Okumaktan Murad

102

     “Yaratan Rabbinin
adıyla OKU!” (Alak:1)

     “OKU, Rabbin en
büyük kerem sahibidir.” (Alak:3)

x

     Hz. Muhammed’den
tekrar ve tekrar:

    “Ben okuma yazma
bilmem!” demesine rağmen,

    Kendisinden ısrarla
okumasının istenmesinde;

    Bildiğimiz klâsik
okumanın dışında

    Bir başka okumanın
da istendiği anlaşılmakta.

    Zira, okumaktan
kasıt,

    Sadece bildiğimiz
kitapları okumak değildir.

    Kâinat / Evren
büyük kitap.

    İnsan ise, küçük
kitaptır.

    Zaten ilimler,

    Onların ilmen
okunuşlarından başka bir şey değildir.

    “OKU!” emrinden
murad, insanın;

    Yaratılanları
okuması gerektiği hakkındadır.

     “(Kâinat kitabını,
kendi nefsindeki hakikati,

     Kur’an’ın
kelâmını, hitabını devamlı ve dikkatle) OKU!

     (Anla ve anlat ki)
Rabbin en büyük kerem sahibi (olandır).”

     (Alak:3, Abdullah
Akgül)

x

     Çünkü “OKU!” emri,
yaratılanların okunması hakkındadır.

     Yani, yapılandan
Yapan’a, fiilden Fail’e, sanattan Sanatkâr’a

     Geçilmesi içindir.

     Yani, yapılanda
Yapan’ı görmek.

     Fiilde Fail’i
bulmak.

     Sanatta Sanatkâr’ı
keşfetmek isteniyor.

     Sadece bakmakla
yetinme!

     Aynı zamanda gör.

     Sadece bilmekle
yetinme!

     Ayrıca anla.

     Sadece duymakla
kalma!

     Herşeydeki İlâhî
zikri işit.

     Böylece asıl kitap
olan,

     Kâinat Kitabını
okumuş,

     Kendini de, asıl
bu şekilde

     Gerçek olarak
tanımış,

     Kendini Rabb’ine
götürecek,

     Tahkiki yolu bulmuş olursun.

     Böylece:

     “Nefsini bilen,
Rabbini bilir.”

     Sırrına erersin.

x

     Demek ki:

     “Kitabın kitap
olması için,

     Gerçekten yazılmış
olması şart olmadığı gibi,

     Okumak için de

     Mutlaka yazı şart değildir.”

Önceki İçerikÖmer Lütfü Mete
Sonraki İçerikŞâir, Edip ve Hatip Yavuz Bülent Bâkiler İle Alevî Halk Şâirleri’ni Konuştuk.
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.