Öyle her zamanki neşesiyle geçmedi bu yaz!
Nasıl geçecekti ki?
Nedeni Korona olan hüznün gölgesi yansıdı evrenin her yanına…
Ne güneşin ışıltısı, ne plajların
cıvıltısı, ne de doğanın sevinci vardı bu yaz!
Ölümün gölgesi olmuştu Korona denen
salgın! Nereye çöreklense, nerede görülse orada hüznün de adı oldu.
Sıkıntısıyla, acısıyla, yarattığı korkuyla dağladı yürekleri.
Milyonlarca insana bulaştı, bir
milyondan fazla insanın da canını aldı. Sonu nereye varır bilinmez ama görünen
o dur ki, daha pek çok canı almaya kararlı!
Bu kışın başıyla geldi ülkemize. Önceleri
kimse işin ciddiyetini anlayamamıştı! Ama sonrasında geçen zaman öyle bir
felaket çıkardı ki karşımıza!
Dizi,
dizi tabutlar, kireçli kuyular, tam bir dehşeti yaşattı…
Değil
birbirimize sarılmak, el sıkmak, yaklaşmak dahi yasaklandı. Ellerimizi eldiven,
yüzümüzü maskeler sardı. Yetmedi sokaklar da kısıtlandı. Okullar kapatıldı,
öğrencilerimiz eğitimsiz kaldı!
Hafta sonları evlere kapandık, çocuklarımıza,
torunlarımıza hasret kaldık. Ülkemizin beş yılda bitiremeyeceği kadar temizlik
malzemesini neredeyse birkaç ayda harcadık!
Sadece evlerimize kapanmadık! İçimize de kapandık! Çoğu zaman hüzünlendik, kimi zamansa ağladık!
Hasretin, özlemin, hayallerin, sevmenin, sevilmenin ne kadar büyük bir güç
olduğunun farkına vardık…
Gün
geldi yollar, yolculuklar da kısıtlandı!
Ülkemizin ekonomi çarkları durdu. Geçim sıkıntısı,
çaresi bulunamayan bir hastalık gibi her kesimi vurdu!
Ama
en çok da 65 yaş ve üzeri vatandaşlarımız etkilendi! Onları korumak adına
öylesine sınırlamalar getirildi ki bu yaş gurubuna! Değil yürümeyi, doğayı dahi
hatırlamaz oldular!
Virüsün korkusu yaşamımızın üzerine kara
bir bulut gibi çökmüştü…
Güneşli yaz günlerini sıkı, sıkıya kapalı
perdelerin ardından seyrettik!
Çoğumuz evlerimizde, şanslı olanlarımız
ise bir avuç da olsak, yazlık bahçemizdeydik.
Sonraları, ‘’Kontrollü Sosyal Hayat’’
denilen bir uygulama geldi!
Yasaklar kalktı, sınırlamalar birden sona
eriverdi!
Yaz mevsiminin henüz başıydı ama öylesine
eski yaz günleri yoktu artık! Yaz tatillerinin planları yok olmuştu! Ne yüzmek,
ne yelken açmak, ne güneşlenmek, ne de sahil boyunca salına, salına yürümek;
hayallerimizin çoğu kursaklarımızda kalmıştı…
İşte nihayet yaz bitti! Hüzünle geçen bu
yazın ardından yaşam yeniden canlanmaya başladı. Yaşamak için çalışmak, çalışmak için iş gerekli!
Ama iş artık aslanın ağzında değil, Kaf dağının ardında!
Hüznün yüzü yine karşımıza çıkmış alaylı,
alaylı bize bakmakta! Yaşamak adına umuda sarılan insanlarımız, kuyruklar
oluşturmuş, iş peşindeler! Okullarımız hala kapalı, çocuklarımızın eğitimi
uzaktan kumandalı!
Aslında değişen hiçbir şey yok! Şimdi de Korona’lı hayata alışan insanlarımız
yaşama sarılmış, hüzünle geçen bir yazın ardından önümüzdeki soğuk kış
günlerinde ne yapacaklarını düşünüyorlar…
Evet, hala Korona var. Her an bulaşmaya hazır
ve her yerde…
Önümüzdeki yaz ne olur bilinmez! Şimdilerde
maskeli – mesafeli – hijyenik hayatımız hala devam ediyor…
Ama üzülmeyin!
Yaşama olan bağlılığımız,
sevgilerimiz, hasretlerimiz, özlemlerimiz, hayallerimiz bu hüzünlü yaz
sonrasında Korona ’ya inat daha fazla olsun…
Kimisi beynimizde, kimisi
kalbimizde…