“Küçük insanlar şahısları, vasat insanlar olayları, zeki insanlar fikirleri ve kavramları tartışır.” La edri
Sayın okur…tarihin derinliklerine doğru göz atacak olursak, yaşanmış nice savaşlar, nice ayaklanma ve devrimler görürüz. Tarih boyunca bu savaş ve devrimlerde oluk oluk kan akıtılmıştır. Buna rağmen bu acımasız savaşları ve devrimleri fırsata çevirenler kazanmış, çeviremeyenler ise kaybetmişlerdir.
İşte yukarıya aldığım La edri (kimin söylediği bilinmeyen) söz anlamına burada değer kazanıyor. Bu savaşlar ve devrimler sonunda birbirleriyle didişenler hep kaybetmiş, olayların gelişmesini düşünen ve çare arayan feraset sahibi insanlar ve toplumlar her zaman kazanmışlardır.
Şunu peşinen söylemem gerekiyor ki, Türk Milleti çoğu kez tarihi gelişmelerden ders çıkarmayı bilememiştir. İtalya’da Matbaa 1400’lü yılların başlarında kullanılmaya başlanmış, Rönesans sayesinde bilim, sanat ve kültür yolunda büyük mesafeler kat ederken, matbaa Türkiye’ye üç asır sonra gelebilmiştir. Bu üç asır zarfında Avrupa’da Rönesans sayesinde yeniden modern bir Avrupa kültürü oluşturmuştur. İşte bu olayların gelişimini izleyen ünlü bilim adamı Burkhard: “Rönesans insanın yeniden keşfedilmesidir.” Der.
Rönesans’a kadar Ortaçağ Avrupa’sında insanın hiçbir değeri yoktu. Engizisyon mahkemelerinde yüz binlerce insan haksız yere ve çok kez yalnızca servetlerini ele geçirebilmek için öldürüldü. Dünya’nın döndüğünü savunan Galileo ve daha pek çok düşünür ya da bilim insanı çeşitli işkenceler görmüş pek çoğu öldürülmüştür. Bu saygınlıkla Rönesans hareketi bilim ve teknolojideki ilerlemenin yanı sıra insan ve doğa sevgisini de birlikte getirdi. Rönesans’ın öncüleri, sanat eylemlerinin yanı sıra edebiyat, tarih ve arkeolojiye de önem verdiler.
Rönesans’ın arkasından Fransız İhtilâli (1789-1799), Fransa’daki mutlak monarşiyi devirip yerine cumhuriyetin kurulması ile Katolik Kilisesi’ni ciddi reformlara gitmeye zorlamıştır. Milliyetçilik akımını ve Yakınçağ’ı başlatmasıyla Avrupa ve dünya tarihinde büyük bir dönüm noktası olmuştur.
Fransız İhtilali, önceki döneme göre bütün Avrupa’da büyük bir evrim geçirmiştir. Halklar bilinçlenmektedir ve ülke, sarayın, kralın, seçkinlerin denetiminden çıkmaya başlamıştır. Şehirlerde yaşayan pek çok burjuva, büyük bir atılım içindedir. Kitaplar yaygınlaşmakta, aileler çocuklarını üniversitelere göndererek sağlam bir gelecek kurma yolunu tutarak kültürel seviyeyi yükseltmektedir. Bağımsız yayıncıların çıkardıkları gazete, bildiri ve broşürler, kitlesel bilinçlenmeye yol açmıştır. Bu şartlar da toplumsal değişim taleplerinin olgunlaşmasına yol açılmıştır.
Avrupa’da bütün bu gelişmeler yaşanırken Osmanlı maalesef bu ilerleme hamlelerinden geri kalmış ve yaşadığı çağa ayak uyduramadığından en sonunda dağılmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları dağılmış ve yenilmiş bir imparatorluk toprakları üzerinde yeni bir Türkiye Cumhuriyeti devleti inşa ederek yaşanan çağın icaplarına göre büyük atılımlar gerçekleştirmişlerdir. Mustafa Kemal Atatürk, asla kişisel sen-ben kavgalarına yönelmeden Türk milletini muasır medeniyetin üstündeki hedeflere yönlendirmiş, az zamanda büyük işler başarmıştır.
Az sayıda da olsa ülkemizde asla kişisel kavgalara girmeden milletinin derdini dert edinen, ülke kalkınması için canla başla çalışan devlet adamlarımız vardır.
Süleyman Demirel’in, GAP Projesi ve Türkiye sevdası, yurdumuzda büyük gelişmeler gerçekleştirmiş, Türkiye, sanayileşme yolunda büyük mesafeler kat etmiştir.
Alpaslan Türkeş, ömrünün sonuna kadar dünya Türklüğünün mesuliyetini kendi omuzlarına yüklenmiş, Ülkü Ocakları vasıtasıyla milliyetçi-ülkücü gençlerin yetişmesinde büyük çabalar sarf etmiştir.
Bülent Ecevit, 1974 Kıbrıs Barış harekâtı ile Kıbrıslı soydaşlarımızı yıllar boyu süren eli kanlı Rum mezaliminden kurtarmıştır. Köy-Kent projesiyle köylünün kalkınmasına çareler arama uğraşı ve araştırmasına girmiştir.
2001 yılından bu güne 23 yıllık AKP iktidarları döneminde, yüz yıllık cumhuriyetin bütün kazanımları yok pahasına satılırken, adeta tarihle kavga edercesine geçmiş hükümetler sürekli aşağılanmış, kişisel kavgalardan rant elde edilmeğe çalışılmıştır.
Sen-ben kavgasının sürdüğü bugünün Türkiye’sinde, sayıları 15 milyonu bulan yabancı sığınmacı, yoksul halk kitleleri ve Güneydoğumuzda ABD’nin oluşturduğu bir Kürt devlet kurulmak üzeredir. Cumhuriyet kurulduğundan bu yana 23 yıllık dönemde Türkiye ilk defa bu iktidar döneminde Toprak kaybına uğramıştır. Ege denizinde 20 adamız işgal edilmiş, Suriye’de bulunan Süleyman Şah Türbesi arazisi Peşmerge’ye terk edilmiştir.