Dünya milletleri şu anda büyük bir sınavdan geçiyor. Korona virüs salgınından sonra gördük ki, kendilerini devaynasında gören, dünyanın tek hâkimi kendileriymiş gibi nice mazlumların kanını emen, binlerce TIR dolusu silahlarıyla ölüm saçan kan ve gözyaşı akıtan emperyalist, küresel güçler, gözle dahi görülmeyen bir virüsün yenilgisi altında kaldılar. Daha önceki yazılarım da yazdım; “bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.”
İşte görüyoruz, ABD, İtalya, Fransa ve İngiltere’nin hallerini. ABD hangi ülkeyi işgale gitse, onun peşinden bu saydığım devletler de, leş kargaları gibi parçadan pay kapmak için ABD’nin peşinden koşarlardı.(İnşallah bugün yaşadığımız olaylar akıllarını başlarına getirir.)
Peki ya şimdi; Başka bir devlete verdikleri maske siparişlerini kuvvetli olanın, zorbalıkla diğerinin elinden nasıl kaptığını ibret ve hayretle izliyoruz. “Köpeklerin kardeşliği önlerine kemik atılıncaya kadardır.” Sözünün ne kadar isabetli bir söz olduğunu bu sayede öğrenmiş oluyoruz.
Korona virüs, tam da bu gün, azgınları dize getirmek için Allah’ın bir gazabı, bir sopası san ki. Bakar mısınız işte örneği Fil Suresi, İslam âlimlerinin yorumlarına göre: “Hz. Peygamberin doğumuna az bir zaman kala Habeşistan’ın Yemen valisi, Ebrehe, Sana şehrinde halkı oraya toplamak için bir tapınak yaptırır. Tapınağa kimse gitmek istemez, bu defa Kâbe’yi yıkmaya karar verir ve fillere binmiş bir ordu ile Kâbe’nin önlerine kadar gelir. Fakat kuşların attığı taşlarla perişan olur, kendisi de aldığı yaranın etkisiyle memleketine döndükten birkaç gün sonra ölür.” Âlimler kuşların attığı bu taşlı saldırıyı, “volkanik patlamayla yağan kızgın taşlar, meteor yağmuru veya bir salgın hastalık” olarak yorumlamışlardır.
Esas mevzuya dönecek olursak, bundan sonra bazı süper güçler, ekonomik yönden zayıflayacak, fırsatları iyi değerlendiren ülkeler ise öne fırlayacaktır.
Avrupa da Almanya gene ekonomi ve teknolojide liderliğini sürdürecek, çünkü gelişmiş alt yapıya ve sağlam kurumlara sahip. Virüs olayında bocalasa da İngiltere de öyle, kısa zamanda kendisini toparlarlar.
Uzakdoğu da, Japonya ve Güney Kore gelişmişlik çarklarının dönmesini sağlarlar. Çin’in geleceği muamma, Avrupa ve Amerika’nın fason işçiliğini yapıyor. Bu ülkeler fabrikalarını ülkelerine taşıyacak olursa Çin’in işi oldukça zor. ABD ne kadar zorlanır bilemiyorum ama yıllarca döktüğü kanın muhasebesini yapar ve kendine gelirse, gene süper güç başatlığını devam ettirir.
Tabii bu arada esas konumuz Türk ekonomisinin geleceği ise; dünya ekonomisi %3 küçülüyorken, ekonomi ve maliyeden sorumlu damat bakanımızın %5 kalkınma hızını yakalayacağı öngörüsü bizleri şaşırtıyor doğrusu. Şaşırtıyor çünkü bu hızı yakalayabilmek için Türk ekonomisinin geçmiş sicilinin iyi olması, ayaklarını yere sağlam basan bir ekonominiz olması gerekiyor. Tarımdan sanayie, her alanda yerlerde sürünüyoruz. Demokrasi ve hukuku saymıyorum Tanzanya ile aynı kategorideyiz, devletin kurumları ahbap-çavuş ilişkisiyle yürüyor.
Ama liyakate önem verilir, kendisine bir sıçrama tahtası oluşturursa neden olmasın da diyebiliriz.
Kalın sağlıcakla.