Eyalet ordusunun dağılmasından sonra kapıkullarının önemi artmış ve sayılarıda hergeçen gün çoğalımştır. işte bu çoğalma, kapıkulu ocağı’nında bozulmasına sebep teşkil etmiştir.
Kapıkulları, Osmanlı İmparatorluğunda maaşlı askerlerdir. Bunlar yeniçeriler ve kapıkulu atlılarıdır. Her iki ocak da bozulmaya yüz tutınadan önce, bünyelerine gelişigüzel kirnseleri almazlardı. Sıkı bir disip lin hâkimdi. Bu ocak mensupları aynı zamanda evlenmemiş askerlerdi. Bozulmaya uğramadan önce kışlalarında yatıp kalkarlar ve yine orada talim ve terbiye görürlerdi.
Koçi Bey, ünlü Risalesinde, tımarlı sipahilerle, yeniçeri ocağının birbirlerini tamamladıklarını belirtmektedir: «Geçmişteki büyük padisahlar, altıbölük halkını, yeniçeri ocağı ile, yeniçeri tâifesini, altı bölük
(3) Gibb and Bowen, İslamic Society and the West, Oxford Üniversity Press, London, 1951 s. 188 – 190 Zikreden: Aydın Yalçın, a.g.e., s. 225.
halkı ile ve bu iki tâifeyide zeâmet ve tımar askeri ile zaptederlerdi»4 XVII. yüzyıl ortasında tunarlı ordusunun zayıflaması yüzünden, yeniçerileri sayısının artması ve kalitenin bozulmasının bu dengeyi bozduğu, paralı askerlerin sayısının arttırılmasının fayda yerine zarar vereceğini de vurgulamaktadır5 .
B. Yeniçeri Ocağının Bozulması :
Yeniçeriler XVI. yüzyılın sonlarına kadar çok mükemmel Dir asker olarak Osmanlı imparatorluğunda vazife yapmışlar ve bu tarihlere kadar güçlerini muhafaza edebilmişlerdir. Tımarlı sipahilerin tarih sahnesinden çekilmelerinden sonradır ki yeniçerilerin sayılarının arttırılması ve başka sebepler yüzünden bu asker sınıfı da hızla bozulmaya uğramıştır. Yeniçeriler çok ağır disiplin altında askerliklerini sürdürmekteydi. Bu asker sınıfı tan-ıamen devşirmelerden meydana gelmiş, fakat büyük subayları ise umumiyetle Türklerden seçilmiş bir ocaktı.
I) Hatır, Rüşvet ve Kuvvet Yolu ile Ocağa Yeniçeri
Yeniçeri Ocağı yukarıdaki temel ilkelerini XVI. yüzyıldan itibaren yavaş yavaş kaybederek bozulmaya başlanıştır. Bu asker ocağına hatır ile rüşvet ile ve hatta kuvvet yolu ile yeniçeri kaydedilmeye başlanmıştır. Koçi Bey’in ünlü Risalesinde: Ayak takımından bu ocağa yazılan ve doğru dürüst eğitim görmeyen, başıbozuk bir güruhla bu ocağın doldurulmasının zararlarına değinilmektedir. Eskiden itibarlı bir meslek olan yeniçeriliğin XVI. yüzyıldan sonra artık eski cazibesinin kalmadığına işaret edilmektedir6.
Aynı hususu i. Hakkı Uzunçarşılı da belirtmektedir: «iran ve Avusturya ile yapılan uzun seferler münasebetiyle Ocak münhallerini doldurmak için devşirmelerin kâfi gelmemesine mebni kul kardeşi olarak ocağa efrad alınmıştır, yine bu gibi ihtiyaç üzerine veya yeniçeri ağası ve ocak kâtibine verilen rüşvet karşılığında Ocağa hariçten talim ve terbiye görmemiş kimseler kaydedilmiş ve böylece gün geçtikçe Ocak bozulmuştur». «Tarihçilerin belirttiğine göre, 1600 yıllarından sonra» gelişigüzel esnaf ve hammal makulesinden «rüşvet mukabilinde yeniçe-
(4) Koçi Bey Risalesi, s 51
(5) Aym Eser, s. 51 – 52.
(6) Koçi Bey Risalesi, S. 41 45.
ri yazılması ve bunların kışlalarında oturmayıp evlerinde ve işlerinin başında kalmaları ocağı fena duruma düşürmüştür.»7
Birçok tarihçimizin de belirttiği gibi, İran, Avusturya, Rusya savaşları ve bu savaşlarda başarı gösterilmeyişi, Osmanlı Devletini Avrupa devletlerindeki ordulara benzer muntazam ordular kurmaya zorluyordu. Yeniçeri ocaklarına alınan yeni elemanlar, bilgisizlikleri ve beceriksizlikleri yüzünden bu ocağın savaş gücünü artırnuyor, bilakis bu ocağın huzurunu, disiplinini, muntazam eğitimini ortadan kaldırmış oluyordu. Disiplinden uzak olan bu ocaklılar artık padişahlara bile baş kaldırmaya başladılar. Padişahlar ise isyan eder korkusuyla bu ocağı ıslâh yoluna bir türlü cesaret edemiyorlard18 .
2) Disiplinsizlik, Fitne ve Ocak içine Girmesi :
Koca Sekbanbaşı Risalesinde de Yeniçeri Ocağının bozuluşu, fitne ve fesadın bu ocak içerisinde yaygınlaştığı, müslüman kılığına sokulmuş casusların bu ocak içerisinde dolaştığı ve yeniçerilerin kumandanlarına bağlılıklarının azalmasına işaret edilmektedir. Pidne ve fesad öyle bir korkunç duruma geldiki, ocak mensupları kendi aralarında birbirlerine! «Be hey yoldaşım, devletin bize verdiği yedi akçe ulüfedir. Bizi şehadet ve cennet vaadiyle gâvura göz göre göre kırdırıyorlar. Bizin•ı iki canımız yok ya. Gâvur bizim neyimizi aldı. Boşubosuna niçin kırılalım»9 demekten geri durmuyorlardı.
XVII. ve XVIII. yüzyıllarda yeniçeriler, para ile toplanan gönüllüler savaşlarda bozgun çıkarmağa ve hatta savaşa dahi gitmemeğe başlamışlardır. Gönülsüz olarak katıldıkları harplerde ise, harbe giderken yol boyunca kanunsuz işler yapmışlar, halkı ise bu eylemleriyle tedirgin etmişlerdir. Durum gösteriyor ki eskiden o disiplinli Osmanlı ordusunun yerini, çapulcu, hırsız bir güruh almıştır. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde bu hususlara işaret ederek, Osmanlı ordusunun köylerden geçerken, köy halkının evlerini terkederek dağlara kaçtıklarını, yol boyundaki bazı kalelerde, kale muhafızlarının askerlikten başka her türlü işle uğraştıklarını, ticaret bile yaptıklarını söylemektedir10.
Bir başka kaynakta ise, yeniçerilerin, acemi oğlanlar hamamında genç delikanlılara tecavüzlerde bulunduklarına, gasp, hırsızlık, içki, kumar, yağmacılık gibi şeylerin bu dejenere olmuş guruh tarafından, Türk toplumuna sokulduğuna işaret edilmektedirll
(7) İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, 3. Cilt, s. 275.
(8) Aynı Eser, 4. Cilt. s. 321 – 325.
(9) Koca Sekbanbaşı Risalesi, Tercüman 1001 Temel Eser, s. 131 132.
(10) Evliya Çelebi Seyahatnamesi, s. 15 – 47 48 – 50.
Devam edecek