Sezen
Aksu’nun 5 sene önce yazdığı bir şarkıda, “Selam söyleyin o cahil
Havva ile Adem’e” denilmiş.
Nasıl
olduysa, herkesten daha fazla Müslüman olduğunu düşünen birileri 5 sene
sonra bunu fark edip linç kampanyasına dönüştürdüler. Hz. Âdem ile Havva’ya
hakaret ettiği gerekçesiyle, “Dinime laf söyleyenin dili kesilir” tarzı
tepkiler gösterdiler.
Zülfü
Livaneli “Sezen’in, Âdem ve Havva’nın cennetten atılmalarına yol açan hatayı
gençliklerine ve bilmemeye bağlayan, sözlerinden hakaret anlamı çıkarmak
ilkel bir zorlamadır” diyor.
Allah’ın
uyarılarını dikkate almayıp, şeytanın sözüne kanmayı ister “cahillik”,
ister Diyanet tefsirinde yazdığı gibi “gaflet” veya başka bir sıfatla da
ansanız bu sığ bakışlılar bir hakaret anlamı çıkartabilir. Ayetteki “zalim”
sıfatı daha mı hafif?
Görüldüğü gibi, şiirler, şarkılar, resim ve
karikatürler birer sanat eseri olarak soyut anlamlar ihtiva eder.
Kişilerin kültür seviyesi, dünya görüşü, yetişme tarzı gibi çeşitli sebeplerle farklı
algılamalarının söz konusu olabildiği eserlerdir.
İstanbul için, “Bir sengine (taşına) Acem
mülkü fedadır” diyen şaire, eğer bir Acemseniz ülkeme hakaret etti diye kızabilirsiniz.
Fakat İstanbullu bir Türk bu ifadeyi üstün bir sanatsal övgü olarak
alkışlayabilir.
Hz. Âdem ile Havva’nın Cennetten çıkarılışını
anlatan ayetlerde, Allah’ın emrine uyma konusunu ön plana alırsanız, bu
emre uymamayı cahillik, gaflet vb sıfatlarla nitelendirebilirsiniz.
Eğer bu emri göz ardı edip, “peygamberlere
sevgi” üzerinden yorumlarsanız, bu sıfatları “hakaret” kabul
edersiniz.
O halde, açık bir hakaret olmadıkça, “hüsn-ü
zanda bulunmak” yani kişi hakkında olumlu, iyi düşünmek daha Müslümanca bir
tavır olmaz mı?
*****************************
Din Siyasete Alet Edilince
Sanat
eserlerinde bazı kişilerin algıladığı anlam, salt gerçekliği ifade etmez. Sanat
zaten bu geniş algılamalara sebep olabildiği için alabildiğine özgür bir
ortamda yapılabilir. Bu yüzden ülkemiz için son 20 yıl sanatçı yetiştirmek
ve sanat eseri üretmekte çok verimsiz bir dönem oldu.
Sezen
Aksu’yu linç kampanyası özgürlük ortamını daha da daralttı. Şarkıdaki
söz, Cumhur İttifakı tarafından hayat pahalılığını ve Enes Kara’nın intiharı
üzerinden cemaatlerin eleştirilmesini önleme vasıtası yapıldı.
Din bu kadar siyasete alet edilmemeli.
Bir de bu
konuyu hilafet taleplerinin gerekçesi olarak istismar eden sözde hocalar
da var:
“Söyleyin
bana İslam’ın merkezi neresi? İslam’ın söz sahibi, makamı kim? Anladınız mı
şimdi niye kaldırdılar, niye lağvettiler o makamı yüz yıl önce? Çıksın bir
şarkıcı parçası Âdem Aleyhisselam’a ‘cahil’ diyebilsin diye bu makamı
kaldırdılar.”
Bu
konuşmayı Ankara Melike Hatun Camii’nde görevli olan, Diyanet’e bağlı bir imam Bursa’da
bir cami kürsüsünde yapmış.
Bu imam
“Ah İslam kaim olsaydı, ah bu dinin bir başı bir sahibi olsaydı… Ne Hz.
Meryem’e, ne Âdem’e ne Havva’ya, ne Resulullah Aleyhisselam’a, ne şeriata, ne
Kuran’a, ne başörtüsüne, ne çarşafa, ne sarığa, ne minareye kimse konuşamazdı.
Biz o makamı geri istiyoruz arkadaş. İslam adına istiyoruz” diye devam
etmiş.
Bu imam
elbette bilir, halifeliğin dini bir makam değil, daha çok siyasi bir
makam olduğunu, tarih boyunca siyasi çatışmaların bir aracı olduğunu.
Ama din bu kadar siyasete alet edildiğinde böyleleri de durumdan vazife
çıkarıyor.
Ha! Sezen
Aksu’nun gerçekten eleştirilmesi gereken yönleri de var.
Sezen
Aksu “Açılım karşısında duranları iki cihanda da lekeli kabul
ediyoruz” dediğinde böyle tepki gösterilse daha doğru olurdu. Çünkü bu
sözü sanat eseri içinde değil, siyasi maksatlı söylenmiş haksız ve saygısız bir
ifade idi.
*****************************
Bunlar Dinimize Hakaret Değil Miydi?
Sezen Aksu’nun şarkısındaki söze dayanarak “dinime
laf söyletmem” diye tepki gösterenlere bazı hatırlatmalar yapalım:
“Her Cuma bir ayet sallıyorum, bakara
makara” diyen eski
AB Bakanı Egemen Bağış’a tepki göstermediniz. Başka bir adam kalmamış
gibi Prag Büyükelçisi yapılmasına da bir söz söylemediniz.
AKP Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin “Erdoğan’a
dokunmak bile ibadettir” dediğinde sesiniz çıkmadı.
AKP Aydın İl Başkanı İsmail Hakkı Eser “Erdoğan
ikinci peygamberdir” dediğinde herhalde kulaklarınız tıkalıydı.
AKP Düzce Milletvekili Fevai Arslan “Erdoğan
Allah’ın tüm vasıflarını üstünde toplayan bir lider” dediğinde başka
bir dinin ümmeti miydiniz?
Politika faizlerini 5 puan indirip, kredi
faizlerini patlatan lideriniz “Nas” bahanesini ileri sürdüğünde neden
“dinimizi bu işe karıştırma” demediniz?
Zulüm “adaletten sapma” ve “adaletin zıddı” diye tanımlanır. Adalet
mekanizması siyasallaştırılır, yargı siyasetin emrine verilirken
sustunuz. Yazılıda birinci gelen gençleri sözde mülakatlarda eleyip
bilgisiz yandaşları devlet kadrolarına doldururken de sesiniz çıkmadı.
Dinimiz “emaneti ehline verin” diye
emrediyor. Güreşçiden banka yönetim kurulu üyesi, ekonomi tahsili olmayanı
Hazine ve Maliye Bakanı yaptıklarında dinimizin değerleri aklınıza bile
gelmedi.
Dinimiz “her günahın affı var ama kul
hakkı müstesna” diyor. Ama İsmet Özel’in dediği gibi “sizin için hak
yemek, sol elle yemek yemekten daha önemsiz.”