İYİ Parti’nin Tüzük Kurultayı

79

İYİ Parti henüz 1,5 yıllık bir parti. Bu kadar kısa zaman içinde bir tüzük değişikliğine gidilmesini makul gösterecek gerekçeler olmalıydı.

Genel Başkan Meral Akşener İl Başkanları ve belli nüfusun üzerindeki ilçe başkanları ile toplantılar yapıldığını söyledi. Bu görüşmeler sonrası uygulamada ortaya çıkan ihtiyaçlar belirlenip, bir tüzük değişikliği çalışması yapıldığını anlattı.

Yapılmak istenen tüzük değişikliklerinden daha çok, bu kurultayın bir istişare vesilesi olarak düşünüldüğünü, “kurultay değişikliği bahane, bir arada olmak şahane” diyerek ifade etti.

Yine de, tüzükte ne gibi değişiklikler olacağına dair sızan bilgilere göre, delegeler arasında bazen merak, bazen endişeli yorumlar yapılıyordu. Çünkü yapılan ön çalışma grupları yeterince geniş kapsamlı değildi.

Çoğunuz biliyorsunuzdur. Ben İYİ Partinin kuruluşunda “Tüzük Komisyonunda” görev almış ve bütün maddelerin müzakerelerine ve tüzüğün son şeklinin verilmesi çalışmalarına katılmış bir kurucu üyeyim.

Tüzüğü hazırlayan ekipte yer alan bütün arkadaşlarımızda parti içi demokrasinin en iyi şekilde uygulanacağı bir tüzük oluşturmak en önemli hedefti.

Bu sebeple yapılacak tüzük kurultayında, pratik ihtiyaçlar yüzünden, demokratik zihniyetten uzaklaşılması endişesi taşıyordum.

Ankara’da Nazım Hikmet Kültür Merkezinde yapılan kurultaya katılım yüksek oldu. Daha da önemlisi kurultay son derece demokratik bir müzakere ortamında gerçekleşti.

Değişiklik istenen maddeler hakkında isteyen herkese söz hakkı verildi. Karşı görüşlerin rahatça dile getirilmesi sağlandı.

Şüphesiz bu ortamı sağlayan öncelikle Genel Başkan Meral Akşener’di. Akşener birleştirici, herkesi kucaklayan, moral verici açılış konuşmasından sonra salondan ayrıldı. Böylece değişikliklerin müzakeresinde bir baskı unsuru olarak görünmek istemedi. Tartışmaların serbestçe yapılmasına zemin hazırladı.

Genel Başkan Yardımcısı Av. Hasan Seymen başkanlığındaki divan da herkese söz vermeye özen göstererek demokratik bir platform yarattı.

Kurultayda özellikle iki maddede değişiklik teklifine karşı çok ciddi refleksler ortaya çıktı.

Tüzüğü oluştururken üzerinde çok tartıştığımız maddelerden birinde, “parti üyeliğinden topluca çıkarma veya toplu olarak disipline sevk etme kararı Parti’nin hiçbir yetkili kurulu veya temsilcisi tarafından alınamaz” hükmünü getirmiştik.

Bu maddenin kaldırılması için yapılan teklif, delegelerin çoğunda parti içi demokrasiden uzaklaşma endişesi yarattı. Yoğun tepki üzerine teklif geri çekildi. Doğru olan yapıldı.

Kadın kolları kurulması teklifi de çok tartışıldı. Bulunan ara formül oy çokluğu ile kabul edildi. Diğer maddelerde de faydalı yorum ve eleştiriler oldu. Ama tartışma pek olmadı.

Yapılan bazı değişiklikleri tam benimsemesem de, diğer partilerde pek görmeye alışık olmadığımız böylesine demokratik bir kurultayı yaşamak endişelerimi azalttı.

Bu güzel ortamı sağlayan Genel Merkez ile biat kültüründen uzak, aklını ve iradesini kimseye teslim etmeyen, şahsiyetli, daha iyiyi arayan İYİ insanların varlığı İYİ Partinin geleceği hakkındaki ümitlerimi artırdı.

******************************

Önce Vicdan

İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptali ve yenilenmesine dair YSK (Yüksek Seçim Kurulu) Kararını hukuki bulmadığımı, siyasi etkiyle alınmış bir karar olarak gördüğümü daha önce yazdım.

Bugün “karar hukuka uygun mu? ” tartışmasına girmeden, “karar adil mi, vicdanları tatmin etti mi?” ona bakacağım.

Adil yani adaletli, doğru ve haklı olma halinde toplumsal vicdanın rahatladığını ve bir huzur duygusunun genele yayıldığını hissedersiniz.

Böyle bir rahatlama ve huzur hissi içinde olmadığımız açık.

“Seçilmiş Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu” destekleyen Millet ittifakı bileşenleri “haklarının gasp edildiği” düşüncesinde ve ağır bir mağduriyet duygusu yaşamakta.

AKP taraftarları “adalet tecelli etti” diyemiyorlar, bu sebeple rahatlamış değiller. Fakat “Reis ne yapar yapar kazanır” kanaatlerinin pekişmesiyle gururlular.

Çünkü biliyorlar ki, eğer AKP adayı bir oy farkla da kazanmış olsa, asla seçim iptali ve yenilenme kararı alınmazdı. “Atı alan Üsküdar’ı geçiverirdi.”

Bu kesimin zaten uzun süredir adalet gibi bir değerleri kalmamıştı.

AKP’nin sadık seçmen kitlesi partilerinin rakipleriyle eşit şartlarda adil bir rekabet içinde olmamasından hiç rahatsız değildi.

Son onbeş senede yapılan bütün seçimlerde asla adil bir yarış olmadı. Cumhurbaşkanlığı, devletin diğer kurumları, belediyeler ve tekelleşmiş medyanın gücü AKP lehine kullanıldı.

Bütün bu güçlerin taraflı, haksız ve orantısız kullanımına yargının da eklenmesiyle, “bunlar seçimle gitmez” kanaati yerleşti.

Bütün bunlara rağmen, İstanbul Belediye seçimlerinde alınan sonuç adaletsizlik karşısında kanayan toplum vicdanının bir eseri idi.

Sandık hâkimiyeti elinde olan, İl ve İlçe seçim kurulları, Valiler, Kaymakamlar ve YSK üyelerini seçen AKP idi. Bu şartlarda rakiplerinin hile yapması ve AKP’nin oylarını çalması mümkün olamazdı.

Buna rağmen “oylarımızı çaldılar” dediler.

Devletin ve medyanın yine en adaletsiz şekilde kullanılmasına devam etmekteler.

Cami kapılarında yapılan siyasi propagandalarda rakiplerine iftira ediyorlar. Bunların fanatik taraftarları Cuma namazına gelen rakip parti adayına yuh çekiyorlar.

Her akşam iftardan sonra, TV kanalları seyretmekte olduğumuz programlarını kesip, AKP Genel Başkanının (mesela mahalle başkanlarına) yaptığı siyasi konuşmalarını canlı yayınla vermeye devam ediyorlar.

Kendi seçmen kitlesinin güçlüden yana tavır koyacağından çok eminler. Rakip taraftarlarını da korku ile sindirmeye çalışıyorlar.

Bence kendi ayaklarına sıkıyorlar.

Bu kadar adaletsizliğe vicdan dayanmaz.

AKP seçmeninden de kanayan vicdanlar olduğunu düşünüyorum.

Sadece yüzde birlik seçmen kitlesinin vicdanı isyan etse, çıkacak sonuca YSK bile kılıf bulamaz.

 

 

Önceki İçerikAnarşist
Sonraki İçerikOsmanoğulları ve Aydınların Anlatımıyla İkinci Abdülhâmid
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.