Datça’da Bir Soygun Hikâyesi

98

“Yıl 1973..

Datça dediğin gözden uzak, gönülden ırak bir belde.. 
Kuş uçmaz, kervan geçmez.. 
Bir kadın geliyor, Amerikalı.. 
Havalı mı, havalı.. 
Prof. Iris Cornelia Love.. 
Arkeolog bu hanımefendi.. 
Elinde tapu gibi bir belge. 
Angara’dan almış.. 
Knidos’u kazacak.. 
Mübarek sanki dişi Indiana Jones.. 
Elde kazma kürek 20 kişilik bir ekiple soyunuyor işe.. 
Vuruyor kazmayı.. 
Ne gözetleyen var, ne denetleyen.. 
Delik deşik ediyor güzelim Knidos’u.. 
Tıpkı bir köstebek gibi.. 
Parçalıyor mermerleri.. 
Kırıyor lahitleri.. 
Sözde Çıplak Afrodit Heykeli’ni arıyorlar.. 
Ne gezer!.. 
Gizli gizli çıkarılıyor seramikler, heykeller, büstler.. 
Ve yurtdışına kaçırılıyor güzelim tarihi eserler.. 
Angara uyuyor ama bizim köylü uyumaz.. 
“Bu Amerikalı kadın bir dolaplar çeviriyor” diyorlar.. 
Konuyu Yakaköy muhtarlığına iletiyorlar.. 
O dönemin Yakaköy muhtarı alemci adam.. 
İçkiye düşkün.. 
Hovarda.. 
Amerikalı kadın buluyor zayıf noktayı.. 
Bizim muhtarı içki masalarında alıyor kafa kola.. 
Gece körkütük sarhoş olana kadar içiriyor.. 
Muhtar gündüz uyuyor.. 
O uyurken Knidos’ta talan devam ediyor.. 
Aradan tam 4 yıl geçiyor.. 
Sene 1977.. 
Nihayet uyanıyor Angara.. 
Nihayet el koyuyor Knidos’a.. 
Kazı belgesini iptal ediyor Amerikalı kadının.. 
Hemen ülkesine postalıyor..

*. *. *

Prof. Iris Cornelia Love ülkesine gönderildikten bir kaç yıl sonra bir akrabası geliyor Datça’ya.. 
Sıradan bir insan gibi.. 
Adı Richard Rosenberg.. 
Bugün Reşadiye’de Güllerdağı Çiftliği diye tanınan yerde geniş bir arazi alıyor. 
Sonra hemen Türk vatandaşlığına başvuruyor.. 
Richard oluyor Reşat.. 
Zeytinciliğe başlıyor bizim Reşat.. 
Ülkesinde de “Olive Farm” isimli bir şirket kuruyor.. 
Oregon’da.. 
Datça’da ürettiği zeytin ve zeytinyağı ürünlerini yine “Olive Farm” markasıyla Amerika’ya kendi şirketine ihraç ediyor.. 
Her ay tırlarca ürün gidiyor Amerika’ya.. 
Ama dedik ya, bizim köylü uyanıktır diye.. 
Bu Amerikalı’dan da huylanıyorlar.. 
Bizim Reşat’ı ihbar ediyorlar.. 
Çiftliğe yapılan baskında onlarca tarihi eser bulunuyor.. 
Zeytinyağlarının arasına gizlenmiş, Amerika’ya gönderilmek üzere paketlenmiş.. 
Suçüstü yakalanan Reşat hemen tutuklanıyor, hapse atılıyor.. 
Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki ifadesinde çiftlik kurulurken eserlerin bir kısmının çalışanlar tarafından çeşitli yerlerden satın alındığını, bir kısmının ise yine Datça’nın çeşitli kesimlerinden getirilerek çiftliğe yıllar önce konduğunu iddia ediyor.. 
Oysa kolleksiyoncu belgesi de yok.. 
Sonra Ankara’dan gelen bir emirle tutuksuz yargılanmak şartıyla serbest bırakılıyor.. 
Ve Reşat kayboluyor.. 
Nereye kaçtı, ne yaptı bilen yok.. 
Ama belki de siz bu satırları okurken, bizim Reşat ile Prof. Iris Cornelia Love Oregon Portland’ta binlerce dolarlık şarap içiyorlardır.. 
Knidos anısına.. 
Knidos’tan kaçırdıklarının şerefine..”

Bu yazı Sedat Kaya tarafından kaleme alınmış. Yazdıklarına harfiyen katılıyorum… İkinci kısmına şahit oldum. Türkiye’nin zenginlikleri malesef böyle peşkeş çekildi ve çekiliyor…

İnanıyorum ki, Türkiye’nin dört bir köşesinde benzer olaylar vuku bulmaya devam ediyor. Eğer ülkemize sahip çıkmazsak çocuklarımıza bırakacağımız bir şey kalmayacak! Bana bunları hatırlattığı için Sedat Kaya’ya teşekkürler… Siz de uykudan uyanın artık.