Kim Ne İle Hatırlanır, Nasıl Anılır?

115

Öyle kitaplar vardır ki edebiyatımızda,
etkisi sadece sizin üzerinizde kalmaz, bir nesil, hatta birkaç nesil boyu devam
eder. Değişik dünya dillerine tercümeleri yapılır. Hatta filme çekilir. Mesela
Çalıkuşu, Aşk-ı Memnu, Safahat vs

Benim kuşağın hatırladığı öyle
isimler vardır adı geçer geçmez iyi, kötü, sempatik, sevimsiz, komik olarak
hafızanızda birdenbire uyanır. Sinema sanatçılarımızdan örneklersek yakışıklı
kahraman deyince Ayhan Işık, kötü ama sempatik bir sanatçı deyince gözünüzün
önüne Ahmet Tarık Tekçe gelir ve kendisine hiç de söz konusu kötü adam rolünü
yakıştıramazsınız. Sevmeyi sürdürürsünüz. Şişmanlıklarıyla dikkat çeken Necdet
Tosun ve Dursune Şirin hep bahçıvan, aşçı, hizmetli rolünde beyaz perdeye
gelirlerdi de nerede ise “Ah keşke bizim evde de böyle biri olsa “diye
düşünürdünüz.

 

Etkileşim

 

Hanımefendi sanatçılara
gelince ilk akla gelen Belgin Doruk idi. Yanında da mutlaka Suna Pekuysal gibi
bir arkadaşı olurdu filim boyunca. Küçük Hanım Efendi ve yoldaşı.

Futbolcular içinde Metin
Oktay ve Lefter Küçükandonyadis rakip takımlarda olmasına rağmen spor ahlakıyla
ahlaklandıklarını hep yaşardınız. Tümü de vuslata erdi.

Gazeteci, yazar, avukat
ustamız Ergun Göze’nin bir kitabının adı ise Meşhurların Son sözleri idi.
Tanınmış insanların vefat etmeden önce söylediklerini derlemişti. Bunlardan bir
kısmı “Bismillah” deyip dünyalarını değiştirirken, bir kısmı ise kendi
karakterlerine uygun sözler sarf etmişler.

Bunlar nereden aklıma geldi
derseniz, Kanlıca’daki bir sabah kahvaltısında edebiyatçı arkadaşlarla birlikte
iken kitaplarını okuduğumuz yazarların nasıl ve ne ile tanındığını ve
hatırlandığını konu ettik. Bir arkadaşımız “edebiyat dedikodudur” dese de ilginç
tespitler ortaya çıktı.

 

Türk Edebiyatında; Onbaşı, Cimri, Yalaka

 

Görüş ayırt etmeden cimriler
ilk sıraya girdi. Türk edebiyatının, fikir hayatının cimrilerini sayacak
olursak Mizah Yazarı Aziz Nesin ve Sebilürreşat Dergisinin sahibi yazar Eşref
Edip Fergan akla ilk gelenler oldu. Zengin Gazeteci Halil Lütfi Dördüncü’nün
cimriliği üzerine kitaplar yazılacak kadar örnekleri bir hayli fazla.
Milletvekilliği de yapmış olan Hakkı Tarık Us da cimri ama bir başka özelliği
ise koleksiyoncu olması.

Yalakalık da Yakup Kadri, Falih
Rıfkı Atay ve Ruşen Eşref Ünaydın en önde.

Halide Edip Adıvar onbaşı.
Kocası Adnan Adıvar Doktor.

Şair Ahmet Haşim obur,
Filibeli Ahmet de öyle. Sessiz gemi Yahya Kemal Bayatlı, yemek ve otelle dost.

Hikaye Yazarı, Yarınki Turan
Devleti’nin müellifi genç yaşta kaybettiğimiz Ömer Seyfettin “hazin” ile örtüşüyor.

Lise kitaplarına hikayelerini
okuduğumuz Ahmet Hikmet Müftüoğlu iyi bir gözlemci, önemli bir devlet adamı.

Tercüman Gazetesinde birlikte
çalıştığımız ve yazdığı Küçük Ağa adlı İstiklal Savaşının romanını bastırmak
için epeyi süre bekleyen, kapı kapı dolaşan, sonunda Yağmur Yayınevi’nce
neşredilen kitabın yazarı Tarık Buğra iyi bir tavla oyuncusu; tavlacı. Peyami
Safa, Server Bedii’nin evinde oturan romancı.

 

İdeolojik Döneme Doğru

 

Şükufe Nihal Hanım edebiyle
örnek bir müellife. Kerime Nadir ve Muazzez Tahsin Berkant aşk ve romantizm,
Esat Mahmut Karakurt Ankara Ekspresi ile hatırlanıyor.

Halide Nusret Zorlutuna’nın
vatan-millet mefhumu vaz geçemediği güzelliklerden.

Türkçü, Bozkurtlar romanları dizisinin
yazarı, Türk Ülküsü’nün müellifi, Ötüken Dergisinin sahip ve yayıncısı Nihal
Atsız çılgın fikir adamı, ama kötü bir mütefekkir. Üç Kemallerden Romancı Kemal
Sadık Gökçeli, “gomünist kör kemal”, Kemal Tahir; hapishane ve sarı gazi, Orhan
Kemal; orta direğin romancısı. Kadir Mısıroğlu Atatürk düşmanı. Çetin Altan
Güzel Türkçemiz, şeytanın gör dediği ve viski.

Öykü Yazarı Mustafa Kutlu’yu
tanıyınca şapka ve sigarası hemen yerini alarak saf tutar. Ülkücü Emine Işınsu da
sigara tiryakisi.

İsyan Ahlakının müellifi,
mütevazi felsefeci, Paris Sorbon’da üniversite birincisi olduğundan Türk
bayrağını göndere çektiren Nurettin Topçu; hoca ve ahlakçı.

Prof. Dr. Kaya Bilgegil alim;
köşe yazarı Vecihi Ünal ve ressam-yazar Gürbüz Azak birer İstanbul beyefendisi.

Prof. Dr. Abdülkadir Karahan aklı
gelince Ord. Prof. Ali Nihat Tarlan ile kavgası hafızalarınıza kazınmış..

 

Yakın Çekimdekiler ve Son Huysuzlar

 

Hikâyesi filme çekiler, dergi
yayımcısı, köşe yazarı Rasim Özdenören, ego sahibi. Aynı ekolden Sebep Ey Şairi
Erdem Beyazıt ise celadetli, Şair Akif İnan mücadeleci.

Çalıkuşu yazarı Reşat Nuri
Güntekin deyince akla hemen sigara geliyor. Sabahattin Ali de öyle, Nurullah
Ataç da.

Beş Şehir ve Huzur ile hala
eserleri basılan siyasetçi Ahmet Hamdi Tanpınar kahve tiryakisi ve aşırı
dağınık.

Abdülhak Şinasi Hisar titiz
ve ev işlerinde bir usta. Hüseyin Rahmi Gürpınar da müzmin bekar ve ev
işlerinde hamarat hanımlara bile örnek biri. Bu dalın bir başka örneği de ev
işlerinin olmazsa olmazı Yazar Cemal Kaygusuz. Serdengeçti, kravatını beline bağlayan
adam.

Romancı Halit Ziya Uşaklığil
bade sofrası açık biri imiş.

Yusuf Ziya Ortaç’ın midesi hep
tatlılarla dostmuş.

Halit Fahri Ozansoy huysuz,
Tarihçi İsmail Hami Danişment kırıcı, İbnül Emin Mahmut Kemal huysuz ihtiyar,
peynir, kadın ve sarhoş düşmanı gibi çok özelliklere sahip. Nizamettin Nazif
Tepedelenlioğlu 7 defa evlenmiş, gözü hala çöplükte.

Romancı Osman Cemal Kaygılı eski
bir İstanbul akşamcısı.

Faruk Nafiz Çamlıbel, Necip
Fazıl Kısakürek, Mahmut Yesari, Fikret Adil bohem. Necip Fazıl ayrıca müsrif ve
mükrim.

Nazım Hikmet Ran banyo
yapmayı hiç sevmiyor. Cahit Sıtkı Tarancı hüzün şairi.

 

Sessizlik, Zıtlık, Nostalji ve Naiflik

 

Suat Taşer kendisini tiyatro
ile örtüştürmüş.
Sezai Karakoç sessizlik ile güçlü ses veriyor. Nuri Pakdil de sessizlik
grubunda yer alıyor, konuşmayla arası iyi değil. Birkaç saat birlikte olunsa
bile bazen hiç konuşmayabiliyor.

Mehmet Şevket Eygi’nin evi
güzel, nostaljik, eski zaman insanı.

Cemil Meriç zıtlıkların
adamı.

Ziya Gökalp Mücadeleci.

Orhan Veli popüleştirmeci ve
kibar.

Mehmet Emin Yurdakul vatan ve
millet adamı.

Zaman zaman kendisi için öldü
haberleri çıkararak yayan, sonra tepkileri ölçen Refik Halit Karay duru
Türkçeci, 2000’lı yılın sevgilisi.

Ahmet Ümit enaniyet. Selim
İleri Naif Adam. Doğan Hızlan deyince akla hemen dolma kalem koleksiyonu
geliyor. Prof. Dr. Nabi Avcı için ise düz kalem koleksiyonu.

İlhan Selçuk dürüst.

Ayşe Kulin anıların yazarı
Boşnak hanım.

Kocasının soyadını
kullanmayan dinazor Mina Urgan itirafçı, doğru anlatıcı. Şule Yüksel Şenler
mücadelesine adanmış bir ömür.

Mehmet Akif Ersoy tevazu ve
istiklal.

 

Kim, Sizi Nasıl Tanıyacak?

 

Günümüzün şöhretli yazarları
ve sanatçıları acaba nasıl hatırlanacak ve nasıl anılacaklar? “Eserleri dünya
dillerine tercüme edilen aydınımız” veya “gururumuz” yahut “fikir ve edebiyat dünyasını
alt üst eden münevver” şeklinde mi, “Yalaka” diye mi, “ebedi muhalif” eleştirisiyle
mi, “kalemini satan” veya “kiraya veren” biçiminde mi, şöhret, unvan, imkân
budalası olarak mı, “para onun için her şey” diye mi, çok satan, çok okunan,
teknoloji hastası yoksa bir başka yakıştırmayla mı anılacaklar zaman
gösterecek.