Siyaseten Söylenmiş Sözler

90

Bizler siyasetçilerin hele de siyasi parti genel başkanlarının söylediği her sözü ciddiye alan vatandaşlarız. Hatta o kadar ki bu muhteremlerin sözleri yüzünden en yakın dostlarımız veya akrabalarımızla bile kırıcı tartışmalar yaşayabiliyoruz.

Fakat aralarında kavga olduğunu sandığımız “bilge lider”, “dünya lideri”, “usta politikacı” gibi sıfatlar yakıştırılan kişilerin arka plandaki ilişkilerinin göründüğünden farklı olduğu anlaşılıyor.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bu gerçeği bize apaçık gösterdi. Meclis’teki yeni yasama yılı resepsiyonunda Bahçeli CHP lideri ile Özgür Özel ile selamlaşarak Özel’in elini sıktı. Özel’e  “Birbirimizi kırmıyoruz inşallah, bazen siyaseten söylememiz gerekenler oluyor” dedi.

Bahçeli’nin bu beklenmedik sözlerine CHP Genel Başkanı Özel “Önemli olan saygıda, sevgide eksiklik göstermemek. Hürmet ederim” karşılığını verdi.

Oysaki bu konuşmadan kısa bir süre önce, Devlet Bahçeli Meclis Grubunda, CHP Genel Başkanı ve CHP’liler için ağır ifadeler kullanmıştı. Bu ifadelerden bazılarını Bahçeli’nin konuşma metninden alıntılayalım: “Devşirilmiş ve DEM’lenmiş fosiller / zillet / provokatör / iddiaların şahsın gibi çürük / tezvirat cambazlığı tutsağı…”

Hatta bunlar da yetmemiş Devlet Bahçeli sözlerini, “Halk TV ve CHP ayağınızı denk alın” diye tehdit ederek bitirmişti. Çünkü CHP ve Halk TV “Sinan Ateş davasında gerçek azmettiricilerin bulunmasını” isteyen açıklamalar yapıyorlardı.

****

Bahçeli’nin bir başka tavır değişikliği de DEM Partililere oldu. Geçmiş yıllardan farklı olarak, Meclis açılışı sırasında Genel Kurul’da DEM Partili milletvekilleriyle tokalaştı. Bu değişimi “Yeni bir döneme giriyoruz, dünyada barış isterken kendi ülkemizde barışı sağlamak lazım” diye açıkladı.

Anladık ki Bahçeli’nin şimdiye kadar DEM Parti ve onunla seçim işbirliği yaptığı gerekçesiyle CHP için kullandığı diğer sözler de “siyaseten” söylenmiş.

“Liderlerin” hakaret ve tehdit içeren sözlerini demokrasimiz için üzüntü ile karşılayan vatandaşlarımız müsterih olsunlar. Demek ki bu tür sözler “siyaseten” söyleniyormuş. Yoksa kimsenin bunlardan alınması, kırılması gerekmiyormuş.

Bunu duyunca birden içim rahatlasa (!) da kafamda bir soru oluşmasını önleyemedim. Acaba bugüne kadar Devlet Bahçeli hangi sözleri “siyaseten”, hangilerini “inanarak” söyledi?

Daha da rahatsız edici başka bir soru da şu: Acaba inanmadığı halde “siyaseten” açıklamalar yapan sadece Devlet Bahçeli mi?

Mesela Cumhur İttifakının büyük ortağı AKP Genel Başkanı da inanmadığı halde “siyaseten” böyle sözler ediyor mu?

Muhalefet partilerinin genel başkanları da iktidar aleyhine kullandıkları sert ifadelerin hangilerinde “siyaseten” konuşmuşlardı?

Diyelim ki, CHP Genel Başkanı Özgür Özel AKP ve MHP Genel Başkanları için sert sözler sarf ettiğinde de biz tarafların “karşılıklı saygı ve sevgide eksiklik göstermediğini” mi düşünmeliyiz?

*********************************

Siyaseten Söylenene İnanan Fanatikler

Parti liderlerinin “siyaseten” söylediği sözleri ciddiye alan bazı taraftarları “durumdan vazife çıkardığı” olaylar da oluyor.

Mesela 2019’da Ankara Çubuk’ta katıldığı asker cenazesinde, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan “linç girişimi.” Buolayın faillerini harekete geçiren ve “şehidin ölümünden Kılıçdaroğlu’nu sorumlu gösteren” sözler “siyaseten” söylenmiş olamaz mı?

2018’de böyle “siyaseten” söylenmiş sözlere inanan bir grup MHP’li, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in evini basmaya gelmişti. Devlet Bey’in “siyaseten” söylediğini bilselerdi herhalde böyle bir suça bulaşmazlardı.

Yine “siyaseten” söylenmiş bazı sözlere inanan “fanatik gruplar” farklı günlerde Sabahattin Önkibar, Ahmet Takan, Yavuz Selim Demirağ, Murat İde, Levent Gültekin, Orhan Uğuroğlu gibi ünlü gazeteciler ve Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’a saldırmışlardı. Ama bu sözlerin sahipleri darp edilen gazetecilerden ve Selçuk Özdağ’dan özür dilemedi. “Ben siyaseten söylemiştim yanlış anlamışlar” diyen de olmadı.

Meral Akşener’e Rize’de yapılan saldırıdan sonra bile CB Erdoğan’ın “Daha neler olacak, neler. Bunlar iyi günler” sözlerinin de “siyaseten” söylendiği anlaşılıyor. Yoksa Akşener’in Genel Başkanlıktan ayrılmasından çok kısa zaman sonra Saray’a davet edip görüşmezdi.

Sinan Ateş cinayetinde de “siyaseten” söylenmiş sözlerin bir etkisi var mıydı bilemiyorum.

Ama pek bilgili ve tecrübeli siyasi liderlere hatırlatmak istiyorum:

Sizin yandaşınız olan bazı heyecanlı tipler sizdeki politik olgunluğa erişemedikleri için “siyaseten” söylediklerinizle, “inanarak” söylediklerinizi ayırt edemiyor olabilirler. Sizin “siyaseten hain” ilan ettiklerinize düşmanca davranabilirler.

Lütfen açıklamalarınızdan sonra hangilerini, “siyaseten” söylediğinizi işaret buyurun da böyle yanlışlıklar olmasın.

*********************************

Erdoğan’ın Siyaseten Söylemleri

Bilindiği gibi, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı R.T. Erdoğan’ın U dönüşü yaptığı dış politika konuları hayli çoktur.

“Bu fakir bu görevde oldukça” vermem dediği Rahip Brunson’u ABD’ye ve Alman vatandaşı gazeteci Deniz Yücel’i Almanya’ya vermeden önce “casus” diye suçlamıştı. “Casuslar” ülkelerine gitti de bu sıfatın “siyaseten”, bir başka ifadeyle “iç siyasetin gereği” söylenmiş olduğunu anladık.

Mısır devlet başkanına “darbeci, katil Sisi”, BAE Prensi’ne “FETÖ’nün finansörü ve 15 Temmuz darbe girişiminin destekçisi”, Suudi Prensi’ne “Kaşıkçı’nın katili” sıfatlarını kullanması da, sonradan öğrendik ki, “siyaseten” daha doğrusu “iç siyasetin gereği” olarak söylenmişti. Sonra gitti hepsiyle kucaklaştı.

Şimdilerde İsrail Başbakanı için “soykırımcı, Hitler gibi” sıfatlar kullanmakta. Hatta daha da ileri giderek “İsrail’in Türkiye’ye saldıracağını” söylemekte. Oysaki daha bir yıl önce Netanyahu ile ABD’de bir araya gelmişler ve “yenilenen ortaklığın ilerletilmesi” için anlaşmışlardı. Başlatılan ticari faaliyetler Gazze katliamı devam ederken bile kesilmemişti.

Erdoğan, Netanyahu ve İsrail hakkındaki son dönem sözlerini, “siyaseten” mi söylüyor, gerçekten inanarak mı söylemekte bilmiyorum. Ama mesela bir sene sonra “siyasette dün dündür, bugün bugündür” denilerek, “İsrail ile ilişkileri normalleştirme veya ortaklığın ilerletilmesi” politikasına dönülürse şaşırmam.

Önceki İçerik“Geldikleri Gibi Giderler” 6 Ekim 1923; İstanbul’un Kurtuluşu
Sonraki İçerikDostluğun Yedi Sütunu
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.