Türkiye’de Yapılmak İstenen

109

Tarihsel sürecinde hatalar, yanlışlıklar ve eksiklikler olsa bile,

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, on asırlık / bin senelik temel üzerinde öz olarak,

Aslından kopmayan -zaten kopmaması gerekirdi- yeni bir oluşu,

Yeni bir yükselişi gerçekleştirmiştir.

Yeni bir varlık olarak, kaldığı yerden geleceğe doğru yürümeye başlamış,

Hâlen de yürüyüşünü sürdürmekte, kervan; engellemelere rağmen yoluna emin adımlarla,

Güvenle devam etmektedir.

İnşallah “ila yevmi’l-kıyam” / “kıyamete kadar” da tarihte yol almaya devam edecektir.

Tüm zorluk çıkaranlara rağmen, kim ne derse desin; bu devlet, bu vatan

Ve bu millet; tarihî rotasından / çizgisinden saptırılamayacak

Ve mukadder / plânlanmış hedefine doğru, Tanrının emanında ilerleyecektir.

Evet Atatürk’ün dediği gibi:

“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına ‘Türk Milleti’ denir.”

Nitekim Türk milleti; diliyle, vatanıyla, devletiyle bir ve bütündür.

Başta, başı çekmiş ve çekmekte olan Türkler olmak üzere;

Türkiye’de bulunan farklı menşe ve kökenlerden gelen tüm kavimler; terkip / sebtez hâlinde;

Ve hepsi birlikte “Türk Milleti”ni meydana getirmekte ve oluşturmaktadır.

Çünkü, doğuştaki farklılık değil; oluştaki aynîlik; bizleri aynı milletin fertleri yapmakta,

Aynı devletin mensûbu kılmakta, aynı bayrağın gölgesinde barındırmakta,

Aynı dille meramımızı anlatmakta ve birliğimizi temin etmekteyiz. Fakat ne hazindir ki,

Asırların birikimi olan, işte bu güzel netice torpillenmek isteniyor!

İşte bu dil birliğimiz parçalanmak isteniyor!

İşte bu millet oluş keyfiyeti, berhava edilmek isteniyor!

Aynı adları taşıyan erkekler, aynı isimleri olan kadınlar, aynı vasıf

Ve nitelikleri haiz çocuklar birbirine düşman edilmek isteniyor!

Birbirine yabancı olsun isteniyor!

Birbiriyle kanlı bıçaklı olarak birbirine düşsün isteniyor!

Millet olduğumuz halde, bundan geri adım atarak, parçalara bölünmemiz, ayrılmamız,

Aşiret ve kavimler olarak, kör döğüşe çekilmemiz isteniyor!

Birbirimizle kıran kırana boğuşmamız isteniyor!

İnsanda, onun bir parçası olarak varlık gösteren vücuttaki her organı,

Vücuttan ayırıp ayrı bir kimliğe büründürmek isteyiş -câzip gelse de- nasıl imkânsızı talep ise,

Olmayacak duaya “âmin” demek ise, millet bedeninin her uzvuna ayrı kişilikler;

Vermek isteyiş de câzip,

Fakat ölü doğuşa götürecek olan bir kuru hayalden başka bir şey değildir.

İşte Türkiye’de yapılmak istenen budur.

Tıpkı aile fertlerini aileden koparma operasyonu gibi bir şey.

Fakat aile dışına düşen çocukların âkıbeti ne olursa,

Millet oluştan çıkmaya çalışanların da, hazin hâli bu olacaktır.

 

Birliklerine toz kondurmayan dost kılıklı düşman devletler;

Seni beni ayrılığa gayrılığa düşürmekteler!

 

Öyle mahirler ki, onları dost sanıyor, birbirimizi ise düşman!

Onları insanlık havarisi görüyor, birbirimizi ise sırtlan!

 

Geçmişler de karşımıza gülüyorlar hepsi halimize doyasıya.

Hiç mi iz’an kalmadı behey uğraşan, kendi mezarını oyasıya.

 

 

Önceki İçerik‘’Gerçekleri mi İstiyorsunuz? İşte Size Gerçekler.’’
Sonraki İçerikBir Cinnet Cenderesindeyiz Hayli Zamandır
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.