Gün İnerken

108

 

Şimdi şurda bak görüyor musun
Saçlarımdan tutup sürüklüyor yol beni
Çıkmaz sokaklarda aynı yere vura vura
Sönen sokak lambaları uzanmış denize
Kimsesiz insanların öyküsü kaldırım kenarlarında
Nereye çarpar bu azgın kudurmuş dalgalar söyle
Çarka vurulmuş bıçak ağzı gibi keskinim

Az ötede bak görüyor musun
Beyoğlu sokaklarının ışıltısını dolduruyor gözlerine kemancı
Bir o değil ki yalancı, bir o değil
Bazen sen, bazen ben, en çok da o yalancı
Dudak payı bırakmadan içilen çay gibi dilimde yanık bir acı
Nereye dökülür bu ırmak, nerde biter bu nehir
Sele vurmuş ağaç kökü gibi savruk ve sürgünüm

Az ötede işte az daha ötede görüyor musun
Çiçekçi kadın, çiçek satıyor beyaz güllere dokunmadan
Hiç çiçek almamış nasırlı elleri diken beresi
Gün  inerken yorgun yüreğine usul usul
Ceplerine dolduruyor bir bir kayıp anıları
Kırmızı aşk demiş, beyaz ayrılık, sarı dargınlık
Gökkuşağından maviyi çalıyor siyah gözlerim

Bak bulutlar uzun uzun yazılmış mektup gibi
Yağmurun gözleri zarf üstünde yapıştırılmış pul
Bu ömür törpüsü saçak kuşlarının susacağı yok
Kalsam olmaz, gitsem olmaz, yazsam olmaz
Ana duası almış omuzlarım ha düştü ha düşecek
Kanmış olmak, kanamış olmak dünden vermez, yarından almaz
Tarihi yanlış tutulan okunmamış dip not gibiyim..

 

. zeytin kelimeler