Türkçe, Telaffuz ve Şener Mete

102

Şener Mete, TRT’de benim mesai
arkadaşım. Yarım asra yaklaşan bir dostluğumuz ve mesai arkadaşlığımız mevcut.
TRT belli bir görüşün tekelinde iken Genel Müdür Prof. Dr. Şaban Karataş’ın
açtığı imtihan ve kursları başarıyla tamamlayarak bu kuruma girdik (1976). Bir
sene kadar başta Türkçe, dil, edebiyat, hukuk, tarih, siyaset, sosyoloji,
yayın-program uzmanları akademisyen ve ustalarından ders aldık. Birkaç misal
vermek gerekirse Edebiyatçı Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Tiyatrocu Bozkurt Kuruç, Ceza
hukukçusu Prof. Dr. Sulhi Dönmezer, çok sesli müzik ustası Yavuz Ayber vs.

Şener Mete ayrıca TRT
ustaları olan Müberra Yetkin, Şebnem Savaşçı, Mehpare Çelik, Osman Özüvar, ilk
fonotikçi Nadide Köksal gibi marka spikerlerin talebesi oldu. Bu dönemde bütün
kursiyer arkadaşlarımız mevzuata göre işlerini bırakıp, pulsuz parasız bu
kurslara katılmak durumunda idi. Ankara ve İstanbul’daki derslerde Allah’tan
kamu kuruluşlarının tesislerinde kaldığımız için pek fazla masraf olmamıştı. Görevliler
de bizi her gün derse iştiraki noktasında yoklama yapıyorlardı. Oysa İsmail Cem
döneminde tam tersi olmuş, kursiyerlere istisna akitli olarak bu dönem boyunca
ücret ödenmiş ve diğer imkanlar sağlanmıştı!

 

Bir Gelenek Başlıyor

Baş spikerliğe kadar yükselen
Şener Mete’nin ilk ataması Antalya Radyosuna yapıldı. O günden bu yana emekli
olduğu zaman dilimine kadar görevini hep başarıyla görev yaptı, bilmediklerini
sordu, öğrendiklerini paylaştı. Mesela bir Japon yetkili gelip TRT’de haber
olmuşsa Japonya Sefaretinden bu ismin nasıl okunması gerektiğini üşenmeden
telefon edip öğrendi. Hatta dostluklar kurdu. Mesleği ile kitaplar kaleme aldı.
Arkadaşlarının hukukunu ve Türkçe’nin namusunu korudu.

Bilinmeyen ya da yeni kelimelerin
nasıl okunacağını öğrendikten sonra spikerler odasındaki panoya astı. Panoda
asılı bilgilerden herkes istifade ediyordu. Şener Mete daha sonra atandığı TRT Türkiye’nin
Sesi Radyosu’nda bu usül bir gelenek haline geldi. Gerek bu panodaki
kelimeleri, gerek kurstaki aldığı notları hep arşivinde sakladı.

 

Zamanın Tarihe Düştüğü Notlar

İstanbul’a geldiğinde (
Ağustos 2022) Şerifali’deki evimizin bahçesinde birlikte olduk. Sohbet etik. Ben
sordum Şener Mete cevap verdi. Bu defa ben not tuttum. Şimdi sizlere
aktarıyorum.

-Cahit Öztelli’nin
kitaplarını okumaya başladım. Türkiye’nin Sesi Radyosu spikerlik sınavı açınca
(1978) sınava girdim. Jüride Daire Başkanı Recaizade Mahmut Ekrem’ın kızı  torunu Ercüment Ekrem Talu’nun kızı Esin
Çelikkan Talu ve spiker Hayati Akar da var. İmtihanı kazandım ama genel
müdürlük kadro vermeyince aynı yıl askere gittim. Günün birinde Teleks
servisinde görev yapan Mehmet Erol atandığımı haber verdi. Yurtdışına 16 dilde
yayın yapan Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda göreve başladım. Burada kadro,
malzeme, yayın, arkadaşlık çok iyiydi. Spikerler Enver Paşa-Naciye Sultan’nın
kızı Türkan Mayapek ve Necati Engez(Fransızca), Berter Tali (İngilizce), Bilge
Bostancı( Elence), Bulgaristan’da Türk olduğu için Sovyet yönetim tarafından 10
yıl hapis cezasına çarptırılan Osman Bey(Bulgarca spiker) ile tanıştım. Burası
sürgün yeri olarak görüldüğünden, yöneticiye ters düşen ünlü spikerler Sevim
Canbaz ve Ülkü Kuranel ile de burada dost oldum.

Rum mezalimi altındaki Kıbrıs
Türkleri için de Mithatpaşa Caddesi 37 numaradaki merkezimizin en üst katında
da A Servisi Kıbrıs Mücahitleri için yayın yapardı.

 

Röportajlar Başlıyor; Maraşel Çakmak’ın Kızı

Şener Mete Türkiye’nin Sesi
Radyosuna Birinci Dünya Savaşı ve Türkiye konulu bir program yapıyor. Mareşal
Fevzi Çakmak’ın kızı Nigar Hanım ve damadı Şefik Bey de konuk oluyor. Yeni bir
muhit ediniyor. Osmanlıca ve Tarihi kelimeler için Ferit Develioğlu’nun
sözlüğünü alıyor. Yayın sonrasında gelen tepkilerle kendisini kontrol ediyordu.
Bu titizliği sonrasında haber -redaktör spikerliği sınavına girerek kazanıyor (1984).
Söz konusu yıllarda bir odadan diğerine geçmek bile imtihan ve referensla
oluyordu! Başarılı röportajlarına rağmen programlarını Türkiye’nin Sesi’nde
devam ettirmek için TRT Yurtdışı Yayınlar Dairesi’nde kalıyor.

-TRT’ye yeni alınan muhabir
ve spikerlere hocalık yaptım. Bugün 25 spiker öğrencim mevcut. Bu ara yüksek
lisansa başladım. Bir ziyaretimde TRT Haber Dairesi Başkanı Ceyhan Baydur
“yarın gel bizde göreve başla” demez mi? O yıllarda Reyman Somer de Yurtdışı
Yayınlar Dairesi Başkanı ve ben oraya bağlıyım.

-Hala yurtdışına çıkmadınız
galiba?

-Prodüktör Oktay Şamiloğlu
ile birlikte Almanya ve Avusturya’ya görevli gittim. Böylece bir başka tecrübe
daha kazanmış oldum. TRT Haber Dairesi’nde de oda panomuza bilgi asma
geleneğimiz sürdü. Böylece izleyicilerden gelen tenkitleri de görebiliyorduk.
Yönetim değişti, İhsan Öztamer başkan oldu ve bana “Ekrana çık” dedi. TRT
Avrasya, TRT İNT, TRT 2’de haberleri okumaya başladım. Sonra TRT
Kavaklıdere’den Oran’a(1996) taşındı.

 

Sözlük Yazarlığı Günleri ve Telif Hakkı

-Özel Televizyonların da
sayısı artmaya başlamıştı.

-Evet. Maalesef yanlış
kelime, bozuk cümle çok fazlaydı. Bunları hep not aldım. En fazla da Osmanlı
Türkçesindeki kelimelerde yanlışlıklar yapılıyordu. Notlarımda yanlış teleffuz
edilen tam 8 bin kelime olmuştu. Avrupa Birliği de bu dönemde hız kazanmıştı.
Oradan da yeni kelimeler geliyordu. Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi gibi.

-Sözlük yazarlığı böylece
başlıyor galiba?

-Avrupa Birliği ve Spor
Sözlüğü, Teleffuz Sözlüğü, Okunuşlar Sözlüğü böylece hayatımıza girdi. İlk
kitap heyecanı başladı. Sonrasında devamı geldi.

-Bana imzalayarak takdim
etmiştin. Gerçekten muhteşem bir çalışma ve sahanının ilk örneği. Anı roman
kitap çalışmalarımda bunlardan istifade ettim, referans gösterdim. Peki
bunlardan telif aldın mı, nasıl ve kim bastı bu önemli eserleri?

-RTÜK Başkanı Fatih
Karaca’ya, sonraki Başkan Zahit Akman’a götürdüm çalışmalarımı. Çok beğendiler,
“hemen basalım” dediler.

-Telif yok, hep almaya
alışmışlar vermeye yanaşmazlar pek!

-Telif konu edildi ama
olmadı, kitap verdiler telif yerine. 2020 yılında maalesef RTÜK benim Türkçe
Teleffuz Sözlüğümün aynısı bastı. Üstelik bir akademisyen imzasıyla. Hukuki
mücadele başlattım. Artık nasıl netice alınacaksa. Özel kavramlar vardır.
Bunları da sözlüğüme aldım. Yeni güncel kelimeleri de ekledim. Sözlük 14 bin
kelimeye çıktı. Bu defa TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin “bunu basalım “ dedi ve
bastı(2014).

-Peki telif verildi mi?

-Hayır yine kitap aldım.
Sözlüğümde kısaltılmış kelimelere de yer verdim. Çünkü kısaltmalar bütün
dünyada kullanılıyor. Dünyada kullanılan bütün kısaltılmış kelimeleri topladım.

-Birkaç misal versene?

-RTÜK, TRT, ABD, AB, FİFA,
UEFA, CSK gibi. Spiker arkadaşlar bu konuda pek hem fikir değil, ikiye bölündü.
Bir kısmı orijinalini okuyalım derken, diğerleri kısaltılmışları tercih ediyor.

 

Altıncı Kitapta Neler Var?

-Spor sektöründe kullanılan
kelimelere de özen gösterdin!

-Evet. Spor kelimesi ilk defa
Roma’da bir taşın üstüne yazılıyor. Senato da öyle. Diplomatik bir kısaltma.
Roma Senatosunun önünde duruyor. Dünyanın ilk kısaltması da böylece hayatımıza
giriyor. Şehrin adı da kısaltılmış. Çalışmamda 6500 kısaltma daha sonra 8000
kelimeye çıktı. Bu konuda da yenileşme devam ediyor. Dünya, kelimeleri
kısaltmaya devam ediyor. Bu kitabımı da TRT bastı.

-Telif?

-Prestij kitap olarak
Konuşturan Sözlük 2 cilt olarak yayınlandı. Böylece 15500 kelimelik sözlük
oldu.

-Bu beşinci eserin, kitabın
öyle mi?

-Altıncısı ise Mikrofonla
İletişim ve Yayıncılık Sözlüğü. Hazırlığı tamamlandı. Çalışmam bitti. Bu
eserime Füsun Ünsal gibi 6 önemli isim önsöz yazdı. Kitap yazan yayıncılar,
spikerler, prodüktörler, seslendirmeciler, Türkologlar, halk bilim uzmanlarının
önsözde imzaları var.

-Spikerlerin hayatını dizayn
eden bir çalışma galiba?

-Çok doğru. Kelimelerin
kökleri, üniteler arası iletişim, törenlerin nasıl yayınlanacağı, yapay zeka,
robot teknolojisi, Z kuşağını vesaire bu çalışmama aldım. 1000 sahife oldu.

 

Bir Akademinin Yapacağını Tek Başına Gerçekleştirmek

-Peki ağır bir yük bu? Hiç
yayınlanmayacağını ve masrafını düşünmedin mi?

-Hiç yayınlanmasını
düşünmeden çalıştım ve yazdım. Sözlük yazarken bir hoş oluyor, moral buluyorum.
Bazen bir kelime için iki gün çalışıyorum. Türkçemiz maalesef reating uğruna
adeta katledilerek, kimi toplum kesimlerinin şivesi Türkçe’nin önüne
çıkarılıyor.

-Çok doğru bir tespit. Bu
çalışmalarınız dilerim amacına ulaşır. Güzel Türkçemiz tırmanışını sürdürür. Fikir
ve kitap üretenler için maalesef kaynak, kadro yeterli değil. Bunu tek başına
yapmak da muhteşem bir olay. Bir üniversite kadrosunun bile üstesinden
gelemeyebileceği bir çalışma. Bunu tek başına götürüyorsun kutlarım.

-Evet maalesef üretenler ve
telif edenler yalnız, yapayalnız. Her tarafın kapıları üzerlerine kapalı.
Onların hukukunu koruyacak bir kurum yok. Yönlendirecek biri de bulunmuyor.
Telif vermiyorlar ama bilmiyorlar ki inancımızda bu kul hakkı diye önemli bir
husus var.

-İyi ki inancımızda kul hakkı
var da hesabı bir gün sorulacak.

 

İntihal Olayı

-Eserlerinizden çalıntı
oluyor mu?

-Hem de nasıl. Bunların
hakkından rahmetli Hüseyin Müvit geliyordu. O da vuslata ederdi.

-Allah rahmet etsin. Fikir.
Eser, kelime hırsızlarıyla iyi mücadele ediyordu Hüseyin Müvit ustamız. Sevgili
Şener Mete(Şarkikaraağaç-1948) TRT’den başka faydalı olduğun, çalışmalar
yaptığın kurumlar var mı?

-TDK Sözlük ve İmla Yazımı
Kılavuzu Hazırlama grubundaki 11 uzmandan biriydim. Hacettepe ve Bolu İzzet
Baysal Üniversiteleri, Türk Dil Kurumu vs bildiriler sundum, ulusal ve
uluslararası sempozyumlara katılıyorum.

 

Fahri Doktarayı Hak Eden Uzman

 

Bu çalışmalarıyla en azından
fahri doktorayı hak eden kıymetli sözlük yazarı Şener Mete diksiyon ve nefes
eğitmeni, heyecanı yenme, ses ve artikülasyon çalışmaları, vurgulama
yöntemleri, tonlama, ulama, konuşma ezgisi, toplum önünde hitap etme, metin
değerlendirme, beden dili konusundaki hizmetleriyle marka bir isim. Hem vefalı
ve hem de mütevazi. Bu konuda başarılı bütün spikerlere de kitabında yer
vererek bir vefa gösteriyor. İyi ki benim arkadaşım, dostum ve yarenimsin.