Dün Meşrutiyet ve Hürriyet, yeteri kadar anlaşılamadı.
Bugün Demokrasi ve Hürriyet yeteri kadar anlaşılamıyor.
Dün Meşrutiyet ve Hürriyetin iyilik ve güzellikleri gereği gibi gösterilemedi.
Bugün Demokrasi ve Hürriyetin iyilik ve güzellikleri gereği gibi gösterilemiyor.
Dün Meşrutiyet ve Hürriyetten lâyıkı şekilde istifade edilip yararlanılamadı.
Bugün Demokrasi ve Hürriyetten lâyıkı veçhile istifade edilip yararlanılamıyor.
Dün Meşrutiyet ve Hürriyette eğitim ve öğretim çağdaş surette uygulanamadı.
Bugün Demokrasi ve Hürriyet ortamında eğitim ve öğretim çağdaş surette uygulanamıyor.
Dün Meşrutiyet ve Hürriyette eğitim ve öğretim müessese ve kurumları arasında tam bir âhenk
ve uyum bulunmuyordu.
Bugün Demokrasi ve Hürriyet ortamında eğitim ve öğretim müessese ve kurumları arasında
istenen düzeyde bir âhenk ve uyum bulunmuyor.
Dün Meşrutiyet ve Hürriyet devrinde Eğitim ve Öğretim Kurumları olarak Medreseler, Mektepler ve Tekkeler vardı.
Bugün Demokrasi ve Hürriyet devrinde ise Eğitim-Öğretim Kurumları olarak Üniversiteler,
Okullar ve Halk Eğitim Merkezleri var.
Dün Meşrutiyet ve Hürriyet zamanında Medrese, Mektep ve Tekke öğrencileri, mensupları ve
mezunlarının arası açıktı. Birbirlerine sıcak bakmıyorlardı. Birbirlerine karşı soğuktular.
Bugün Demokrasi ve Hürriyet ortamında -az da olsa- İlâhiyat Fakültesi mensupları ile diğer
Fakülte bağlıları arasında tam bir diyalog var denilemez.
Yine bugün Demokrasi ve Hürriyet ortamında Orta Eğitim öğrencileri ile İmam-Hatip Okulları
Talebeleri arasında istenen oranda bir kaynaşma var denilemez.
Bir bakıma keyfiyet ve içerikçe olmasa da, halka hitap etmeleri ve halk için çeşitli dallarda hizmet vermeleri dolayısıyla, Tekke ve Zaviye mensuplarına eş sayılan Halk Eğitim Merkezlerine devam edenler arasında tam bir diyalog var denilemez.
İşte bütün mesele burada düğümleniyor. İç barış burada zorlanıyor. Kurumlar arası âhenk bu noktada içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Birbirine karşıt sayılan ve sanılan Okulların talebeleri birbirine mesafeli duruyor.
Oysa dün Meşrutiyet ve Hürriyet zamanında Medrese, Mektep ve Tekke talebeleri ve mezunları arasında sulh olmalıydı. Barış ortamı bulunmalıydı.
Bugün Demokrasi ve Hürriyet içinde Üniversite, Okul ve Halk Eğitim Merkezi talebe, mensup ve mezunları arasında sulh olmalı. Barış havası esmeli.
Böylece dün Meşrutiyet ve Hürriyet hengâmında birbirinden yararlanılmış. Aralarında fikir teatisi, fikir alış verişi yapılmış, hiç olmazsa maksat ve hedefte birleşilmiş olunurdu.
Böylece bugün Demokrasi ve Hürriyet atmosferinde her çeşit Eğitim-Öğretim talebesi ve mezunu birbirinden yararlansın. Arada fikir alış verişi olsun. En azından maksat ve hedefte birleşilsin.
Öyleyse dün Meşrutiyet ve Hürriyetin, bugün Demokrasi ve Hürriyetin anlaşılması, benimsenmesi dün mümkündü bugün de olası.
Dün akla hitap eden Mekteple mümkündü, bugün de Okulla olası.
Dün kalbe hitap eden Medrese ile mümkündü, bugün de İlahiyat Fakültesiyle olası.
Dün vicdanlara hitap eden Tekke ve Zaviyeleriyle mümkündü, bugün de Halk Eğitim Merkezleriyle olası.
Ancak bu şekilde, bu Eğitim ve Öğretim Kurumları mensuplarının birbirine sevgi ve saygı duymaları mümkün ve olası. Birlik ve beraberlik içinde olmaları kabil. Fakat bu, böyle olmamış. Yani Dün ve Bugünkü Eğitim-Öğretim Kurumları arasında fikir ayrılığı hep olagelmiş. Bu da tabiatıyla birliğe halel vermekte, beraberliğe gölge düşürmekte, ittihada darbe vurmakta. Aradaki meşrep farklılığı yani gidişat ayrımı da, ilerleme ve yükselmeyi durdurmakta.