Hayvan Çiftliği

90

Dünya klasiklerinden biri olan “Hayvan Çiftliği” George Orwell’in bir eseri. 1945 yılında, İkinci Dünya Savaşı’nın sona erdiği sıralarda yayımlanmış.

“Bir çiftlikte yaşayan hayvanların kendilerini ezen ve sömüren insanların yönetimini devirip eşitlikçi bir toplum oluşturdukları; ama zamanla kurnaz ve iktidar düşkünü domuzların, devrimi yolundan saptırarak, insanların yönetiminden daha baskıcı ve acımasız bir diktatörlük kurduklarını”anlatan bir roman.

Bu hacmi küçük, değeri büyük romanda yer alan “hayvan kahramanlar” bir toplumda tipik davranış biçimlerine sahip olan insanları temsil eder.Hayvanların ayaklanarak çiftlikten kovdukları Bay Jones despot yöneticileri, komşu çiftliklerin patronları da diğer ülkelerin liderlerini sembolize ediyor. Diğer hayvanlar ise toplumdaki farklı kültür ve karakterdeki insanları.

Bakın bu Hayvan Çiftliği’nde olanlar size tanıdık geliyor mu?

********************************

DEVRİMİN BAŞLANGICI

“Beylik Çiftlik” adlı çiftlikte baskıcı bir yönetim altında yaşayan hayvanlar “bu hayatta başımıza gelen tüm kötülükler insanların zorbalığından kaynaklanıyor. Şu insanoğlundan kurtulalım. O zaman özgür ve zengin olacağız” düşüncesiyle ayaklanırlar. Çiftliğin yönetimini ele geçirirler.

Yönetimin başına ayaklanmanın teorisini ve teşkilatlanmasını yapan domuzlar geçer. Domuzların içindeki en akıllı iki domuz (Kartopu ve Napolyon)liderliği alırken, çiftlik ahalisini ikna (propaganda) işini “karayı ak yapar” denilen parlak konuşmacı olan Muhbir (Squealer) adlı bir domuz yürütür.

İktidarı ele geçiren hayvanlar önce çiftliğin adını “Hayvan Çiftliği” olarak değiştirirler. Sonra da herkesin uyacağı 7 ilke (anayasa) belirlerler.

Komşu çiftliklerin sahipleri ve yöneticileri Hayvan Çiftliği’nde olan gelişmelerden kaygılanmışlar, benzeri ayaklanmaların kendi çiftliklerinde de olmasından korkmuşlardır.

Eski sahibinin komşu çiftliklerden aldığı yardımcılarla Çiftliği ele geçirme çabasını hayvanlar kahramanca savaşarak etkisiz bırakır. “Kartopu” da bu savaştaki mücadelesi sebebiyle kahramanlık nişanı ile ödüllendirilir.

Komşu çiftlikler ile Hayvan Çiftliği arasında şüpheci ve mesafeli bir tavır devam eder.

********************************

DAVA ARKADAŞLIĞINDAN HAİNLİĞE

Zamanla yönetimin iki domuz lideri arasında ihtilaf çıkar. Napolyon kendisinden daha zeki olan ve sürekli proje üreten Kartopu’nun üzerine, kendine sadık azgın köpekleri saldırtır. Kartopu çiftlikten kaçar.

Bundan sonra yönetimin başında Napolyon rakipsiz kalır. Ancak Kartopu’nun arkasından Napolyon’un çevresi hemen O’nun “hain”, “ajan” olduğu propagandası başlar. Kartopu’nu savunmaya kalkan herkese ağır yaptırımlar uygulanır.

Çiftlikte olan her olumsuz olay “Kartopu’nun kışkırtması, Kartopu’nun ihanetinin sonucu, Kartopu’nun dolaplarından biri” gibi sözlerle açıklanır.

********************************

YÖNETİM TARZI VE ARAÇLARI

Bu arada domuzlar, 7 Emir’deki ilkeye ters olsa da, Çiftlik Evi’ne yerleşir. Önce süt, elma daha sonra istedikleri varlıklar sadece domuzların tüketimine verilir. Başta Napolyon ve diğer domuzlar yedikleri, yattıkları yer ve yaşama tarzları ile çok farklılaşır.

Napolyon “önder” ve diğer yüceltici sıfatlarla anılır, onlarca sadık köpeği yanında olmadan ahali ile görüşmez olur.

Kafasında bazı şüpheler oluşan hayvanları da “hain” diye damgalayarak cezalandırır.

Bu arada işler umulduğu gibi iyi gitmez, üretim düşmüş zorluk başlamıştır. Napolyon’un yaptırmak için Çiftliğin kaynaklarının çoğunu kullandırttığı Yel Değirmeni inşaatı için daha çok çalışan, daha çok yıpranan Çiftlik ahalisi hayvanların (domuzlar ve köpeklerin dışında) tayınlarında kısıntıya gidilir. (Propaganda işini yapan domuzlar hiçbir zaman “kısıntı” sözcüğünü kullanmaz “yeniden ayarlama” demeyi tercih ederdi.)

Bunlara göre “yiyecek sıkıntısı varmış gibi gözükse de gerçek öyle değildi. İnsanların yönettiği eski döneme göre daha çok yediklerini, daha az çalıştıklarını” rakamlarla açıklar, geçmiş dönemi unutan hayvanlar da buna inanırlardı. Üstelik “eskiden köle şimdi ise özgürdüler.”

Daha çok çalışmalarına rağmen daha az beslenme durumunda kalan Çiftlik ahalisi için çeşitli yöntemler uygulanır:

  • Çiftlik hayvanları “yeniden insanların yönetime gelmesini mi istiyorsunuz?” diye korkutulur.
  • Sık sık yapılan toplantılarda “geçmişe nazaran üretimlerin arttığı, refahın yükseldiği, insanların yönettiği zamanda hayvanların baskı altında, fakir, aç olduğu, Napolyon sayesinde her şeyin iyiye gittiği, komşu çiftliklerin Hayvan Çiftliği’ni hayranlıkla izlediği” anlatılır.
  • 7 Emir‘de yazılı ilkeler Çiftlik Evinde konforlu bir hayat süren, otoriter domuzların yaptıklarını meşru göstermek için değişikliğe uğrar:

“Hiçbir hayvan yatakta yatmayacaktır” yerine, “Hiçbir hayvan çarşaf serili yatakta yatmayacaktır.”

“Hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmeyecek” ilkesi, “Hiçbir hayvan başka bir hayvanı sebepsiz yere öldürmeyecek.”

“Hiçbir hayvan içki içmeyecek” ilkesi “Hiçbir hayvan aşırı içki içmeyecek” şeklinde tevil edilir.

Toplantılarda görevliler Napolyon ve domuzların kurallara uyduğunu, 7 Emir’deki ilkeleri çiğnemediğini anlatırlar.

********************************

BAZI HAYVANLAR ÖBÜRLERİNDEN DAHA EŞİTTİR

Napolyon bu arada düşman belledikleri komşu çiftliklerle iyi ilişkiler kurar. Birinci çiftlikle iyi ilişki kurarken ikinci çiftliğin sahibinin en azılı düşman olduğunu söyler. “Çiftliğimizi ele geçirme planları yapıyor. Hain Kartopu’nu da o çiftlikte barındırıyor” diye öfkeyle konuşur.

Birden birinci çiftlik sahibi ile arası bozulur bu defa esas düşmanın birinci çiftlik olduğunu, ikinci çiftlik sahibinin dost olduğunu söyler. Propagandacıları bunu Napolyon’un üstün politik zekâsı olarak ahaliye aktarır.

“Artık Hayvan Çiftliği’nde yılgınlık ve korku kol gezmektedir. Hayvanlar Çiftliği’nde yönetimin hayvanlara geçtiğinde konulan 7 Emir’de “Bütün hayvanlar eşittir” ilkesi garip bir değişikliğe uğramıştır: “Bütün hayvanlar eşittir; ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir.”

“Bir baskı biçiminin yerini, başka bir baskı biçimi almıştır.”

Romanın sonunda hayvanların eski efendileri insanlar ile yeni efendileri domuzlar, Çiftlik Evi’nde, bir şölen sofrasının başında toplanmışlardır. Komşu çiftlik sahipleri Hayvan Çiftliği’ni yöneten Napolyon adlı domuzu kutlarlar.

“Siz aşağı kesimlerden hayvanlarınızla uğraşmak zorundasınız; biz de bizim aşağı sınıflarımızla uğraşmak zorundayız!” sözüne kahkahalarla hep birlikte gülerek kadeh kaldırırlar.

“İçeride olanları dışarıdan izleyen hayvanlar, tam o sırada, içeridekilerin yüzlerinde bir tuhaflık sezerler. İnsanlar ile domuzları birbirlerinden ayırt edememektedirler. İnsanlar domuzlara, domuzlar insanlara dönüşmüştür…”

 

Ruhittin Sönmez

09 Ocak 2019

 

 

Önceki İçerikToplumsal Müslümcülüğün Psikanalizi
Sonraki İçerikBaşka Açıdan Milletvekilleri
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.