‘Libya’da Neler Oluyor?’ Strateji Uzmanı SUAT GÜN ile Konuştuk.

80

Oğuz Çetinoğlu: Libya’da yeni
hareketlenmeler var. Türk basını Koronavirüs salgını sebebiyle ilgilenemedi.
Siz yakından ilgileniyorsunuz. Son durumu özetler misiniz?

Suat Gün: Trablus Hükümeti gayrimeşru Hafter güçlerine karşı 7
cepheden savaş açarak ilerlemesine devam ettiğini bildirildi. Bunları okuyunca
kuvvet üstünlüğü tesis etmeden, sıklet merkezi yapmadan, hasmı sâhip olduğu
kaynaklardan mahrum bırakacak hamleler yapmadan kuvvetlerin niçin bu kadar
dağıtıldığını aklım almadı. Trablus Hükümeti yayınladığı bildiride harekât
planının hedeflerini şöyle açıkladı: ‘Bir
hafta içinde Tarhuna’yı ele geçirdikten sonra Çad ve Nijer sınırlarında
kontrolü sağlamayı plânlıyoruz. Güneyde bize karşı koyabilecek reel bir güç yok,
güneydeki halk ile iletişim hâlindeyiz ve Tarhuna harekâtının sonucunu
bekliyorlar. Ülkenin güneyinde yer alan El Jufra şehrinin ardından Millî
Mutabakat Hükümeti (MMH) ile Hafter güçleri arasındaki savaş Libya’nın
doğusundaki Ecdebiya’ya taşınacak. Ülkenin orta bölgeleri ve petrol hilal
bölgesinin kurtarılmasından sonra son savaş Racma’yı (Hafter’in ana
karargâhının olduğu şehir) ele geçirmek için olacak. Ramazan ayında askerî
cuntanın düşeceğini bekliyoruz
.’

Çetinoğlu: Mümkün mü?

Gün: Değil.

Çetinoğlu: Niçin?

Gün: Bir defa bu hedeflere ulaşmak Trablus güçlerinin imkân
kabiliyetlerinin çok üstündedir.  Böyle
kapasite üstü uçuk kaçık planların başarı şansı yoktur. Bir defa 6 ay ile bir
yıl içinde Hafter güçlerini Libya’dan sürüp çıkartacağız gibi hedef koyulmuş
olsa bu plan makul karşılanabilirdi. Tunus hududundan Mısır sınırına kuş uçuşu
mesafe 1300 Km’dir. Sahil boyu dolaşarak giderseniz bu mesafe 2000 Km’yi
bulabilir. Libya’nın Kuzey Güney derinliği 1400 Km civarındadır. Bu kadar geniş
mesafeleri savaşarak günde 30-40 Km ilerleyerek nasıl kontrol altına
alacaksınız? Hafter bile bu geniş alanları 2-3 yıllık sürede kontrol altına
alabildi. Anlaşılıyor ki Trablus Hükümetinin askerî uzmanları stratejiden-taktikten
haberdar değiller.

Çetinoğlu: Dış destek var. En azından
Türkiye belli ölçüde destek veriyor…

Gün: Evet, Türkiye meşru hükümetin Libya’nın tamamına hâkim olması
için destek veriyor. Ancak yeterli olduğu söylenemez. Birlik göndermek lâzım.
Libya’dan asker ve subay getirip eğitmek lâzım. Bu birlikleri Türk TMK (Teçhizat
Malzeme Kadrosuna) göre şekillendirmek lâzım. Komutayı bir Türk generale vermek
lâzım. Bunların hepsini yapmak lâzımdır. Cesaretle hareket etmek lâzımdır.
Atatürk’ün zamanında 1936’da Habeşistan’da İtalyanlara karşı savaşmak üzere
Türk ordusundan gönüllü subaylar gönderilmiştir.

Çetinoğlu: Desteğin artırılması gerekli’ mi diyorsunuz?

Gün: Var gücü ile desteklemesi gereklidir. Her türlü askerî yardım
sonuna kadar verilmelidir, icat ettiğimiz bütün silahlar gönderilmelidir. Buna
büyük çaplı birlik intikalleri de dâhildir. Libya halkının ABD, Fransa ve
Almanya’daki  (Deutsche Bank) hak ve
menfaatlerinin koruması için Libya’da tek hükümet olmalıdır. Tek otorite
olmalıdır. Türkiye Libya’nın Batının kontrolüne düşmemesi için elinden geleni
yapmalıdır. Askerî yardım sâdece silâh vererek, askerî eğitim yardımı yaparak
yapılamaz. Karadan ve havadan ateşle desteklenerek yapılamaz. Güçler dağıtılırsa
gayretler boşa gider. Askerî yardım aynı
zamanda stratejik yardımdır.
Fikir, bilgi ve taktik yardımıdır. Türk kurmay
heyetinden müteşekkil bir karargâh burada görev yapmalıdır. Kuvvetlerin israf
edilerek kullanılmasına mâni olunmalıdır. Subaylarımızın muharebe tecrübesi
kazanmaları çok önemlidir. Gerekirse belli bir dönüşümle herkes burada kursa
gitmelidir. Libya en son elimizden çıkan vilâyetimizdir. Türkiye’nin büyük güç
hâline gelmesinin yol haritasıdır. Büyük düşünmenin çıkış noktasıdır. İçine
kapanarak bir yere varamayız. Türk devlet geleneği büyük düşünme geleneğidir.
Corona gibi konjonktürel olaylara takılarak gözümüzü hedeften ayıramayız. Ya büyük olacağız ya da büyük olacağız
başka bir yol yok…
Bu iç çatışmayı batı dünyasının körüklemesinin temel
sebebi ise Libya’nın alacaklarının üstüne yatmaktır. Onlar bu menfaatler uğruna
kardeşimiz, akrabamız, soydaşımız Libya halkının boş yere kanının dökülmesinden
sevinç duyacaklardır. Bu yüzden kesin sonuç alınacak yerlerde çok güçlü olarak
ortaya çıkmak, sıklet merkezi yapmak, önemsiz cephelerde kuvvet tasarrufu yapmak
çok önemlidir. Unutulmamalıdır ki ‘kesin
sonuç yeri kuvvete doymaz.’

Çetinoğlu: Sizin tespitlerinize
göre nasıl bir strateji tatbik edilmeli?

Gün: Trablus Hükümeti birinci öncelik olarak Tunus sınırını tamamen
temizlemelidir. Trablus’un 300 Km çevresi her türlü silahlı güçten temizlenmeli,
başşehir tam emniyete alınmalıdır. 
İkincisi; Sahil şeridi boyunca Türk Deniz ve Hava Kuvvetlerinin de
desteğini alarak Sirte, Bin Cevad, 
Ecdebiye, Bingazi, Beyda, Topruk istikametinde ilerleyerek Hafter
güçlerini çöle sıkıştırıp imha etmelidir. Bu plânın yürümesi için Bingazi ve
Beyda gibi sahil şeritlerine çıkartma harekâtları icra edilerek Hafter
güçlerinin bütünlüğü parçalanabilir. Özellikle Bingazi’nin sahilden çıkartma
ile ele geçirilmesi Hafter güçlerinin varlığını tamamen ortadan kaldırır. Moral
üstünlüğünü kaybettirir. Sudan ve Çad’dan gelen paralı askerler Trablus hükümeti
tarafına geçerler. Başkent ve çevresi tam emniyete alındıktan sonra sahil
boyunca doğuya Doğru ilerlenmelidir. Libya’nın stratejik yol ve limanları
buralardadır. Libya’nın kan kaybetmeye ve güç israfına tahammülü yoktur. Bu
savaş 6-8 ay içinde bitirilmelidir. Kesin sonuç yeri sahil boyudur.

Çetinoğu: Teşekkür ederim Suat
Bey. Mevzu dahilinde tamamlayıcı bilgilerle alakalı birkaç sorum daha olacak.
Birincisi: Türkiye, Libya resmî hükümetine destek vereceğini açıklamıştı. Bu
desteğin kapsamı nedir? Askerî gönderdik mi? Yoksa Strateji tespiti için kurmay
heyet mi gönderildi?

Gün: Bir tabur kadar birlik göndermiş
olsaydık, bütün dünyanın haberi olurdu. Benim bildiğim teknik yardımın dışında
bir şey yapılmadı.

Çetinoğlu: Teknik yardımdan kastınız nedir?

Gün: İnsansız hava araçları ve bir takım hava savunma silahları ve
bunları kullanmayı öğreten teknik personel gönderilmesi. Buraya ayrıca
istihbarat ağı kurup muharebe istihbaratı desteği de vermek gerekiyor. Bu ağ
kurulursa Libya’nın kaderin bütün zamanlar boyu kontrol altına alabiliriz.

Çetinoğlu: Harekât devam ediyor
mu? Son durum nedir?

Gün: Çatışmalar dağınık bir şekilde devam ediyor. Libya MMH güçleri
Mitiga Havaalanı çevresindeki Hafter milislerini dahi henüz
temizlemiş değil. Öncelikle Tunus Hududu ve Trablus’un batısından Hafter
güçleri çıkartılmalıdır. Hafter güçleri hâlen Trablus ve Mitiga Havaalanını
ateş altına alabiliyorlar.

Çetinoğlu: ABD, Libya
meselesinin neresinde yer alıyor?

Gün: Bölünmesi için her iki tarafı da destekliyor.

Çetinoğlu: Petrol kuyuları
kimin elinde? Tam güvenlik sağlanabildi mi?

Gün: Petrol ihracatı durmuş durumda, Libya’nın petrol parası
alacaklarını idâre eden ABD bankaları Hafter Ordusunun maaşlarını bile bu
paradan ödüyor.

Çetinoğlu: Dağın taşı ile çayın
kuşunu vuruyorlar… Peki Efendim, Osmanlı Devleti olarak Libya 394 yıl
hâkimiyetimiz altında kaldı. Orada soydaşlarımız var mı? Nüfusu biliniyor mu?

Gün: Libya’nın iç harp çıkmadan önce nüfusu 7 milyon civarı idi. Şu
an toplam 5,5-6 milyon insan kaldı. Gerisi kaçtı, halk dağıldı.

Bu nüfusun 1 milyon civarı Türk
asıllıdır. Mesela Bingazi şehrinin ismi orayı İspanyol korsanlarına karşı
savaşan bin gazimizden almıştır. Misrata şehrinin adı ‘Mısır Ata’dan geliyor. ‘Atası
Mısır’dan gelen
’ demektir. 1400-1500’lü yıllarda Yavuz, Mısır’ı alıncaya
kadar Mısır’ı Kölemenler yönetiyordu. Mısır Devleti’nin (Kölemenlerin) devlet
adı ‘Devlett-i Et Türk’ idi. Tarihte
Türk ismi ile anılan (Göktürklerden sonra) ikinci devletimizdir. Misrata tipik
bir Anadolu şehridir. Bir Konyalı, bir Kütahyalı bir Tokatlı, bir Erzurumlu,
bir Diyarbakırlı oraya gitse kendi şehrinin havasını orada bulur. Bu şehir
hemen hemen tamamen Türk asıllıdır. Libya meşru hükümetinin esas kara gücünü
Misrata Milisleri oluşturuyor. HAFTER güçlerini mağlubiyete uğratan ve İŞİD’i
şehirden kovan güçler Misrata Milisleridir. Misrata vatan savunması emsalsiz
kahramanlık ve destanlık hikâyeleri ile doludur. 21. Yüzyılda Misrata
kahramanlığı tıpkı Gazi Antep, Kahraman Maraş kahramanlığı gibi olmuştur.
Misrata emperyalist güçlere karşı savaşmaya devam etmektedir. Türklüğünü mili-İslâmî
çizgisini azimle devam ettirmektedir.

Osmanlı öncesi Anadolu Selçuklu
döneminden başlayarak 16. Yüzyıla kadar denizlerde İspanyol ve Venedik
korsanlarına karşı savaşmak üzere asırlar boyu asker toplanmış, Garp Ocakları
adını verdiğimiz teşkilât hâlinde, vilâyetlerimiz olan Libya’ya yerleştirilmiştir.
Daha 1920’lere kadar iki tane Trablus vilâyetimiz vardı. Biri Libya’da
Trablusgarp öteki Suriye’de Trablusşam’dı. Şeyh Ahmet Sünisi Hazretleri
Türkiye’nin ‘Millî Mücadelesine’ destek vermek üzere Anadolu’ya gelmiş 2 sene
kalmıştır.

Çetinoğlu: Millî güvenlik
sınırlarımız nerede başlar nerede biter?

Gün: Siz biliyorsunuzdur. Bilmeyenlere hatırlatmak için umumi mahiyette
cevap vereyim: Bizim Ortadoğu meselelerine bakışımız şudur:  ‘Biz
Türk’üz Ortaasya’dan geldik. Türklüğü oralarda arayalım. İleriye bakmayalım
şeklindedir
.’ Bu anlayış ciddî şekilde yanlıştır. Bu gün bile ileri doğru
gidiyoruz; Almanya, Fransa, Belçika her yerde varız. beş milyon nüfusumuz
Avrupa’da…. Sudan’da bile en az on beş milyon Türk asıllı soydaşımız var. Bu
gün Batılıların Suriye’de kurdukları uyduruk yönetimlere ait olduğunu
sandığımız Rakka, Halep, Lazkiye, Deyrizor vilâyetleri ezici Türk nüfusa sâhiptir.
Hama, Humus gibi vilâyetlerimiz Türk asıllıdır, dilleri Arapçalaşmıştır.
1918’de Cidde, Medine gibi şehirleri Osmanlı coğrafyasının her tarafından gelen
göçmenlerin oturduğu kozmopolit şehirlerimizdi, Osmanlı Türk kimliği önde idi.
Osmanlı coğrafyasının bütün dilleri konuşuluyordu.

1935’de Fransızlar Şam’da bir
meclis toplanmasına karar veriyorlar. Şehirde hâkim dil Arapça olmadığı için
meclis Türkçe konuşularak açılıyor. Vekiller Türkçe konuşuyorlar. 1950’li
yıllara kadar Kahire’de Türkçe gazete ve dergiler çıkıyordu. Mısır Bayrağı Türk
Bayrağı idi.

Kahire’nin bu gün nüfusunun en az
yarısı Türk asıllı veya Çerkez’dir. Ürdün böyledir. Filistin kesinlikle Arap
değil Osmanlı bakiyesidir. Filistin, Birinci Dünya Savaşı boyunca ordumuzu portakallarla,
elmalarla, narla beslemiştir. Mahallinden desteklemiştir. Bu sebeple Filistinli
kardeşlerimize sâhip çıkmaya mecburuz. Onlar İsrail’e karşı, Kahraman Maraş
Ruhu ile Gazi Antep ruhu ile Şanlı Urfa, 1878’deki Osmanlı Rus Savaşı’nda
Erzurum Tabyaları’ndaki millî mücadele ruhu ile savaşıyorlar. Hâlen aynı ruhla
direnmeye devam ediyorlar. Bizce Birinci Dünya Savaşı henüz bitmemiştir,
Filistin bu savaşı bu direnişi bizim adımıza devam ettiriyor.

İngiliz ideolojisi olan
BAAS’çılık Türkiye’nin Ortadoğu’daki bağlarını sökmeye yönelik bir ideoloji
olarak Hıristiyan asıllı bir Arap olan Mişel Eflak tarafından kurulmuştur. Bu
ideolojinin en azılı temsilcisi sırasıyla Nasır, Esat ailesi, Kaddafi, Saddam
vs’dir. Bunların vazifesi Ortadoğu’da Türklüğün izini silmek, soydaşlarımızı ve
İslâm dinini asimle etmektir. Cihanşümul İslam’dan uzaklaşarak kabile
kimliğinin biraz gelişmiş hâli olan ulus milliyetçiliğini hâkim kılmak
dolayısıyla İslam’ı parça parça etmektir.

Çetinoğlu: Mısır hakkında da
söyleyecekleriniz olmalı…

Gün: Nasır, Mısır’ın ay yıldızlı Türk bayrağını değiştirmiştir.
Nasır 1956 da Mısır’ın bayrağını yeşil, siyah ve beyaz çizgilerden oluşan boru
trampet bandosu flamasını andıran acayip bir çaput simgesi ile değiştirdi.
Gerekçe şu idi: Osmanlı ve İslamiyet Mısır’ı geri bıraktı. Arapların Hz.
Peygamber öncesi tarihi çok şanlı idi. Ona geri döneceğiz dedi. Peygamber
öncesi putperest Arap kültürünü canlandırmaya karar verdi. Firavun devri Mısır
ile övünmeyi milliyetçiliğin temeli yaptı. Türklüğe ve İslâm’a dair bütün
izleri silmeye kalktı. Cenab-ı Hak 1967 savaşı ile bu kibrin cezasını
verdi.  Saddam’da aynı küstahlığı yaptı.
Dönemin Başbakanı Yıldırım Akbulut’a gösterdiği saygısızlığı unutmadık. Bu gün Esat’da
aynı yolun yolcusu.

Çetinoğlu: Libya ile alakalı
olarak genel bir değerlendirme lütfeder misiniz?

Gün: Libya bizimdir,
vatanımızın ayrılmaz bir parçasıdır.
Barbaros Hayrettin Paşaların yurdudur.
Mustafa Kemallerin, Enver Paşaların, Halil Paşaların savaştığı bu topraklara
sâhip çıkacağız. Batının hegemonyasına mahkûm olmasına izin vermeyeceğiz.
Anadolu ile bütünleşmesini sağlayarak Doğu Akdeniz’i kontrol altına alacağız.

Çetinoğlu: Peki, şimdi de Umumi
bir değerlendirmenizle mülâkatımızı bitirelim…

Gün: Bir hafta kadar önce, 3 Mayıs günü, Türkçülük Bayramını kutladığımız
günlerde Türk Dünyası’nın Kamçatka Yarımadası’ndan Adriyatik Denizi’ne, Baltık
Denizi’nden Güney Afrika’ya Hindistan Delhi’den Kazablanka’ya, Ankara’dan
Berlin’e, Brüksel’e Atlas Okyanus’a kadar uzanan geniş alan olduğunu
hatırlıyoruz.  Candan aziz milletimize
büyük düşünmeye mecbur olduğumuzu söylüyorum. Ecdadımızın bize miras bıraktığı
büyük düşünme ufkuna erişmemiz gerektiğini düşünüyorum. Millî şuurumuzu aslî
kimliğimizi, unutulmuş değerlerimizi yeniden harekete geçirmeliyiz,
geçireceğiz.

Türk tarihinin derinliğini;
Amerikan yerlilerinden başlayarak bütün küre boyunca, İslâm’ın yüceliğine Hz.
Âdem’den başlayarak Hz. Peygambere kadar uzanan süreç boyunca arayacağız sâhip
çıkacağız, temsil edeceğiz, bizim için gerçek millî yol gerçek millî kimlik
yolu bu yoldur.

Çetinoğlu: Çok teşekkür ederim
Suat Bey. Adı geçen bölgelerdeki şehitlerimiz bizden Dua beklerler…  Âmin, âmin,
âmin..Ve Taha ve Yâsin ve selamün alel mürselin vel hamdülillahi rabbil alemin…
el Fatiha!

 

SUAT GÜN:

     Malatya Battalgazi’de doğdu. Atatürk İlk
Okulu’nu ve Kubilay Orta Okulu’nu Malatya’da bitirdi. 1973’de Kuleli Askeri
Lisesi’ne girdi. Topçu ve Füze Okulu’nu bitirdi ve orduya katıldı. İstifa
ederek ordudan ayrıldı.

     1987’de İstanbul Üniversitesi Siyasal
Bilgiler Fakültesi’nden diploma aldı. Aynı fakültenin Uluslararası İlişkiler
Bölümü’nde Uluslararası Politika alanında yüksek lisans yaptı. İlk yazılarına
1987 yılında Türk Yurdu ve Malatya’nın Sesi Dergisi’nde başladı.

     2002 yılından sonra Önce Vatan Gazetesi’nde
köşe yazıları 2009 yılına kadar aralıksız yayınlandı. Sarı basın kartı
sahibidir. Şafak Gazetesi, 34 Gündem Gazetesi, İş Gündem Dergisi, Marmara’nın
Sesi Gazetesi ve İstanbul Times Gazeteleri yazılarını yayınlamaktadır.

     Flaş TV’de ‘Kim Haklı’ programına
katıldı. Mesaj TV’de ‘Fikir Penceresi’ programını 50 hafta, MPL TV’de
‘Satranç Tahtası’ programını 200 hafta sundu. Ülke meseleleriyle ilgili
olarak Ülke TV, Kanal 7, Çay TV, Bengisu TV, Kanal 9, ‘Türkiye’nin Sesi
Programı’nda’, Meltem TV, Mesaj TV, Kanal 5, TRT, TRT Arapça, Akid TV, Uzay
TV, Kanal G, TGRT, 1AN Tv gibi televizyon kanallarında tartışmalara katıldı.
Bu çalışmaları hâlen devam etmektedir. Çeşitli dergi, gazete ve internet
sitelerinde (Hicret Haber Com, Kudusde.org ) yazıları çıkmaktadır. Günlük
köşe yazıları Önce Vatan Gazetesi’nde yayınlanmaktadır. Yazı arşivi gazetenin
sitesi olan www.oncevatan.com ‘da bulunmaktadır.

     Strateji ve dış politika üzerine 12 tane
yayınlanmamış, ‘Filistin Savunması İnsanlık Dâvâsı’ adı ile yayınlanmış
kitabı mevcuttur. Ayrıca (Ahi Evren, Kıyamet, Küçük Bilgin İmamı Azam,
Selman-ı Farisi Yük Taşıyan Vali, Ashab-ı Kehf, Gazneli Mahmud’un Şükür
Secdesi) isimli 6 adet senaryo bir adet tiyatro eseri yazmıştır. Son 10 yıl
içinde 2000’in üzerinde makalesi gazete, dergi ve çeşitli internet
sitelerinde yayınlanmıştır. Marmara Üniversitesi’nde takdimini yaptığı; ‘Anayasa Felsefesi’ ne Giriş”, “Türk
Devlet Felsefesi” isimli sunumları bulunmaktadır.

     Assam’ın 2017 yılında tertiplediği
Birinci İslam Birliği Zirvesinde ‘İslam Birliği İçin Bir Vizyon Teklifi’ adlı
sunumunu yapmıştır.

     İstanbul Yazarlar Birliği’nin üyesidir.
DÜBAMDER ‘Dünya Basın Mensupları Derneği’ kurucu üyesidir. MABAMDER
‘Malatyalı Basın Mensupları Derneği’ üyesidir. ‘İstanbul Düşünce Enstitüsü’nünkurucu
üyesidir.

     Avrasya Bir Vakfı’nda Müdürlük
yapmıştır. Ensar Vakfı Akiller Divanı’nda her hafta ‘Haftalık Stratejik
Raporu’ sunmaktadır. ASDER’e ve Ensar Vakfı Fatih Şubesi’ne üyedir. 50
civarındaki dernek ve vakıfla bağlantılıdır.

     2015 yılında kurulan Milletlerarası
Kudüs Derneği’nin Genel Başkanıdır.

 

Önceki İçerikSokağa Çıkma Yasağı Konulanların Maruz Kaldığı Mağduriyetler
Sonraki İçerikNeden Sorun Olsun ki?
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.