Ağzı açık kalmış bir yara bu kanattım durdum
Tuzunu gözlerimden ekledim de durduramadım
En son annem eledi ciğerlerini üstüme, yandım
Acı patlıcanı kırağı çalmaz, kızım dedi
Donduk hepimiz hâlbuki haberi yok
İçimde yazı sırtında taşımış iğde ağacı
Saçlarını döküyor üstüme dallarından
Kaburga kemiklerimi kırıyor hüzünlü güz
Dökülen yaprak hışırtısında yürüyorum
Artık, susmaya daha yakın duruyor yorgun dilim
Masallardaki gibi
Lamba camından cin çıkmıyor
”Dile benden ne dilersen diyen”
Hani sorsa, diyecektim ki
Kırılmasın kanatları göçmen kuşların
Gülsün artık şu yetim çocuklar
Yaşamak ağrısı bu kadar tutmuşken elimden
Üçüncü dünya savaşından sağ çıktı kalbim
Yenilgiden değil, yanılgıdan değil, ölümden döndüm
Oysa ölüm de dâhil değil miydi ki hayata
Çocukluğumu çalan hırsızı, ellerimle gömdüm toprağa
Sen şimdi beni yarasını kendi sarmış, bir kuş say
Say ki göçmenim, dağları denizleri geçiyorum
Poyraz rüzgârı esiyor yorgun kanatlarımda
Dilimde suyu tükenmiş ırmak suskunluğu
Sözün bittiği yerde, şiir sarıyorum yaralarıma
Geçer bu hüzün, kapanır bu yara biliyorum
Sabır dağlarından yarı yaralı uça uça
Gözyaşını kana kana içe içe
Türkülerden sızlayarak geçe geçe
Yaşamak ağrısı nasıl olsa dilimizde kuşca
zeytin kelimeler