Yaşadığımız çağda, en çok korktuğumuz
çoğu hastalığın ortak nedeni olan radyasyon
maruziyeti malesef yeterince bilinmemekte. Tüm kanserler, Alzheimer,
genetik sendromlar, otizm, otoimmün hastalıklar ve hatta şizofreninin
nedenlerini araştırdığımızda radyasyon etkeni ile karşılaşıyoruz. Sağlık
alanında teknoloji son hızla ilerlerken, teknolojinin sağlığımızdan
götürdüklerini de konuşmak gerekir.
Radyasyon;
hepimizin bildiği teşhis ve tedavi amaçlı uygulanan, yüksek frekanslı
ışınlardır. İnsanlar bu tip radyasyona ömürlerinde birkaç kez maruz kalır.
Fakat ‘elektromanyetik radyasyon’
dediğimiz düşük frekanslı, gözle görülmeyen bu enerji alanlarının en büyük
riski evde, okulda, arabada, iş yerinde ve hatta uyurken bile mütemadiyen maruz
kalınmasıdır. Çevremizde yüksek akım taşıyan tüm kablolar, uydu antenleri,
verici istasyonları ve günlük yaşamda kullandığımız akımla (Elektrikle, şarjla,
pille, bluetooth) çalışan tüm cihazlar çeşitli düzeylerde elektromanyetik
radyasyon yayarlar.
Ülkemizde ve nerdeyse tüm dünya
ülkelerinde; okullarda, kütüphanelerde, evlerde kullanılan wifi ve cep telefonu,
bluetooth radyasyonunda taşıyıcı eşik frekans olarak 2,4GHz kullanıldığı
biliniyor. Yapılan çalışmalarda 2,4GHz
ve üstü frekanslarda su moleküllerinin kendi etrafında dönerek ayrışmaya başladığının tespit
edilmesiyle % 60’ı sudan oluşan insan
vücudu için bu frekansın oluşturacağı hücresel
hasarlar oldukça önemlidir.
Söz konusu radyasyon; hücre içi
kalsiyumu arttırarak serbest radikal oluşturur ve bu da hücrede oksidatif hasar
meydana getirir. Oksitlenmek hücrenin paslanması, yaşlanması, inflamasyon denilen kaos ortamının oluşması anlamına gelir. Bağışıklık gibi muhteşem yaratılmış bir sistemin
çalışma mekanizması gayet basittir; kaosa neden olan etkeni yok etmek! Bu bir
virüs ise, bakteriyse, toksin ise ya da başıbozuk üremeye başlayan bir kanser
hücresiyse etkeni tanır ve mücadele eder. Fakat bu etken bir radyasyonsa bağışıklık
bu konuda şaşırır, saldıracak etkeni
bulamaz ve bu şok hali devam ettiğinde ‘antijen’
denilen düşman tanıma sistemi
şaşırarak kendi hücrelerine saldırabilir. Böylece otoimünite denilen; MS, ALS, SMA, Romatoid Artrit gibi net bir
tedavisi olmayan pek çok hastalık oluşabilir.
Güncel çalışmaların sonucunda kanserlerin, genetik sendromların, otizmin, otoimmün
hastalıkların, diyabetin ve hatta şizofreninin bile radyasyonla ilişkisinin
kanıtlandığını görmekteyiz. Bu nedenle, özellikle hücre bölünme hızı yüksek olan bebeklerin ve büyüme gelişim
aşamasındaki çocukların mümkün olduğu kadar radyasyondan uzak tutulması önemlidir. Günlük yaşamda elektromanyetik ölçüm
değeri en yüksek bulgulanan baz istasyonları, wifi yönlendiriciler, cep
telefonları, bluetooth kulaklık ve saatler, mikrodalga fırınlar, bebek
telsizleri, bilgisayar ve tabletler, tasarruflu ampüller, saç kurutma
makineleri, kumanda ve elektronik cihazlar şeklindedir.
Korunma tedbirlerine bakacak olursak
özellikle gebe kadınları, bebek ve çocukları korumak önceliğimiz olmalı. Uzaklaştıkça
yoğunluğunun azaldığını bildiğimiz bu dalgalardan korunmak için cihaza mesafe
oluşturmak, bir fırın ya da buzdolabının başında beklememek, ortamda birkaç cep
telefonu varsa uzak mesafelere taşımak, cep telefonlarını kablolu kulaklık ya
da hoparlörde kullanmak veya aradığımız kişi telefonu yanıtlayana kadar
bekleyip yanıt alındığında kulak hizasında tutmak küçük ama etkili
tedbirlerdendir. Gece uyuduğumuz odada; elektriğe bağlı tüm cihazları akımdan
kapatmak, wifi’ı mutlaka kapatmak, cep telefonlarını uçak moduna almak ve
mümkünse odada bulundurmamak, bluetooth saat ve kulaklıkları kullanmaktan
kaçınmak; özellikle çocukların kullanımına engel olmak mental sağlıkları
açısından önemlidir. Tasarruflu gaz-civa
içerikli, radyasyon yayan led ampüller yerine klasik ampülleri tercih
etmek, en azından çocuk odasında ya da çalışma lambalarında kullanmamak
gerekir. Toplu ortamlarda örneğin eğitim alanında cep telefonlarının ders
süresince uçak moduna alınması; gerek öğrenciler gerekse eğitimciyi korumak
adına alınacak tedbirlerden olabilir. Kontrolümüz haricinde bulunan koşullarda;
baz istasyonu yakınında, çalışma ve
eğitim alanlarında, toplu taşıma araçlarında ya da mecbur bulunduğumuz
koşullarda da koruma bariyerleri
kullanılabilir. Bunlar özellikle yabancı alışveriş sitelerinde revaçta olan ‘EMF protection’ adıyla arayabileceğimiz
aksesuar, ekran koruyucu, telefon kılıfı, çanta ya da kıyafet şeklinde dizayn edilmiş
koruyuculardır.
Her kız bebek, rahminde belli sayıda
yumurta ile doğar ve nesli o hücrelerle devam eder. O yüzden kadınların ve
hatta kız çocuklarının, kromozom kırıkları açısından karın bölgelerini
korumaları, gelecek neslin sağlığına
yön verecek kıymettedir. Ve benzeri şekilde erkeklerin cep telefonları
ceplerinde taşıması, direkt üreme hücrelerini yani neslini hedef alan riski
oluşturur. Son olarak bebeklerde çok sık kullanılan, ebeveynlerin konforunu
sağlarken minicik bedenleri radyasyona teslim eden bebek telsizleri net bir şekilde kesinlikle kullanılmamalıdır!
Yapılan ölçümlerde bebek beşiğine 1
metre mesafedeki telsizin elektromanyetik kuvveti ile baz istasyonuna 150 metre mesafedeki radyasyonu eşit düzeyde tespit edilmiştir. Unutulmamalıdır ki; kullandığımız herhangi
bir elektrikli cihaz, yaşamınızı kolaylaştırıyorsa, karşılığında da büyük olasılıkla sağlığımızdan
bir şeyler götürüyordur. Sağlıkla kalınız.