Yavuz’a Biat

67

“Sultan Abdülhamit’in mecbur olduğu istibdat.” ın düşündürdükleri:

Eğer hürriyetin kıymeti bilinmez; had ve hudut aşılır, taşkınlık yapılır, başkaları rahatsız edilir.

Milleti, devleti ayakta tutan direklere musallat olunur!

Onları sarsıcı, anarşiyi körükleyici, başıbozukluğu sonuç verecek;

Tavır ve davranışlara girişildiği takdirde; insanlar aksiyle tokat yer.

Hürriyetin zıddıyla karşılaşır. Hürriyetin tersine lâyık olur. Hürriyet nimeti elden kaçar.

Çünkü nimetin kadri bilinmemiştir.

Nimetin kadir, kıymet ve değerini bilmek demek olan asayiş ve nizama uyulmamıştır.

Böylece nimeti küstürüyor, bizi bırakıp gitmesine, kendi ellerimizle fırsat veriyoruz.

Nitekim 23. 12.1876’da ilân edilen I. Meşrutiyet (1876 – 1908)

Ve tekrar ilân edilmek zorunda kalınan, o güzelim II. Meşrutiyet (23. 7. 1908) havası kirletildi.

Ortalığı bir kin ve garaz dumanı kapladı. Herkes birbirinin kuyusunu kazar oldu.

Altında barındığımız birlik beraberlik kubbesi çatlamaya başladı.

Nerdeyse devlet üstümüze çöker hâle geldi. Abdülhamit Han ister istemez;

Bu fecî gidişata dur demek zorunda kaldı. Dizginleri eline aldı (1876 – 1909).

Devletin kendine gelmesini sağladı. Devleti toparladı.

İşte o toparlayış Çanakkale Savaşı’nı kazandırdı.

Millî Mücadele’nin zeminini hazırladı.

İstiklâl Savaşı’nın alnımızın akıyla sonuçlanmasını gerektirdi.

Çünkü Çanakkale istihkâmlarını tahkim ve takviye ettirdi.

Vatan sathında kurdurduğu telgraf hatlarıyla muhabere imkânını sağladı.

Bilindiği gibi, “Muhaberesiz muharebe olmaz.” / “Haberleşmeksizin harp yapılamaz.”

Herşeye rağmen ektiği maarif tohumları, bir fazilet rejimi olan;

Cumhuriyeti kuracak nesillerin yetişmesini sağladı.

Cumhuriyeti o müessese ve kurumlardan mezun olanlar kurdu.

Nitekim Mustafa Kemal, başarılı bir Osmanlı Paşasıydı.

Dahası bugünkü demokratik ortamın doğmasına yol açtı.

Bu uğurda ilk harcı koyanların ilki oldu.

Çünkü bugün yokluğunu hissettiğimiz;

Dünya karşısında zaafımızın baş sebebi olan, yalnızlığımızı giderecek; İttihadı İslâm’ın

Yani İslâm birlik ve beraberliğinin de, Yavuz Sultan Selim’den sonra;

Manada, ruhta ve iş’te gerçekleşmesini sağlayacak; çalışmalarda bulundu.

II. Abdülhamit Han, siyasî dehası ile, Âlemi İslamı İstanbul’a manen bağlamasını bildi.

Batı’yı Osmanlı Devleti’nden çekinir hâle getirdi.

Yavuz’un maddeten yaptığını, O manen yaptı.

“Sebep olan yapan gibidir.” hükmünce “Yavuz’a biat etmişim.” diyenler çıktı.

Abdülhamit’e manen bağlananlar oldu.

 

Yavuz’a ettim biat,

Abdülhamit’e kıldım itaat.

Çünkü vatana o iki zât;

Biri kazandırdı maddî birlik,

Öbürü sağladı manevî dirlik.

O iki temelin üstünde yükseldi:

Cumhuriyet bugünlere böyle geldi.

“Yurtta sulh, cihanda sulh.”

Boşuna söylenmedi!

Be dostlar!

 

 

Önceki İçerikGerçek Bir Dâva Adamı AV. Zeki Hacıibrahimoğlu
Sonraki İçerikİki Dünyanın Hesaplaşması
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.