Karabatak

8

            “Karabatak kuşu gibi”sin benzetmesi dikkatimi çekti, hoşuma gitti. Bir görünüp bir ortadan kaybolan kimseler için kullanılan deyim.

            Neden karabatak?

            Karabatak kuşunun özellikleri nedir?

            Karabatak kuşu, bir su kuşu türüdür. Özellikle deniz, göl veya derin suların bulunduğu alanlarda yaşamaktadır. Balık avcısı olan bir kuş türü. Karabatak kuşunun kendi içerisinde otuz farklı alt türü bulunmaktadır. Suya dalarak balıkları yakalar. Balık peşinde suya dalan Karabataklar, uzunca müddet su içinde kalabilir, yüzebilirler.

            Karabataklar su üzerinde durup sonra suya dalabilen kuştur. Bir görünür, bir gözden kaybolur. Ne zaman ve nereden çıkacağı belli olmaz.  Takip edilmesi zor olan bir kuş türüdür.  Ayrıca her türlü balığı kolayca avlayabilmektedirler.

            Karabataklar; işini bilen, menfaatçi karaktere sahiptir.

            Karabatak kuşunun, kuşlar dünyasındaki saygınlık derecesini bilmiyorum, bir insan karakteri olarak karabatak kuşu niteliklerine sahip bir arkadaşım olsun istemem. İnsanı yorar, yolda bırakır. Varlığı da yokluğu da bir derttir, belki yokluğu daha büyük kazançtır. Karabatak kuşu gibi dostu olanların, düşmana ihtiyacı yoktur, dense yeridir.

            İstikrarsızlık, en belirgin niteliğidir, karabatak tiplemesinin. Varım, dediği yerde yok olması, yok olması gereken yerde var olması, insanı çileden çıkarır. Bir özgüven eksikliğidir belki bu, belki de dikkatleri üzerine çekmek, ilgi odağı olmak ihtiyacıdır. Sahip olmadığı değeri, başkalarının ona lütfetmesini beklemek. Bir karakter zaafı olarak, hak etmediği değeri gasp etmek, en belirgin niteliğidir bu tiplerin.

            Çevremizde ne kadar karabatak kuşu varmış, dediğinizi duyar gibiyim. Bir arkadaşınızla bir yolculuğa veya bir iş birliğine karar verdiniz. Sizin için yoldaş, çözüm ortağı oldu bu arkadaşınız; bakıyorsunuz, üç beş gün sonra ortalıkta görünmüyor; sizi ne arıyor ne soruyor. Siz de ulaşamıyorsunuz kendisine. Güvendiğiniz dağlara kar yağdı, ümitleriniz söndü. Aradan haftalar geçiyor, ortaya çıkıyor sözü edilen kişi. İş işten geçmiş oluyor. Sizin bu arada insanlara olan güveniniz yıkıldı, projenizle ilgili motivasyonunuz düştü. Sebep, karabatak kuşu.

            Kaçınmak lazım istikrarsızlıktan. Verilen sözün arkasında durmak lazım, duruş sahibi olmak lazım. İstikrarsızlık; düzen bozucu, huzur kaçırıcı olmaktır, kargaşaya yol açmaktır. Ne kötü bir vitamindir kargaşayla beslenmek!

            Temel, bir gün bir adama sert üslupla: “Hey, hem şehrim, sen beni tanıyor musun?” diye sorar. Yabancı, tanımadığını söyleyince, Temel de: “Sen beni tanımıyorsan ben seni hiç tanımıyorum.” cevabını verir. İstikrarsız kişilerden mahrum olmak, bir eksiklik değildir. Onlar, kayboldukları zaman bizim için zaten yoklar, göründükleri zaman ise menfaatleri olduğu içindir. Varlıkları da yoklukları da bizim için değildir, kendileri içindir.

            Kararlılık, kişiye saygınlık kazandırır. Uhud Savaşı’nda Hz. Peygamber sahabeleriyle istişare eder, istişareden savaşa girme kararı çıkınca zırhını giyer. Daha sonra sahabeler karardan pişmanlık duyarlar ve savaşmaktan vazgeçilmesini isterler. Bunun üzerine Hz. Muhammet, “Hiçbir peygamber, zırhını giydikten sonra çıkarmaz.” diyerek kararlılık gösterir. Elde edilen her zaferin, kazanılan başarının, yaşanılan her huzurun temelinde karlılık vardır, istikrar mevcuttur. İstikrarsızlığın olduğu yerde ise karamsarlık, güvensizlik, bıkkınlık, kargaşa vardır. Yalancılık, zaten bu ruh halinin temelindedir. 

            Karabatak kuşu gibi olmak, pek çok olumsuz niteliğin davranış olarak ortaya çıkan sonucudur. İkili, çoklu ve uluslararası ilişkilerde bu tür davranışlar, maalesef, sıra dışı değil; hatta zeki, uyanık, akıllı olmanın gereği diye yorumlanıyor, alkışlanıyor. Bir davranış türü; ancak hiç insani değil. İnsan psikolojisi, belirsizliği reddeder, tepki gösterir. Biyolojinin, kozmolojinin, fiziğin yasaları bir düzen üzerinde yürür. Kuruluş formülleri hiç değişmez. Beşerî ilişkiler de böyle olmalıdır. Komşuluk ilişkilerini, siyasetteki ve ekonomideki ilişkileri, milletler arası münasebetleri, istikrar üzere yürütmek; asaletimizin, varlığımızın, inancımızın gereğidir.

            Dünya bu: Kimimiz leylek gibi lak lak, kimimiz ördek gibi vak vak, kimimiz karabatak… Değişmez gerçek: Son durak, kara toprak.