Trump’a Suikast Girişimi

173

ABD Eski Başkanı ve Kasım 2024’te yapılacak seçimde favori ABD Başkan adayı olan Donald Trump’a 14 Temmuz günü suikast teşebbüsü oldu.

Bu girişim tam da 15 Temmuz 2016 darbe girişimi yıldönümünden bir gün önceye rastladığı için zihnimizde bazı çağrışımlara yol açtı.

Dünyanın ekonomi, siyaset, bilim ve sanat alanında bir numaralı belirleyici gücü ABD’dir. Burada gerçekleşen suikast girişiminin arkasında ne olduğunu anlamak kolay değil. Sonraki yıllarda da en gerekli bilgileri öğrenebileceğimizi sanmıyorum. 

Kurşunun Trump’ın kulağını delmesi suikastın ciddiyetini göstermekte. İlk bilgilere göre suikastçının bulunduğu yere uzun namlulu silahıyla çıktığı görülmüş, ihbar edilmiş ve fakat sahnenin tam karşısındaki tek binanın tepesinden ateş etmesine mani olun(a)mamış. Bir güvenlik zafiyetinden çok bilinçli bir yol verme izlenimi edinilmekte. Suikastçının keskin nişancı güvenlik görevlilerince derhal öldürülmüş olması Trump’ı yok etmek isteyen ekibin bulunmasını zorlaştıracak.

Bu tür olayların arkasında olan bitenleri öğrenmek pek mümkün olmuyor. 1963’te ABD Başkanı J.F. Kennedy’nin silahlı suikastla öldürülmesinin arkasındaki sır perdesi hala aralanmış değil.

Bizde de 15 Temmuz’un 8. Yılında darbe girişimine dair ortaya çıkan soruların çoğuna cevap bulunamadı. Bu olayların arka planını bilen çok az sayıdaki insan olduğuna ve fakat bunların halk kitlelerine açıklanmadığına inanıyorum. Turgut Özal’a yapılan suikast girişiminin arka planını Özal öğrenmiş fakat halka açıklamamıştı.

**********************

ABD Derin Devleti mi?

Suikast girişimi olmadan yazdığım son yazımda Trump hakkında “devletin kurumsal yapısı ile çalışmayı sevmeyen, çoğu zaman kuralları hiçe sayan bir Başkan idi” demiştim. 

ABD kuvvetler ayrılığının en sert şekilde uygulandığı ve çok güçlü kurumları olanbir devlet. Trump’ın yönetim tarzı bu güçlü kurumları rahatsız ediyordu. 

Ayrıca ABD’de Başkanlar değişse bile devletin temel politikalarını belli bir yörüngede tutan bir “derin devlet” veya “müesses nizam” olduğu söylenir. Bahsettiğimiz resmi kurumlar ve Başkan Biden ile uyumlu bir çalışma içinde olan derin devletin de Trump ile çatıştığı biliniyordu.

Trump, hakkında ileri sürülen suçlamalar sebebiyle, “hakim karşısına ikinci kez çıkarak” tarihe geçen ilk eski başkan.

Daha bir yıl önce Trump, “2024’te yeniden başkan olduğumda, derin devleti tamamen yok edeceğim” demişti.

Sadece bu sözleri olsa neyse… Trump ABD’nin temel dış politikalarında da şiddetli bir değişim vaat ediyordu. Mesela “Ukrayna- Rusya savaşını Ocak 2025’teki Yemin Töreni’nden dahi önce ve 24 saat içinde sonlandıracağını” ileri sürmüştü. “Putin’le görüşerek bu savaşın sonlandırılması” hangi şartlarda olacak ve ABD bundan ne kazanacak bilinmiyor. Ama ABD “derin devletinin” buna kolay kolay izin verebileceğini düşünmemek gerekir.

Trump bütün “aykırılığına” ve “delice” olduğu ifade edilen tavırlarına rağmen bir çetin ceviz. Üzerine atılan suçlamalara karşı ayakta kalmayı başardı ve halkta karşılığı yüksek. Anketlere göre de seçimi Trump kazanacak.

Bu sebeplerle hukuki ve siyasi yollarla yenilemeyen Trump’ın suikastla ortadan kaldırılmak istendiğine inananlar çok.

Ancak suikast girişiminin başarısız olması Trump’ın ABD Başkanlığına yeniden seçilmesini garantiledi gibi.

**********************

Yargı Yoluyla Olmayınca

Yakın zamanda ABD’de “en üst mahkeme” olarak kabul edilen Supreme Court tarihi bir karar aldı. “Anayasa Mahkemesi’nin, Yargıtay’ın, Yüksek Seçim Kurulu’nun ve Danıştay’ın görevini tahayyül edin. Ardından bu üst düzey mercilerin görevlerini tek bir üst mercide toplayın. İşte bu ortaya çıkan “Supreme Court” yani En Üst Mahkeme.”

Bu kararla ABD Başkanları için resmî görevlerinde cezai bağışıklık getirildi. Böylece Trump üzerine atılı suçlardan yargılanamayacak. Çünkü “bu suçlar resmî görevi kapsamında değerlendirilebilir.” Ayrıca “Trump başkan seçilirse, o zaman kendi suçlarını affetme yetkisine de sahip olacak.”

Bu konuda daha geniş bilgi için Yeniçağ Gazetesinde Ramazan Akgün’ün, Kaliforniya Barosuna kayıtlı Avukat Ahmet Yavuz Uşaklıoğlu ile yaptığı röportajı okumanızı tavsiye ediyorum.  https://www.yenicaggazetesi.com.tr/trumpin-yargiclari-abd-adaleti-819115h.htm

“ABD’nin En Üst Mahkemesinin Trump’a attığı bu can simidinden” sonra Trump’ın suikastla ortadan kaldırmak seçeneği devreye sokulmuş olabilir.

**********************

15 Temmuz Darbe Girişimi

Doğru Parti Kurucu Genel Başkanı Rıfat Serdaroğlu’na göre, “15 Temmuz Darbe Girişimi, Türk Tarihinde ilk kez; Yabancı bir devletin (ABD) istihbarat kuruluşu (CIA), Onun emrine girmiş satılmış bir silahlı terör örgütü (FETÖ), İktidarın bir bölümünün işbirliği ile, Cumhuriyete, onun değerlerine ve demokratik rejime karşı yapılmış bir saldırıdır.” 

Cumhurbaşkanlığı İletişim Dairesi Başkanlığı açıklamasında ise “Türk demokrasisini hedef alan bu hain girişim, Türk halkının demokrasiyi ve seçilmiş iradeyi korumak için gösterdiği destansı direnişle geri püskürtülmüştür” denilmekte.

249 vatandaşımız öldürüldüğü, 2195 vatandaşımız yaralandığı 15 Temmuz’da, 36 darbeci öldürüldü, 49 darbeci de yaralandı. Bu kadar vahim bir olayın arka planında olanlardan hala yeterli bilgimiz yok. 

Erdoğan “Bundan dolayı hem Rabbimize hem milletimize verecek hesabımızın olduğunu biliyorum” demesine rağmen bu olaydan hukuken sorumlu tutulmadığı gibi, O’nun için siyasi bir maliyeti de olmadı. Hatta bu sayede tek adam güç ve kudretini kazandı.

****

  • Bu girişimin arkasındaki güç darbenin başarılı olmasını istedi de başarılı olamadı mı? Yoksa baştan başarısız bir darbe girişimi olması mı planlanmıştı?

15 Temmuz yıldönümünde, bu sorunun cevabını ve şu üç konu üzerinde düşünmek yararlı olacaktır:

  • Darbenin oluşundaki gariplikler, “çok acemi işi bir darbe” görüntüsü… 
  • Abdurrahman Dilipak’ın “hükümet 4 ay önceden darbe olacağını bütün ayrıntıları ile biliyordu” açıklaması… 
  • Darbe sonrası kullanılan olağanüstü yetkilerle elde edilen sonuçlar… “Allah’ın lütfu” söylemi…

Yıldönümleri birer muhasebe ve ders çıkarma vesilesi olmalı.

Önceki İçerikEne ve Kâinat
Sonraki İçerik  50 Yıl Önce, 50 Yıl Sonra Kıbrıs…
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.