Hayata Dair Gerçekler

32

“Bütün mutlu aileler birbirine benzer; her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır…” Tolstoy,

Tolstoy, “Anna Karenina” adlı eserine bu sözle giriş yapmıştır. Anna Karenina’nın konusu kısaca şudur: Evliliğinde mesut olmamış genç bir kadın olan Anna Karenina, genç bir bekârla tanışır ve ona âşık olur. Aşkın en saf hali olduğuna inandığı hayatı tatmak için her şeyi riske atar ve neticede hayatı altüst olur.

Büyük Rus yazarı Lev Nikolayeviç Tolstoy (Leo Tolstoy), 9 Eylül 1828’de Moskova’nın güneyindeki Tula vilayetinin Yasnaya Polyana kasabasında doğdu. 20 Kasım 1910’da Astapovo’da yaşama gözlerini yumdu.

Dickens, Pascal, Platon gibi klasikleri okudu. 1851’de Rus ordusunda Kırım Savaşı’nda topçu teğmeni olarak görev yaptı. 1855 Kasımında Turgenyev‘le tanıştı. Tolstoy,  Rousseau gibi düşünüyor: “Doğa iyidir, toplum kötüdür” diyordu.

Savaş ve Barış, Tolstoy’un adını çok yüceltti. Yayınevlerinin çekici önerileri ona Anna Karenina‘yı yazdırdı (1877).

Türk edebiyatının Tolstoy’la tanışması on dokuzuncu yüzyılın sonundadır. Tolstoy’un edebiyata getirdiği iç gerçek, Peyami Safa’dan Ahmet Hamdi Tanpınar’a, Yusuf Atılgan’dan Oğuz Atay’a birçok romancımızı etkilemesidir.

“Amaçsız sanat olmaz, sanatın başlıca amacı da insanlar arasındaki ilişkilerin düzenlenmesine yardım etmektir. Bu ilişkilerin düzelmesine kesinlikle yardım etmeyen bir şey varsa o da savaştır. Sonucu rastlantıya dayandığı için savaş insanlık dışı, insan yaradılışına aykırı bir şeydir.” der.

Çağının en büyük romancısı olan Tolstoy, J.J. Rousseau gibi, insanların ahlakını bozan sanata düşmandı. Zorbalığa ve büyük mülkiyete karşıydı.

Rusya’nın ve belki de dünyanın en büyük yazarlarından Lev Nikolayeviç Tolstoy’un hayata ışık tutan ilginç tespitleri vardır. Her bir tespitle, farklı bir gerçeği fısıldayan bu tespitler, hayatı ve insanları tanımada adeta rehber niteliğindedir.

-Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar.

-Kimse, kimseyi küçümseyecek kadar büyük değildir, bilmelisin. Küçümsediğin her şey için gün gelir, önemsediğin bir bedel ödersin.

-Hayat ne gideni geri getirir, ne de kaybettiğin zamanı geri çevirir. Ya yaşaman gerekenleri zamanında yaşayacaksın, ya da yaşamadım diye ağlamayacaksın.

-Bozuk para insanın cebini deler, bozuk insan da kalbini. Bu yüzden harcayın ikisini de gitsin.

-İnsanı bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için ise uyandırmak gerekir.

-Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.

-Varlığı bir şey kazandırmayan insanların, yokluğu hiçbir şey kaybettirmez.

-Ne diye şeytana kızarsın? Bir iyilik yap da, o sana kızsın.

-Bil ki, yaşadıklarınla değil yaşattıklarınla anılırsın. Ve unutma; ne yaşattıysan elbet bir gün onu yaşarsın.

-Bir insanı bulunduğu mevkiiyle değil, göz koyduğu mevkiiyle ölçmek gerekir.

-Güzel olan sevgili değildir, sevgili olan güzeldir.

-En güçlü iki savaşçı sabır ve zamandır.

-Mutluluğu ihtiraslarda değil kendi yüreğinizde arayın. Mutluluğun kaynağı dışımızda değil içimizdedir.

-Bir insan acı duyarsa canlıdır. Başkasının acısını duyarsa insandır.

-İyilik yap hatırlanmaz. Yanlış yap unutulmaz. Sen kimsenin ‘yapamaz’ dediğini yap, çünkü söylemeseler de akıllarından çıkmaz.

-Yalan söyleyenleri sonuna kadar dinlerim. Çünkü; olmak istedikleri ama olamadıkları insanları anlatırlar.

-İnsanlar çok değişti, dikkat etmek lazım. Biriyle el sıkıştıktan sonra beşi de yerinde mi diye parmaklarını saymak zorundasın.

-İnsanın gerçek gücü sıçrayışta değil, sarsılmaz duruştadır.

-Gerek yokken yanındalar, ihtiyacın olduğunda uzakta. Unutma ki, kimi hayatına girdiğinde hayatını aydınlatır, kimisi çıktığında.

-İnsanlar nasıl konuşulması gerektiğinin dersini alırlar; ama en büyük ilim, nasıl ve ne zaman susulması gerektiğini bilmektir.

-Bir insan treni kaçırırsa başka bir tren gelir onu alır. Bir ulus treni kaçırırsa başka bir ulus gelir onu alır.

Uzun söze ne hacet. İşte hayatın ve insanlığın özeti.

Sevgiyle kalın…