Koronaşeytan veya Cambaza Bak Oyunu, Bize Düşen Görev

87

Binmişiz “dünya” adlı alamete, gidiyoruz kıyamete. Bu yolculuk nereye, ne zaman bitecek, kıyamet ne zaman, bilen yok. Edilgenlik psikolojisiyle, itilmiş figüran rolü oynatılıyoruz: Yat yat, kalk kalk. Beş adım ileri, dur!

Bir tiyatro oynanıyor. Tiyatronun adı, Koronavirüs, bana göre Koronaşeytan. Oyunun başkahramanı virüs, senaryo yazarı kadar şeytanlaşmış görünüyor.

Oyun, kâbus yaşatıyor insanlara. En ciddi insanlar, ne oyunda olmaktan mutlular ne da oyunsuz yapabiliyorlar. Dünyanın düzeni bozuldu, hiçbir şey eskisi gibi değil. Bir belirsizlik hâkim. Muhtemeldir ki artık tarih kronolojiyi, korona öncesi ve sonrası diye adlandıracak.

Virüsün, laboratuvarda üretildiğini iddia etmiyorum. Diğerleri gibi, bu daha önce vardı. Soru şu: Niye şimdi çıktı veya çıkarıldı? Kimler, bizi cambaza bak oyunuyla meşgul ederek malı götürdü, dünyanın gündemini değiştirdi? Değersizler değer kazandı, değerliler değer kaybetti. Sermaye hareketleri yer değiştirdi, mağdur ve mazlum insanlar unutturuldu. Toplumsal ilişkiler kesildi, bireysel yaşam ayakta kalmanın şartı oldu. İnsanlık adına yararlı mı zararlı mı olduğunu henüz anlayamadığımız dijital efendimiz, bizi zaten gözetlerken yönetir oldu. İnsanlığın düştüğü şu çaresizliğe bakar mısınız?

Dünyaya, şeytan ruhlu, kötü insanlar egemen. Birilerinin, virüsü üretmese de yönettiğini düşünüyorum. Tavşana kaç, tazıya tut; oyunu oynanıyor. Tarih, inanıyorum ki, insanlığın, bir dönemde ölüm gösterilip sıtmaya severek razı edildiğini yazacak. Yıllar önce, kuş gribi, domuz gribi gibi oluşturulan suni kâbuslarla bilim, siyaset, ticaret ahlak ve değerlerinin nasıl tersyüz edildiğini gördük ve unutmadık.

Her olay, bir varlığın işaretidir. İnsan var oldukça olaylar bitmeyecektir. Yüksek basınç, alçak basınç rüzgârın sebebi; iyi ve kötü de olayların sebebidir. İnsanlık tarihi iyi ile kötünün mücadelesinden ibarettir. Sağ sol, beyaz siyah, zengin fakir gibi ayırımlar gerçeğin görünen tarafıdır. Şu an dünyaya kötüler egemendir; egemenler, iktidarlarını kaybetmemek için arkası gelmeyen entrikalar çevirmektedirler. Bunun için adına korona denen virüse “şeytan” dense yeridir.

İnsanlığın, güçlü bir iyilik hareketine ihtiyacı var. İyiler önce kendini toparlamalı, hedef belirlemeli, usul geliştirmelidir. İyiler, beşikten mezara kadar bitmeyecek enerjilerini imanlarından alır, tenzili ve tekvini ayetlerin rehberliğinde, insanlığın ortak mirası nebevi usullerle hedefine ulaşır. Zafere ulaşmasa bile seferde can verir.

Koronavirüs salgını iyilik yolcuları için bir ibret değil, ayettir. Güneşin doğuşu, suyun akışı ayettir; deprem, sel ayettir; hastalık, yoksulluk ayettir; önemli ve doğru olan bu oluş ve olgulardaki manayı okuyabilmek, hikmeti görebilmek, işin künhüne vakıf olabilmektir. İhtiyaç olan enerji, bu metafizik ummanda mevcuttur.

Kötülerin egemenliğindeki dünyada, kötü ahlakın biçimlendirdiği insanların, virüs dolayısıyla ne kadar çaresizleştiğini, zalimleştiğini, bencilleştiğini, değersizleştiğini de gördük. Bunlar da bizim için bir belgedir, ayettir. Hani yaşama hakkı, hani insan hakları evrensel beyannamesi, hani insanlığa karşı işlenmiş ortak suçlar, hani soy kırım? Hepsi hikâye! Kulağa hoş gelen bu yaldızlı laflar, kötülerin elinde birer çelik çomaktan başka bir şey değil.

İyilik hareketi inşasına muhtaç insanlık. Vicdanların hür, ruhların dingin, bedenlerin sıhhatli, nesillerin dirayetli olacağı bir medeniyet hareketi gerekli acilen. Kötülük molozu varken yeni bina inşa edemeyiz. İnsanlığı bugün bu sıkıntıya düşüren virüs isimli şeytan öncelikle, arkasından bu tiyatroyu yazan beşer kılıklı büyük şeytan tespit ve yok edilmelidir.

Bu şeytani virüs bize, kibirlenmemeyi, paylaşmayı, temizliğin, sağlığın ve aklın önemini, dünyacı değerlerin hiçliğini, sabrı, ümitvar olmayı, hoşgörüyü, iyilik ve kötülük ayrımını, yardımseverliği öğretti; dost ve düşmanın nasıl tanınacağını, vatan ve din istismarcılarının samimiyetsizliğini gösterdi. Rabb’im, iyilik yolcularına İnşirah suresi 7. ayette “Öyleyse, bir işi bitirince diğerine giriş.” emrini vermiş, başarının usulünü göstermiş.

Akledenler, çok şey öğrendi. Şimdi “Bülbüller ötüyor, seher vaktidir. / Hazır olun erler sefer vaktidir.” demenin tam vaktidir.