Her 21 Aralık Geldiğinde… (Kanlı Noel)

81

Tam 55 yıl olmuş o ‘Kanlı Noel’ gecesinden sonra geçen zaman! Kan, gözyaşı ve acıyla hatırlanan o gece neler yaşanmadı ki adı Kıbrıs olan o adada!

İnsanoğlunun vahşet gecesi olmuştu Noel’in başlangıcı 21 Aralık 1963, Adada sadece o gece 103 Türk köyünü yakıp, yıktılar; birkaç saat içinde yüzlerce Kıbrıs Türk’üne kıydılar. Hem de adada barışı sağlasın diye gönderilmiş BM askerlerinin gözleri önünde!

Pekiyi, kimdi bu acımasızlıkları yapanlar?

Çok değil o tarihten 3 yıl önce Kıbrıs Cumhuriyetinin kuruluşuna birlikte imza atan, yıllardır Kıbrıs Türkleri ile bir arada yaşayan Rumların içinden çıkan, adada Türkleri yok etmeye yeminli EOKA çetecileriydi bunlar.

Yaktılar, yıktılar acımasızca katlettiler!

Çocukmuş, kadınmış, yaşlıymış demediler! Eli kanlı o katiller, Türklerle aynı toprakların çocuklarıydılar ama o gece sadece Kıbrıs Türkünün değil, insanlığın da düşmanı kesildiler…

Her 21 Aralık geldiğinde, o soykırımın acısı çöker ada üstüne…

O gecenin kurbanlarının sesi duyulur inceden inceye!

Şehitlikler dile gelir adeta, o gecenin nedenini sorgular o aziz bedenler bir kez daha!

Soruların nedeni bellidir ama bu güne değin yanıtı verilmemiştir!

O gecenin ateşi sadece düştüğü yeri yakmış, geride kalanları da yakıp kavurmuştur…

Yıllar geçti o kahır dolusu gecenin ardından…

Değişen hiçbir şey yok adada!

Rumlar ayrı tarafta, Türkler ayrı tarafta…

Her yıl olduğu gibi bu yılda 21 Aralık şehitler haftasının başlangıcı olarak anılacak Kıbrıs Türk tarafında. Dualar okunacak, kabirlerin başında gözyaşları dökülecek

Caniler belli, olaylar kayıtlı, tüm şehitlerin acıları sinmiş adanın her yanına!

Ama o taraftan hiç ses yok! Ne bir özür, ne de o canilere verilmiş bir ceza!

Çıt çıkmıyor adanın güneyinde, her 21 Aralık geldiğinde!

Ama bu olaylara neden olanlar, o gecenin eli kanlı katilleri hala yaşıyorlar Rum tarafında…

Neredeyse bir asır olacak Kıbrıs sorununa bir çözüm yok!  Bundan sonrasında da olmayacak…

Nasıl olsun ki?

Rum tarafı adada istediği her şeyi elde etmiş; AB’ye üye, adanın yasal hükümeti gibi muamele görüyor, adaya yapılan tüm yardımlar onun kasasına giriyor! Neredeyse bir asırdan beri, adanın tamamını ele geçirmek için türlü oyunlar oynuyor! Türkiye garantörlük hakkından vazgeçsin, Türk askeri adayı terk etsin!  Eğer bu talebim kabul görürse ancak adada çözüm olur diyor da, başka bir şey demiyor!

Şimdilerde gündemde olan Akdeniz ve Kıbrıs çevresinde bulunan enerji yataklarının kullanımıymış, adada diğer devletlere üsler verilecekmiş, bunların her birine karşılık verilir. Ama Türkiye Kıbrıs’ı terk ettiği, elini adadan çektiği anda, Kıbrıs Türk’üne kim el verecektir?

Yıllar gelip geçmekte, o gecenin acıları hiç bitmeden süregelmekte!

Her 21 Aralık geldiğinde, adanın her yanından çığlıklar duyulur!

O kahır gecesinin sessizliğini bu çığlıklar bozar!

Bu çığlıkların sorusu vardır ama soranı yoktur!

Ancak böylesine büyük bu insanlık ayıbının izleri tarih sayfalarından ne silinir, ne de kaybolur…

Sizler; Güney Kıbrıs’ta yaşayanlar,

‘Birleşik Kıbrıs’ senaryosu ile Kıbrıs Türküne türlü tuzaklar kuranlar;

‘Tarihten’ gelen bu çığlıkları duyuyor musunuz?

 

 

Önceki İçerikEtrafımız Kuşatılıyor, Biz Horoz Dövüşü Seyrediyoruz
Sonraki İçerikBir Kişinin İsteğine “Demokrasi” Demek Riyakârlığı!
Avatar photo
1967 yılında Teğmen rütbesiyle T.S.K da göreve başladığı zaman, Kıbrıs olayları adada tüm hızıyla devam ediyor, Yunanistan’ın da desteğini alan Rum’lar; adada yaşayan Kıbrıs Türk’üne her türlü mezalimi yapıyor, gerçekleştirdikleri toplu katliamlar, uyguladıkları ekonomik ambargolarla Kıbrıs Türk Halkını adadan göçe zorluyorlardı… O dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1960 yılında imzalamış olduğu, BM’ler tarafından da onaylanmış garantörlük anlaşması gereğince, ada da bulunan ‘Şanlı Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında’ görev almak için defalarca dilekçe veren Teğmen Çilingir; 1974 yılının 20 Temmuz Cumartesi sabahı kendisini Kıbrıs’ta savaşın içinde buldu. Bölük komutanı olarak Kıbrıs Savaşlarının her iki safhasında da bu görevini başarıyla sürdürdü, ‘Gazi‘ unvanı ile onurlandırılarak Türkiye’ye döndü. 1974–1975, 1985–1987 yıllarında Kıbrıs’ta görevli olduğu yıllardan sonra da, adada yaşanan olayları yakinen takip eden Çilingir; 2004-2011 yılları arasında Kıbrıs Türk Kültür Derneğinin İstanbul Şubesi yönetim kurulunda da görev yaptı. Bu uzun süreçte ’mili davamız’ olarak bilinen Kıbrıs konusuna sahip çıkarak, Kıbrıs Türk Halkının kazanılmış tarihsel ve hukuksal haklarını savunmak adına değişik platformlarda görev aldı. Sempozyumlara, panellere, televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı, makaleler yayınladı. Yakinen takip ettiği Kıbrıs konusu başta olmak üzere, ülke meseleleriyle ilgili güncel yazılarına, konferanslarına devam etmektedir. T.S.K.’dan 1990 yılında, kendi isteği ile emekli olduktan sonra; Kıbrıs konusuyla ilgili kaleme almış olduğu; ’’Özgürlük Nefesi (K.K.T.C Cumhurbaşkanlığı yayını 1995)’’, ‘’Girne’den Doğan Güneş (1997)‘’, ‘’Unutanlar Unutturulanlar ya da Hatırlayamadıklarımız (2004)’’, ‘’Elveda Kıbrıs Ama Bir Gün Mutlaka (2006)’’, ‘’Andımız Olsun ki Bu Topraklar Bizim (2007)‘’,’’Tarihten Gelen Çığlık (2010)’’, Kıbrıs ‘’Yes Be Annem’’ 2002-2016 (Eylül-2016) isimli kitaplarıyla; Ülkemizin son 65 yılında öne çıkan, yaşanmış önemli olayları anlatan: ‘’10’ların İzleriyle Türkiye (2014)’’,’’Kırılmadık Ne Kaldı?-Zaman Asla Kaybolmaz (2015)’’, ‘’Önce Vatan (Eylül 2017) isimli kitapları da bulunmaktadır… Sivil iş hayatına ‘Türkiye Sigorta Sektöründe’’başlayan Atilla Çilingir Koç YKS bünyesinde uzun yıllar görev yaptıktan sonra, halen dünyanın 18 ülkesinde hizmet veren, sağlık bilişim şirketlerinden birisi olarak ülkemizde de faaliyet gösteren; ‘’CompuGroup Medical Bilgi Sistemleri A.Ş’’ bünyesinde, görevine devam etmektedir. Pek çok üniversitenin ‘Bankacılık-Sigortacılık Fakültelerinde, Yüksek Okullarında, vermiş olduğu seminerler, konferanslar ile sektöre bu yönde de hizmet vermeye devam eden Çilingir’in: Sigorta sektöründe 27 yıldan beri vermiş olduğu hizmetlerini anlatan; ‘’Sigortalı Hayatın Gerçekleri’’ (2012) isimli bir kitabı daha bulunmaktadır. Atilla Çilingir; bugüne değin kitaplarından elde etmiş olduğu telif gelirleriyle; Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında: 2010 yılında ‘K.K.T.C Lefkoşa Şehit Aileleri ve Malul Gazileri Derneğine’ ‘Tarihten Gelen Çığlık’ isimli kitabının telif gelirini bağışlamış, 19 Şubat 2012’de Van’da yaşanan büyük depremden sonra Van’ın Muradiye İlçesi Akbulak Köyü İ.M.K.B. (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) Yatılı Bölge İlk Öğretim Okulunda içinde 20 adet bilgisayarı bulunan ve kendi adını taşıyan bir BT (bilgi teknolojisi) sınıfı açmış. 02 Haziran 2017 tarihinde de Samsun’un Tekkeköy ilçesi Büyüklü İlköğretim okulunda da adını taşıyan, içinde 2500 kitabı, 2 adet bilgisayarı bulunan bir kütüphanenin açılışını sağlamıştır.