Devlet mi? O Biziz İşte!

332

Biraz güldürerek başlayayım. Anlatacağım hikâye gerçek. 12 Eylül Perşembe günü başımdan geçti. Bel fıtığının şiddetlendirdiği ev taşıma yorgunluğu içinde, yaslanan koltuğumda “pinekliyordum”. Telefon çaldı. Saat 10:11’miş, kayıttan baktım. Şu konuşma geçti:

— (Telefondaki ses) İskender? Öksüz?

— (Bezgin bir sesle) Doğrudur. Benim. Buyurun. 

— (Telefondaki ses) Ben Ankara Asayiş Şubeden Başkomser Timuçin Korkmaz. 

— (Yine bezgin bir sesle ben) Dolandırmak için mi arıyorsunuz?

— (Telefondaki ses- o da bezgin) Evet.

Telefon kapandı. 

Kendinizi nasıl savunursunuz?

Telefon numarası bende kayıtlı. Fakat daha önceki tecrübelerimde polisin bana anlattığı gibi, arayan numarayı istedikleri gibi değiştirmeleri mümkünmüş. Bir seferinde telefonumda gerçekten Çankaya Emniyet Müdürlüğünün numarası çıkmıştı. O yüzden numarayı vermiyorum. Komser “Timuçin Korkmaz”ın ismini de unuttum aslında ve bu adı uydurdum. 

Bu, galiba dördüncü dolandırılma teşebbüsü. Adımı, soyadımı, adresimi, telefonumu, vatandaşlık numaramı biliyorlar. İkna sohbeti çok uzadı ve ben sonunda kendileriyle dalga geçmeye başlayınca, telefondaki zat, maiyetine “Ters kelepçeyle alın, getirin!” talimatı vermiş, ben de “Buyurun bekliyorum.” deyip telefonu kapatmıştım. 

Kendinizi müdafaa için ne yapmalı? Benim “Dolandırmak için mi arıyorsunuz?” sorum iyi bir silah. Bir de evde başka telefon olup olmadığını soruyorlar. Siz daha onlar sormadan, “Kusura bakmayın diğer hattan 112’yi (veya 155’i) arıyorum, sizin bu numarayı sormak için.” diyebilirsiniz. Kibarca veya küfürlerle telefon kapanacaktır. 

Gündem değişecek! Değiştir!

Şimdi gelelim işin siyaset tarafına. Birkaç gün önce bir gazeteci ulaştırma bakanına, vatandaşlarımızın bilgilerinin çalınıp çalınmadığını sormuştu. Şimdi gazeteleri kontrol ettim; rivayet muhtelif. Birileri katiyen böyle bir şey yok, dezenformasyon demiş. Ulaştırma bakanına sorulmasının sebebi de sayın bakanın daha önce “Maalesef bir sızıntı oldu, önleyemedik.” demesiymiş. Aferin sayın bakana. Bir politikacının “maalesef” demesi, “yapamadık”, “hatalıydık” gibi kelimeler kullanması gerçekten tebrik edilir. Günümüzde bakanlar politikacı mıdır, değil midir, ondan emin değilim gerçi. 

Fakat daha sonra birileri ulaştırma bakanına, “Sen ne yaptın! Hiç böyle açık verilir mi!” filan mı dedi. Bu sefer hiç de o olgunlukta değildi tepkisi. “O yıllar önce geçmiş, bitmiş. Türkiye’nin gündeminde bu yok.” Nereden tutacaksınız. Şahsi bilgilerin sızması geçip biter mi? Bakın benim ismim hâlâ İskender Öksüz ve telefonum hâlâ eski telefon. Vatandaşlık numaram da değişmedi. Şimdi bu sızıntının “oldu da bitti maşallah” diyerek atlatılması mümkün mü?

İkinci nokta, bu konunun, Türkiye’nin gündeminde olmayışı. Türkiye’nin gündemini, vatandaşların ve basının hangi konuları konuşup hangilerini konuşmayacağını belirleyen bir merkez mi var? Yoksa Türkiye’nin gündeminde ne olup ne olmadığını sayın bakanlar mı belirler? Dil sürçmesi diyelim. 

Müsaadenizle ben de bir vatandaş sıfatıyla sizin gündeminizi belirleyeyim: Gereken cevap şudur: “Evet, maalesef. Daha önce belirttiğim gibi, sağlık sisteminden böyle bir sızıntı olmuş. Tekrarlanmaması için bütün önlemlerimizi aldık.“ 

İktidar kudret demek

Bir başka şaşırtıcı beyan. Ak Parti Kütahya İl Başkanı, MHP’li Gediz Belediye Başkanı’na “Ahlâksız, utanmaz…” vs. diyor. Ayıp tabii. Ancak biz ayıba alıştık. Fakat konuşmasında beni asıl rahatsız eden ifade bir tehdit: “Kapınıza devletin memurlarını indirirsek ne yapacaksınız?” Devletin memurlarının düşürülmek istendiği hâle bakınız! “İktidar” kelimesinin içinde “güç, kudret” anlamları da vardır. Bu ifadedeki iktidarı, gücü, kudreti görüyor musunuz!

Aynı haberde, 31 Mart seçimlerinden önce Kütahya’nın MHP’li belediye başkanının Ak Partili eski başkanın yönetimini kast ederek, mealen, “Bir hata yapar da yönetimi yine bu hırsızlara bırakırsak…” sözlerine verdiği cevap var. Bu da biraz uygunsuz bir ifade. Fakat Ak Partili eski başkanın cevabı insanın ağzını açık bırakıyor. O da mealen şöyle: Bize hırsız diyor. Demek Ak Parti’ye hırsız diyor. Ak Parti’nin başında Sayın Erdoğan var. O hâlde sayın cumhurbaşkanına hırsız diyor! 

Hep düşünürdüm. Ak Parti Genel Başkanı, diğer partilere ve başkanlarına son derece sert ifadelerle verip veriştiriyor. Peki, o partiler ve başkanları aynı üslupla ona cevap verse cumhurbaşkanına mı saldırmış olacaklar? Sayın Erdoğan hücumda Ak Parti genel başkanı, savunmada cumhurbaşkanı mıdır? Bu zor bir bilmece. Ama eski belediye yönetimine sertçe çıkarsanız ve o yönetim Ak Partili ise bu Ak Parti Genel Başkanı tarikiyle cumhurbaşkanına hakarete gidiyor demek!

Ne demiş 14. Louis: “l’État, c’est moi ~ Devlet, o benim işte” Bunu  “l’État, c’est nous ~ Devlet, o biziz” diye de yazanlar var. 

“Gündemi ben belirlerim!”den çıkıp, “kapınıza devletin memurlarını indirirsem!”den dolaşıp “…benim yönetimimi hırsızlıkla suçlamak cumhurbaşkanına hakarettir!”e varınca nedense aklıma Louis Efendi’nin bu meşhur sözü geldi; sözüm meclisten dışarı tabii. 

Önceki İçerikİsrail’in Hedefi Türkiye mi?
Sonraki İçerikArtık Seferberlik Zamanı!
İskender Öksüz
İskender Öksüz 14 Eylül 1945 tarihinde İzmir'de dünyaya gelmiştir. 1966 yılında Ege Üniversitesi Kimya-Fizik Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun yurtdışı bursuyla ABD'de Yale Üniversitesi'ne kabul edilmiş, burada, Oktay Sinanoğlu'nun danışmanlığında, 1968'de yüksek lisansını 1969'da da doktora derecesini almıştır. İskender Öksüz 1968-1979 yılları arasında; Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde bölüm başkanlığı, rektör yardımcılığı ve rektör vekilliği görevlerinde bulunmuştur. Yine aynı yıllarda senato üyeliği (ADMMA), Türkiye Atom Enerji Komisyonu 7. Dönem üyeliği, Atom enerjisi konusunda bakan danışmanlığı ve Töre-Devlet Yayınevi yöneticiliği yapmıştır. Öksüz, 1981-1987 yılları arasında, Suudi Arabistan'da bulunan University of Petroleum and Minerals'da akademik ve idari görevler, bilgisayar destekli öğretim koordinatörü, yeni öğretim üyesi seçimi ve terfi komitesi üyeliği yapmıştır. 1987 yılından itibaren sağlık, bilişim ve eğitim sektörlerinde çeşitli firmalarda üst düzey yöneticilik yapan Öksüz, çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyeliği, genel müdürlük ve holding genel koordinatörlüğü yaptı. İskender Öksüz 2012 yılında Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünden emekli oldu. Otuzun üstünde bilimsel yayını yedi yüzün üzerinde atıfı bulunan Öksüz, KÜBİTEM (Kültür, Bilim ve Teknik Merkezi) kuruculuğu, Türk Ocağı Hars Heyeti ve Yönetim Kurulu üyeliği, Millî Düşünce Merkezi Yönetim Kurulu üyeliği; Töre, Devlet, Bozkurt, Türk Yurdu dergilerinde makale ve başka yazıları yayımladı. Üniversiteler de dâhil olmak üzere çeşitli platformlarda konferans, söyleşi ve röportajlarda bulundu.[5][6] Ayrıca Son Havadis, Yeni Ufuk ve Ayyıldız gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Karar gazetesinde köşe yazarlığına devam etmektedir. İskender Öksüz, 5 Mayıs 2021 tarihinde vefat eden ünlü romancı Emine Işınsu ile evliydi. Eserleri[7] Millet ve Milliyetçilik Bilim, Din ve Türkçülük Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi Türk'üm Özür Dilerim Niçin Geri Kaldık? Çin Dünyayı Ele Mi Geçiriyor? (Konuralp Ercilasun ile birlikte)