Bilinçli Cehalet

91

Bir konuya girmek, bir konuyu bilmek ve anlamak istiyorsak…

Önce ona muhatap olmalı.

Bunun için de kendimizi bir iyice hazırlamalıyız.

İyi bir dinleyici, iyi bir gözlemci olmalı.

Söylenileni hemen ne kabul etmeli ne de red…

Önce iyice bir dinlendirmeliyiz.

Gördüğümüz hakkında ise hemen hükme varmamalıyız.

Çünkü dış görünüş ve dış görüntü, çok zaman yanıltır insanı.

Yine bir konuya girerken veya onu anlamaya çalışırken

“Bilinçli Cehalet Kuralı”nı uygulamak lâzım.

Yani geçici olarak her yerden ve her şeyden soyutlanmak gerek.

Çünkü bilginin hafızaya aktarılmasında,

Bir köprü başı vazifesi gören kara tahtaya,

Yeni bir şey yazmak için; önce tahtayı silmek, temizlemek;

Sonra da yazılan üstünde yoğunlaşmak icabeder.

Ayrıca konuya vâkıf olana kadar nötür kalmak lâzım.

Üstelik ne bilmeli ne bilmez olmalı.

Ne kabul, ne red. Ne evet, ne hayır.

İki tarafa da eşit mesafe ve uzaklıkta kalmalı.

Konuyu iyice tartmalı. Mantık süzgecinden geçirmeli.

Fakat bazan anlamazlığın da, bilmezliğin de,

Akıl almazlığın da bilmek demek olduğu bilinmeli.

Kim söylüyor? Kime söylüyor?

Ne söylüyor? Niçin söylüyor?

Yani amacı ne? Ve ne makamda söylüyor?

Yani ehil olarak mı konuşuyor?

Yetkili olarak mı konuşuyor?

Bilen biri olarak mı konuşuyor?

Çünkü söz kuvvetini nispetinden alır.

Söyleyenin durumuna göre söz etkili olur.

Yoksa söz havada kalır.

İşte bütün bunların hepsini nazara almalı.

Göz önünde bulundurmalı.

İleri sürülenleri iyice tartmalı.

Her söylenene inanıp, hemen kalbe yol vermemeli.

Kalpte ona yer ayırmamalı.

Daha doğrusu kalbe girmesine fırsat tanımamalı.

Mihenge vurmalı. Altınsa almalı. Bakırsa el sürmemeli. Geri çevirmeli.

Bütün bunlardan sonra söylenilen, okunulan veya dinlenilen; bir de kabul görür,

Akla uygun düşer, mantıklı gelir, gerçeğin ta kendisi olursa, artık değmeyin keyfe…

Konuya, konudaki gerçeğe dört elle sarılmalı. Zihinde en mûtena yere konmalı.

Artık bütün dünya aksini savunsa, o bildiğinden şaşmamalı. İnandığından geçmemeli.

Şek ve şüphe etmemeli. Asla sarsılmamalı.

“Hakiki imanı (inancı) elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir!”

Hükmüne nazîre ve benzer olarak o da benimsediği gerçeğe sım sıkı sarılmalı.

Onu iyice muhafaza etmenin yoluna bakmalı.

Çünkü gerçek; değerini hiçbir zaman kaybetmeyen,

Kaybetmeyecek olan bir cevher hükmündedir.

 

 

 

Önceki İçerikBorç Bırakan mı, Borcu Ödeyen mi Cennete Gidecek?
Sonraki İçerikNe Yazık ki Artık Gülmüyoruz, Gülemiyoruz…
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.