********************************
Meclisteki Muhalefetin Tavrı
İYİ Parti Grup Toplantısında konuşan Müsavat Dervişoğlu’nun şu mesajlarını çok değerli ve önemli buldum:
“Terörsüz Türkiye Komisyonu, devletle terör örgütünü aynı statüye koyar. PKK’ya meşruiyet kazandırma sürecinin yeni versiyonudur!”
“Bu zehirli aşının ambalajına aldanmayın. Millete rağmen barış olmaz!”
“Sürece meşruiyet kazandırmak için muhalefeti yedeklemek istiyorlar.”
İktidar bir görevlendirilmişlik hali içinde. Muhalefetten gelen her söze kulakları tıkalı. Bu yüzden muhalefetin birlik içinde hareket etmesi çok önemli.
Muhalefet bu oyunu boşa çıkarmalıdır. Aksi halde milletimiz ve tarih, bu sessizliğe de bu rızaya da hesap soracaktır. CHP de iktidar olma hayallerine veda etmek zorunda kalacaktır.
********************************
Bu Komisyon Akil İnsanlardan Daha Tehlikeli
Birinci Çözüm Sürecindeki Akil İnsanlar sivil nitelikliydi, resmi karar organı değildi. Geçici ve danışma organı niteliğinde idi. Siyasi partiler sorumluluk üstlenmemişlerdi.
“Terörsüz Türkiye Komisyonu” TBMM çatısı altında kurulacak, yasal ve siyasi meşruiyet taşıyacak. “Devlet projesi” gibi sunulup milli mutabakat algısı yaratılacak. Bu komisyona üye olan partiler, sorumluluğu doğrudan üstlenmiş olacak.
Terörsüz Türkiye Komisyonu “akil insanlardan” daha tehlikelidir. Çünkü, Devleti ve TBMM’yi araç olarak kullanıyor. Muhalefeti sürece dahil ederek milleti aldatma riski taşıyor. TBMM bünyesindeki bu komisyon, devleti bir müzakere tarafı gibi konumlandırabilir. Bu da PKK’nın meşruiyet kazanmasına hizmet edecektir.