– Kıbrıs, Bir Ada İki Devlet –

76

Akdeniz’in orta yerinde bir ada adı Kıbrıs. Üzerinde kurulu iki devlet!

Neredeyse yarım asır olacak!

Kabul edilse de böyle, edilmese de…

Yıllar yılları kovaladıkça bu gerçek giderek kalıcı oluyor; görünen o ki, olmaya da devam edecek.

Devletlerin birisi Rumlara, diğeri Türklere ait…

Ama uluslararası arenada Türklerin kurmuş olduğu devlet yokmuş gibi hareket ediliyor, tabii ki bu durum Rum tarafının yöneticilerine her zaman cesaret verip, adanın tek sahibi onlarmış gibi davranmalarına destek sağlıyor.

Bu ada önemli, hem de çok önemli. Çünkü ada çevresinde mevcut zengin doğal gaz ve petrol yatakları; bir de buna adanın stratejik önemini eklersek,  tarihin her döneminde Hıristiyan âleminin gözü kulağı hep bu adada olmuş.

O nedenledir ki, adanın şu anki durumu bir türlü dünya devlerince kabul görmüyor! 1974’ten beridir Türkiye’nin adadaki konumu hep sorgulanıyor!

Sanki 1974 öncesinde adada hiçbir şey yaşanmamış!

Sanki 50’li, 60’lı yıllarda adada yaşanan o acılı yıllar, Rumların Kıbrıs Türk’üne uyguladığı katliamlar, göçler yaşanmamışçasına, sanki adada her şey 1974’te Türkiye’nin adaya çıkmasıyla başlamış gibi davranılıyor!

Adada yaşayan iki ayrı halk!

Bir tarafta Hristiyan, diğer tarafta Müslüman; inançları farklı,

Bir tarafta ezan sesleri, diğer tarafta kilise çanları,

Bir tarafta Rum, diğer tarafta Türk; milliyetleri de farklı,

Adada her sabah gün doğuşunda, adanın güneyinde farklı, kuzeyinde farklı diller konuşuluyor; biri Türkçe, diğeri Rumca

Bir tarafta Rum adetleri, diğer tarafta Türk adetleri;  gelenekleri de, görenekleri de farklı,

İki ayrı yönetim… Anayasaları farklı, kanunları farklı,

İki ayrı yaşam biçimi, ekonomileri de farklı.

Ve hepsinden önemlisi!

Bu farklı gerçeklere rağmen, halkların tercihleri göz ardı edilip, bu adada iki devlet yoktur, tek bir devlet vardır, o da güney Kıbrıs yönetimidir denmeye devam ediliyor!

Ne yazık ki, dünya devletleri de evet adanın yasal yönetimi Rum tarafıdır diyor; bunun dışında adada kurulu Türk devleti yokmuş gibi davranılıyor!

Ya adada yaşayan adalıların tercihleri? Onların farklılıkları?

Ya adada var olan gerçek!

Adanın güneyinde, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi,

Adanın kuzeyinde,  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti…

Bu gerçeği değiştirmek mümkün müdür? Görünen o ki hayır!

O halde adada yarım asırdan beri yaşanan müzakere sürecinde ”Birleşik Kıbrıs” ısrarı niye? Rahat bırakın bu adayı artık!  İnsanlar adanın gerçekleriyle yaşasın. Ada halklarının istekleri de bu yönde.

Adanın tek sahibi benim diyen Rum-Yunan ikilisi ile emperyalist güçler şunu iyice bilmelidirler ki:

Adanın yukarıdaki gerçeklerini, tarihe kazılı yaşanmışlıklarını, Kıbrıs Türkünün kazanılmış hukuki haklarını görmezden gelip, peşinde olduğunuz enerji yataklarına odaklı ‘kapitalist açgözlülüğünüzle’ değiştiremezsiniz…

Akdeniz’in orta yerinde bir ada.  Adı: Kıbrıs…  Bu adada iki ayrı devlet… Güneyinde Yunanistan’ın, Rum tarafının bayrakları var. Kuzeyinde ise biri al, diğeri beyaz Ay yıldızlı Bayraklarımız dalgalanıyor.

45 yıldır adada yaşayan gerçek bu değil midir?

Yasal yöneticilerini Kıbrıs Türkünün seçtiği parlamentosuyla, tüm kurumlarıyla dimdik ayakta duran KKTC’nin tanınması talebiyle bugün yola çıkılsa kaybedilecek bir şey var mıdır?

 

 

Önceki İçerik31 Mart Yerel Seçimlerine Milli Açıdan Bakış
Sonraki İçerikHadi Bize Eyvallah (1)
Avatar photo
1967 yılında Teğmen rütbesiyle T.S.K da göreve başladığı zaman, Kıbrıs olayları adada tüm hızıyla devam ediyor, Yunanistan’ın da desteğini alan Rum’lar; adada yaşayan Kıbrıs Türk’üne her türlü mezalimi yapıyor, gerçekleştirdikleri toplu katliamlar, uyguladıkları ekonomik ambargolarla Kıbrıs Türk Halkını adadan göçe zorluyorlardı… O dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1960 yılında imzalamış olduğu, BM’ler tarafından da onaylanmış garantörlük anlaşması gereğince, ada da bulunan ‘Şanlı Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında’ görev almak için defalarca dilekçe veren Teğmen Çilingir; 1974 yılının 20 Temmuz Cumartesi sabahı kendisini Kıbrıs’ta savaşın içinde buldu. Bölük komutanı olarak Kıbrıs Savaşlarının her iki safhasında da bu görevini başarıyla sürdürdü, ‘Gazi‘ unvanı ile onurlandırılarak Türkiye’ye döndü. 1974–1975, 1985–1987 yıllarında Kıbrıs’ta görevli olduğu yıllardan sonra da, adada yaşanan olayları yakinen takip eden Çilingir; 2004-2011 yılları arasında Kıbrıs Türk Kültür Derneğinin İstanbul Şubesi yönetim kurulunda da görev yaptı. Bu uzun süreçte ’mili davamız’ olarak bilinen Kıbrıs konusuna sahip çıkarak, Kıbrıs Türk Halkının kazanılmış tarihsel ve hukuksal haklarını savunmak adına değişik platformlarda görev aldı. Sempozyumlara, panellere, televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı, makaleler yayınladı. Yakinen takip ettiği Kıbrıs konusu başta olmak üzere, ülke meseleleriyle ilgili güncel yazılarına, konferanslarına devam etmektedir. T.S.K.’dan 1990 yılında, kendi isteği ile emekli olduktan sonra; Kıbrıs konusuyla ilgili kaleme almış olduğu; ’’Özgürlük Nefesi (K.K.T.C Cumhurbaşkanlığı yayını 1995)’’, ‘’Girne’den Doğan Güneş (1997)‘’, ‘’Unutanlar Unutturulanlar ya da Hatırlayamadıklarımız (2004)’’, ‘’Elveda Kıbrıs Ama Bir Gün Mutlaka (2006)’’, ‘’Andımız Olsun ki Bu Topraklar Bizim (2007)‘’,’’Tarihten Gelen Çığlık (2010)’’, Kıbrıs ‘’Yes Be Annem’’ 2002-2016 (Eylül-2016) isimli kitaplarıyla; Ülkemizin son 65 yılında öne çıkan, yaşanmış önemli olayları anlatan: ‘’10’ların İzleriyle Türkiye (2014)’’,’’Kırılmadık Ne Kaldı?-Zaman Asla Kaybolmaz (2015)’’, ‘’Önce Vatan (Eylül 2017) isimli kitapları da bulunmaktadır… Sivil iş hayatına ‘Türkiye Sigorta Sektöründe’’başlayan Atilla Çilingir Koç YKS bünyesinde uzun yıllar görev yaptıktan sonra, halen dünyanın 18 ülkesinde hizmet veren, sağlık bilişim şirketlerinden birisi olarak ülkemizde de faaliyet gösteren; ‘’CompuGroup Medical Bilgi Sistemleri A.Ş’’ bünyesinde, görevine devam etmektedir. Pek çok üniversitenin ‘Bankacılık-Sigortacılık Fakültelerinde, Yüksek Okullarında, vermiş olduğu seminerler, konferanslar ile sektöre bu yönde de hizmet vermeye devam eden Çilingir’in: Sigorta sektöründe 27 yıldan beri vermiş olduğu hizmetlerini anlatan; ‘’Sigortalı Hayatın Gerçekleri’’ (2012) isimli bir kitabı daha bulunmaktadır. Atilla Çilingir; bugüne değin kitaplarından elde etmiş olduğu telif gelirleriyle; Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında: 2010 yılında ‘K.K.T.C Lefkoşa Şehit Aileleri ve Malul Gazileri Derneğine’ ‘Tarihten Gelen Çığlık’ isimli kitabının telif gelirini bağışlamış, 19 Şubat 2012’de Van’da yaşanan büyük depremden sonra Van’ın Muradiye İlçesi Akbulak Köyü İ.M.K.B. (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) Yatılı Bölge İlk Öğretim Okulunda içinde 20 adet bilgisayarı bulunan ve kendi adını taşıyan bir BT (bilgi teknolojisi) sınıfı açmış. 02 Haziran 2017 tarihinde de Samsun’un Tekkeköy ilçesi Büyüklü İlköğretim okulunda da adını taşıyan, içinde 2500 kitabı, 2 adet bilgisayarı bulunan bir kütüphanenin açılışını sağlamıştır.