Kısa adı ESKADER olan
Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği’nin 2019-2021 Ödül törenine
davetliydim. İmkânı olmadığı, öyle ki bırakın salonunu, odası bile olmayınca
ESKADER’in töreni Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşti. Metro-Marmaray
ile gitmeme rağmen tam iki saatte ulaştım. Tören de saat 14.00’te vaktin
başladı. İyi ki de gitmişim, onca dostu ve sanatçıyı görmek bile benim için
ayrıcalık oldu.
Saz ile Senfoni
Önce, küratörlüğünü Mehmet
Lütfi Şen’in üstlendiği resim sergisi dikkatimizi çekti. Maziye ve bugüne
yönelttiği algısıyla, farklı bir duyuş gücü olan, özgün ve özgür ufka ve fırçaya
sahip Çankırılı Ressam Prof.Dr.Fevzi Karakoç’un Ata Senfoni adlı görsel zenginlikle
dolu sergisini izledik Oğuz Çetinoğlu ve Şadi Polat ile birlikte. İyi ki de
gezmişiz bu sergiyi.
İkramdan sonra ödül töreninin
yapılacağı görkemli salona geçtik. Zeytinburnu Belediyesinin sanat ve kültüre
ayırdığı kaynak, imkân, kadro ve zaman her türlü takdirin fevkindedir. Bu
gelişme yayınlar da dahil Belediye Başkanı Sayın Ömer Arısoy döneminde de
artarak devam etti.
Tören Turizm ve Kültür
Bakanlığı THM Sanatçısı Uğur Kaya ve arkadaşlarının saz, ney ve def ile
gerçekleştirdikleri program ile başladı. Bu enstrümanlarla Bulut, Kuşlar,
Korkuyorum, Poyraz, Yalnızlık ve Seher Vakti isimli eserleri izledik. Bir
senfoni orkestrası lezzeti aldık, keyfi yaşadık. Musikide sadece söze ve
gırtlağa değil, sazla evrensel boyutlu müzik dedikleri bu olsa gerek. En
sonunda sözün de hakkını verdi Uğur Kaya bestesiyle “Gidiyorum buradan aşk şiir
oldu/ Fırtınalar eser başımda/ Onun için çağlarım yar/ Dermansız bir derde düştüm bilmedin yar/ Ak
yerine karaları bağlarım yar!”
Büyük salon dolu değildi ama
boş da değildi. Zaten sanat, kültür ve medeniyet hareketi içindeki aydın
sayımız o kadar az ki! Buna rağmen başarılı bir törendi. Harun Yöndem sundu
programı ve en son “sürçü lisan ettikse af ola” demeyi de ihmal etmedi.
Görülmeyenler Görücüye Çıktı
ESKADER Başkanı Fatma Ersen
Yargıcı konuşmasında “Görünmeyeni ortaya çıkarıyor, değerlendirerek seçmeler
yapıyor, yeni nesli tanıması gerekli eskimezlerle tanıştırıyoruz. ESKADER
sevgi, saygı, üretmek yeni fikir ve ufuk demektir” dedi ve kısa, özgün
konuşmasını noktaladı. Önemli devlet umuru görmüş bir yerel yönetici Ömer
Arısoy da “Sanatçı ve kültür adamlarını aramızda görmekten mutluyuz. Bir başka
toplantıda yazarlarımızın, sanatçılarımızın yeni düşünceleriyle yeniden
buluşmayı diliyorum.” Dedi ve çok alkış aldı.
Ödül kategorileri çeşitliydi
(araştırma, deneme, dergi, hikâye, kitap yayıncılığı, sinema, söyleşi, şehir ve
kültür, şiir, televizyon, Türk Süsleme sanatları, üstün hizmet ödülü vs.) ve sahipleri
de çoğu genç ve yarınımız için ümit veren isimlerdi.
Deneme dalında ödül alan
Karaca Gözü adlı eserin yazarı Süheyla Karaca Hanönü iki çocuğuyla birlikte
çıktı sahneye. İyi ki de öyle yaptı. Alkış aldı. Belki de iki çocuğun hayatında
en önemli bir anı olarak kalacak bu kültürel etkinlik. Benim en fazla dikkatimi
çeken Tarih konusunda ödül alan Gültekin Yıldız ve araştırma kitabı Osmanlı
Devleti’nde Askeri İstihbarat adlı eseri oldu. Diğer eser ve isimler konusunda
da doğrusu pek fazla alternatif yoktu. Esasında kültür mutfağındaki bütün
eserler masaya getirildi, görünemeyen kişiler ve eserler görücüye çıktı. Keşke
rakipler olsaydı. Yıldız isim ve kitaplar birbiriyle yarışsa, derbilerimiz
olsaydı kültürde, sanatta.
Keşke mazeretleri ne olursa
olsun, ödülünü almak için temsilci bile göndermeyen veya gelmeyenlerin ismi anons
edilmese, daha sonra adreslerine postalansaydı. Bir de görsel bir güzellik
yapılabilir, ödül alan isim ve resimler ekranla sahneye yansıtılabilir, zamandan
da tasarruf sağlanabilirdi. Önümüzdeki sezonda dilerim bir dal da “kitap okuma”
ödülü olur. Müjdat Uluçam ismini örnek olarak verebilirim.
Ümraniye’de Bir Akşam
Aynı gün bir başka davet de Kültür
ve Turizm Bakanlığı’nın katkısıyla Ümraniye Belediyesi etkinliği vardı. Böylece
18. Geleneksel resim, hikâye ve şiir yarışmaları ödül töreni Crowne Plaza’da
yapıldı. Aşırı lüks bir yerdi. Mehmet Kamil Berse ile birlikte davetli
olduğumuz bu törene konser hariç akşamüzeri koşuşturarak yetiştik. İstihza gücü
yüksek bir profesyonel sanatçı sahnedeydi. Son yıllarda muhafazakâr işveren ve
siyasilerin gözdesi sanatçı çok şık giyinmiş, papyon kravatlı tiyatrocu Kadir
Çöpdemir takdim etti programı. Çokça espri yaptı, alkış istedi. Ümraniye’nin
uzun boylu insanları ve ticaretiyle ünlü olduğuna dikkat çekti! Önümde oturan
Gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak, koşturup duran Başkan Yardımcısı Mesut
Özdemir gerçekten çok uzun boyluydular. Onlardan mı etkilendi bilmiyorum. Ancak
salonda görebildiğim Prof Uğur Derman, Özcan Ünlü, Ekrem Kaftan, Nurettin
Durman, Mustafa Armağan normal boyları olan sanatçı, yazar ve şairlerdi. Kadir
Çöpçatan, Merhum Sakıp Sabancı’nın ünlü bir hat koleksiyonu olduğunu, ABD’de
bile sergiler açarak Türk Süsleme Sanatını tanıttığını da hatırlattı salonda
şık hanım ve beyleri görünce.
Siyasiler Plaket Dağıttı,
Sanatçılar Seyretti
Bizimle birlikte salona giren
Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım konuşmasında sanatın “olmazsa olmaz”
olduğunu ve sanatsız diğer sektörlerinde ortaya çıkamayacağını, kapitalizmin
şehirleri yaşanmaz hale getireceğini savundu! İsmet Yıldırım İnternet ile Tükçe’nin
bozulduğunu, yazmak için de kültür ve sanatın gerekli olduğunu, yoksa
tartışılır hale gelinebileceğini ileri sürdü. Ümraniye’de bir kültür sarayının
eksikliğini de bildiğini; tiyatro, opera, konser salonu için çalışacaklarını
söyleyen İsmet Yıldırım eğitimde de mesafe alınması gerektiği üzerinde durdu.
Ümraniye yerel yönetimi çeyrek asırdan fazladır hep aynı parti kazanıyor.
Sonra hikâye, resim ve şiir
yarışmasında derece alanlara ödülleri verildi. Genelde plaketleri milletvekilleri
ve siyasiler verdiler. Keşke sanatçı konuklara verdirilseydi plaketler, o anı
yarışmacılar hiç ama hiç unutmayacaktı. Sanatçı eseriyle aramızda hep
yaşayacaktı çünkü. Herkese verilen bez torbada ise lüks baskılı resim yarışması
kataloğu ve Ey sevgili adlı şiir kitabı ile Buhurumeryem’de Çekirge
Sıçrayışları adlı hikayeler kitabı ile kültür sanat Kasım Programı ve bloknot
vardı. Tören sonrası ayrıldık. Şehir ve Kültür Dergisi sahip ve yönetmeni M.
Kamil Berse Fatih’e, ben Şerifali’ye gideceğim. Haydi taksi bulabilirsen bul bakalım.