İstanbul-Vahideddin-Anadolu (2)

70

-Arslan oğlum benim! Hangimizin kalbi kan ağlamıyor ki, fakat henüz küçüksün.

Önünde vatana hizmet edecek uzun yıllar var. Akıllı olmalıyız. Hislerimize kapılmamalıyız.

Kuvayı Milliye boş durmuyor. Adım adım zafere yaklaşıyor.

Biraz sabır gerek. Kendimizi, neticesi şüpheli durumlara sokmamalıyız.

Bütün Anadolu şahlandı. İzmir’in işgalinden, daha dört saat geçmeden

Denizli müftüsü bayrak açtı.

“Düşman, vatanımıza girmiştir.

Artık düşünecek zaman değildir.

Elimize ne geçerse, gerekirse etimizle, tırnağımızla karşı durmalıyız.”

Diye Ege’de Millî Mücadele’yi başlattı.

-İyi ama Paşa Baba! Anadolu, canını dişine takmış savaşırken, biz burada eli kolu bağlı;

Der ve arkasını getiremez! Hıçkırıklara boğulur! Paşa da çok duygulanmıştır:

-Oğlum der, elin kolun hareketi, o sâkin duruşlu başın altından nasıl çıkıyorsa,

İstanbul da boş durmuyor. Sen, asıl dibi görünmeyen sâkin ve duru sudan kork!

İstanbul, harıl harıl çalışıyor. Padişahından yani son padişah vahideddin Han’dan

En basit ferdine kadar herkesin kalbi Anadolu için atıyor.

Taşkasap’ta Şeyh Visâlî Dergâhı, Eyüp’te Hatuniye Dergâhı,

Üsküdar’da Özbekler Tekke’sinde ve daha nicelerinde neler oluyor dersin?

(Paşa, ciddî bir şekilde devam eder:)

-Ya Şeyh Hüsnüler, Şeyh Atalar, Şeyh Sadettin Ceylan Efendiler

Ve Medrese hocaları ne yapıyorlar dersin?

Hasan Fehmi, başını önüne eğer ve cevap veremez. Mahçuptur artık. Paşa devam eder:

-İşte, silâhlar önce o dergâhlarda saklanıyor,

Sonra da o şeyh ve medrese hocaları vasıtasıyla Anadolu’ya gönderiliyor.

Ya düşmanları birbirine düşürerek (Vahideddin’i kasteder) kim oyalıyor dersin?

-Bilmem!

Paşa, yavaşça babamın çenesinden tutarak; başını yukarı kaldırır.

Sevgi ve takdir dolu bakışlarla:

-Nereden bileceksin a oğlum! Savaş bir hiledir.

Öyle uluorta hareket edilmez.

Bütün bu Tekke ve Dergâhlar,

Anadolu’ya gideceklerin izlerini kaybettirmek için

Bir süre bekledikleri ilk sığınaklardır.

 

Sarmışken milleti, İstiklâl ve Hürriyet tutkusu

Padişah Vahideddin Han’ın, vardı bir büyük korkusu

 

Ümitsizliğe düşmesindi aman tek ulusu

Hep bu yüzden kaçar oldu yatağında uykusu

 

Çünkü dibi görünmeyen karanlık derin sular

Artırır endîşeleri kalbe salar korkular

 

İstanbul – Vahideddin – Anadolu

Bunlarla sağlandı kurtuluş yolu

 

Çok iyi anlamıştı ki Mehmed Muhsin Paşa

Vahideddin soğuk su dökmüyordu pişmiş aşa

 

 

Önceki İçerikSuriye’de Dengeler
Sonraki İçerikTBMM ve M. Kemal Paşa’nın Padişah ve Halifesine Bakışı
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.