Konudan Konuya (27)

67

     Vicdan: Kırmızı
telefon: Tıpkı Amerika ile Rusya arasındaki özel telefon gibi. Dünyayı bir oldu
bittiyle bir felâkete uğratmamak için, aralarında görüşmeyi sağlayacak olan
emniyet hattı.

     İşte vicdan:
Âdeta, Allah ile kul arasındaki irtibat ve bağı sağlayan manevî bir hat.

     Her yerde su var.
Ama kuyu açmak şartıyla. Kuyudan su aldıkça dibinden sular fışkırmaya devam
eder. Kuyu toprakla doldurulursa körelir ve su kaynamaz olur.

     Vicdan da, beden
toprağında açılmış ilâhî bir kuyu gibidir. Vicdan kuyusu; his ve duygu
toprağının istilâsına uğramadığı takdirde; hakkı hukuku, doğruyu yanlışı
bildirmeyi sürdürür. Yeter ki, vicdan kuyusu yersiz his ve duygularla
doldurulmuş olmasın.

     Vicdan sayesinde
insan; hiç eğitim görmemiş olsa bile, eğriyi doğruyu, düzgünü yanlışı bilir ve
sezer. Yaptığından vicdanı rahatlıyor ve memnuniyet duyuyorsa, Anlar ki,
yaptığı doğrudur. Yaptığından vicdanı sızlıyorsa, bilir ki, yaptığı yanlış.

     Allah, bu dünyada
inansın inanmasın; her kuluna bu ilâhî telefon hattını çekmiştir. Her kulunu;
sesini duyacak vicdan denen ilâhî alıcı ile donatmıştır. Nitekim herkes
yaratılışından ötürü; yanlışı doğruyu, iyiyi kötüyü bilir. İyi ve kötü ahlâk ve
davranışı kendiliğinden tanır.

     İşte bundan
dolayıdır ki, vicdanın rahatlaması cennetimsi bir haz verir. Vicdanın
huzursuzluğu cehennemî bir hâl yaşatır. Aynı zamanda vicdan rahatlığı; içinde
cennet çekirdeğini barındırır. Vicdan azabı ise, içinde cehennem çekirdeğini
taşır! Böylece ilerdeki cennet ve cehennemin öncü ve habercileri olduklarını da
göstermiş olurlar. Çünkü vicdanî rahatlıklar; ileride somut cennetle, vicdanî
rahatsızlıklar; ileride somut cehenmemle sonuçlanacak.

x

     Kendinden kendine
seyahata çıktığunda, yani seyr-i sülûk yaptığında; en güzel, en öğretici ve en
heyecanlı bir yola düşmüş olursun. Velhâsıl:

 

     Sende seni, sende
seni

     Keşfetmeye çalış,
bedeni

     Gayb âlemleri de

     Sendedir sende

     Mânâ denilen
hazînende

     Öyle ise, bul
kendini

     Öyle ise, bil
kendini

     Öyle ise, sev
kendini

     Ol İlâhî sevgili

     Zaten, iki cihan
önderi

     Sensin be
cancağızım

     Sensin sen

     Gayri boştur
azîzim

     Boştur ne desen

x

     İnsan vâhid-i
kıyasî / ölçek

     Her şeyin
nümûnesine mihenk

     Mevcut insanda
aradığın her nesne

     Maddeyi tanımak
istiyorsan bak bedenine

     Mânâyı anlamak
istiyorsan derinliğine

     O da sende var,
yeter ki

     Bak mânâ dolu
hazînene

     Çünkü azîzim
yaratılış ve fıtratın

     Söylemez sana; ne
yalan

     Ne dolan

Önceki İçerikTürkiye’yi Türksüzleştirmenin Basit Denklemi
Sonraki İçerikAllah razı olsun!
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.