Ucuzladık: Dolar Çıkmıyor, TL Düşüyor

156

Yabancılara göre ucuzladık. Hem de çok ucuzladık.
Fabrikalarımız ucuzladı, şirketlerimiz ucuzladı; en kötüsü insanımız ucuzladı.
Sık sık Bulgaristan’dan Edirne’ye alışverişe gelenler haber oluyordu. Sonra
yalnız Bulgaristan’dan değil, bütün Balkan ülkelerinden müşteri turistleri
görmeye, okumaya başladık.

 

Hep doların yükseliş grafikleriyle uğraşıyoruz. 1 dolar kaç
TL diye bakıyoruz. Halbuki 1 TL kaç dolar diye bakmalıyız. İnsanların olup
biteni daha iyi anlaması için TL’nin düşüş grafiğini çizmek daha iyi. Çünkü
TL’nin düşüşü, bizim ne kadar ucuzladığımızı gösterir.

 

 

Niyetim ay ay rakamları bulup, bir Excel tablosuna girip
sonra da grafiğini çizmekti ki baktım, Google Hazretleri bunu zaten yaparmış.
Grafik, 2006 Mayıs’ından bugüne, 1 TL’nin kaç dolar ettiğini gösteriyor. Solda
gördüğünüz tepeler 1 TL’nin neredeyse 1 dolar ettiği 2007-2008 yılları. Bugün 1
TL doların onda biri de değil. Bu yazıyı yazdığım gün, 7 sentin altında.
2008’den 2022’ye değerinin onda birine değil, on ikide birine kadar düşmüş.

 

Batan geminin malları

İşte, aşağı yukarı bu kadar ucuzladık. İsterseniz ucuzladık
yerine fakirleştik de diyebilirsiniz. Şimdi birisi itiraz edecektir: TL’nin
ucuzlaması, bizim ucuzladığımız, fakirleştiğimiz anlamına mı gelir? Bir gün
içinde gelmez. Bir hafta içinde de gelmez. Fakat bir ay, iki ay, altı ay sonra
insanlar fakirleştiklerini hissetmeye başlar.

 

Biri daha diyecektir ki, satın alma gücü paritesi diye bir
şey vardır; daha şık söyleyişle PPP diye bir şey. TL burun üstü çakılırken PPP
bizi kurtarır. O PPP de ilk ay çok olumlu görülebilir. Fakat eninde sonunda
bütün fiyatlar birleşik kaplar gibi dolar cinsinden, euro veya sterlin
cinsinden aynı seviyeye gelince PPP’den de fazla bir hayır olmadığını anlarız.

 

Bu neye benziyor biliyor musunuz? Etrafımız denizlerle
çevrili ve biz batmaya başlıyoruz. Bize diyorlar ki dışardaki denizler ne kadar
yukarımızda kalırsa kalsın, hatta isterse boyumuzu aşsın, biz hâlâ aynı ülkede
ve birbirimize göre hâlâ aynı seviyede değil miyiz? Keyfine bak…

 

Yavaş pişen kurbağa

Ülkemizi sıkı sıkı izole edebilirsek, dört yanımıza su
geçirmez duvarlar örüp dışarıdan hiçbir şeye ihtiyaç duymazsak doğrudur. Fakat
böyle olmaktan çok uzağız; gittikçe kendi kendimize yetme oranımız da azaldı.
Her şeyde maliyete etki eden enerji ithal. İhraç ettiklerimizin ham maddesi de
yarı işlenmiş maddesi de ithal.

 

Tıpkı ihlal ettiğimiz sağlık öğütlerinin bizi yavaş yavaş
öldürmesi gibi, mesela sigara gibi, mesela şişmanlamak gibi, kötü ekonomi
yönetiminin öldürücü etkisi de gecikerek geliyor. Öyle ya, bir sigara
içtiğimizde göğsümüzde ağrı başlasa, öksürüp kan tükürsek, sigarayı hemen
bırakırdık, değil mi? Eh, “Merkez Bankası Başkanı laf dinlemiyordu, aldım.”
veya “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur.” gibi lafların sarf edildiklerinin ertesi
günü aç kalsaydık belki bu yanlışlar hemen düzeltilirdi. Fakat tıpkı obezite
gibi, tıpkı kanser gibi, hemen öldürmüyor, ağır ağır öldürüyorlar… Şu yavaş
pişen kurbağa artık klişe oldu ama bu hâlimize cuk oturuyor.

 

Ekmek dolarlaymış, domates de…

Ülke batınca sular yavaş yavaş içeri doluyor ve suyun
kaldırma etkisiyle her şey, yani her şeyin fiyatı yükselmeye başlıyor. Bir tek
bizim boyumuz uzamıyor, bir tek biz suyun altında kalıp boğuluyoruz. Belki
içimizdeki birkaç iyi yüzücü, birkaç yat, kotra sahibi oligark hariç. Onlar da
fiyatlarla birlikte yükseliyor ve sıkıntı çekmiyor. Farkındaysanız yine yanlış
konuştum. Hani dolar yükseliyor diyoruz ya… Dolar yükselmiyor, TL alçalıyor. Ve
her şey pahalılaşmıyor, biz fakirleşiyoruz. Biz ucuzluyoruz.

 

Hani bir aralık “Bize ne? Ekmek dolarla mı?” gibisinden
laflar söylenmişti. Geçen aylar ve yıllar içinde gördük ki ekmek de, domates
de, ev ve otomobil de dolarlaymış. Dolarla olmayan tek şey ücretlilerin
maaşları ve üreticinin kazancıymış. Ve biz ucuzlamışız. Yabancılara göre
Türkiye ucuzlamış. Fabrikalarımız, işletmelerimiz, şirketlerimiz ucuzlamış ve
en kötüsü insanımız ucuzlamış.

 

İnsanımız ucuzlayınca ne olur? Ne olur dersiniz?

Alıntı: https://millidusunce.com/ucuzladik-dolar-cikmiyor-tl-dusuyor/

Önceki İçerikŞahsiyetin Sosyolojisi ve Besim Dellaloğlu
Sonraki İçerikİbnülemin Mahmud Kemal İnal Ve Eserleri – 27
İskender Öksüz
İskender Öksüz 14 Eylül 1945 tarihinde İzmir'de dünyaya gelmiştir. 1966 yılında Ege Üniversitesi Kimya-Fizik Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun yurtdışı bursuyla ABD'de Yale Üniversitesi'ne kabul edilmiş, burada, Oktay Sinanoğlu'nun danışmanlığında, 1968'de yüksek lisansını 1969'da da doktora derecesini almıştır. İskender Öksüz 1968-1979 yılları arasında; Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde bölüm başkanlığı, rektör yardımcılığı ve rektör vekilliği görevlerinde bulunmuştur. Yine aynı yıllarda senato üyeliği (ADMMA), Türkiye Atom Enerji Komisyonu 7. Dönem üyeliği, Atom enerjisi konusunda bakan danışmanlığı ve Töre-Devlet Yayınevi yöneticiliği yapmıştır. Öksüz, 1981-1987 yılları arasında, Suudi Arabistan'da bulunan University of Petroleum and Minerals'da akademik ve idari görevler, bilgisayar destekli öğretim koordinatörü, yeni öğretim üyesi seçimi ve terfi komitesi üyeliği yapmıştır. 1987 yılından itibaren sağlık, bilişim ve eğitim sektörlerinde çeşitli firmalarda üst düzey yöneticilik yapan Öksüz, çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyeliği, genel müdürlük ve holding genel koordinatörlüğü yaptı. İskender Öksüz 2012 yılında Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünden emekli oldu. Otuzun üstünde bilimsel yayını yedi yüzün üzerinde atıfı bulunan Öksüz, KÜBİTEM (Kültür, Bilim ve Teknik Merkezi) kuruculuğu, Türk Ocağı Hars Heyeti ve Yönetim Kurulu üyeliği, Millî Düşünce Merkezi Yönetim Kurulu üyeliği; Töre, Devlet, Bozkurt, Türk Yurdu dergilerinde makale ve başka yazıları yayımladı. Üniversiteler de dâhil olmak üzere çeşitli platformlarda konferans, söyleşi ve röportajlarda bulundu.[5][6] Ayrıca Son Havadis, Yeni Ufuk ve Ayyıldız gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Karar gazetesinde köşe yazarlığına devam etmektedir. İskender Öksüz, 5 Mayıs 2021 tarihinde vefat eden ünlü romancı Emine Işınsu ile evliydi. Eserleri[7] Millet ve Milliyetçilik Bilim, Din ve Türkçülük Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi Türk'üm Özür Dilerim Niçin Geri Kaldık? Çin Dünyayı Ele Mi Geçiriyor? (Konuralp Ercilasun ile birlikte)