İstikametimiz, Nihayetimizdir

106

Yolcu, rastladığı kişiye, en yakın köye ne kadar zamanda varabileceğini sorar. Adam, “Ne bileyim?” der. Birkaç dakika sonra arkasından yolcuya bağırır: “İki saatte varırsın.” Yolcu, “Az önce niye bilmediğini söyledin?” deyince kendisine sorulan adam: “Yürüyüşünü görmedim. Bu hızla ancak iki saatte oraya varırsın.” cevabını verir. Yürüyüşünü görmek, ne olacağını bilmektir. Perşembenin gelişi, çarşambadan belli olur, gibi.

Behlül Dana’yı biliriz. Bakarak tefekkür ettiği virane duvar bir gün yıkılır. Hazret, buna pek sevinir. İçini bir sürur kaplar. Kendisine nedenini sorarlar.  Behlül Dana: “Duvar meyilli olduğu tarafa yıkıldı.” der. “Bunda şaşılacak, sevinecek ne var?” dediklerinde Behlül Dana bu defa: “Mademki dünyada her şey nihayetinde meylettiği tarafa yıkılıyor, benim de meylim Hakk’a doğrudur.” cevabını verir. Meylimiz, istikametimizdir; istikametimiz nihayetimizdir.

Aydın Boysan’ın ölümü üzerine cenaze törenine katılanlardan biri şunları söylüyor: “Aydın Bey, Türkiye’nin ender yetiştirdiği entelektüellerdendir. Hayatı, her saniyesine kadar doya doya yaşamıştır. Rind insandı, dostları, hayranları pek çoktu. Cenazedeki bu kalabalık, size onun ne kadar sevildiğini anlatmalı.  Çiçek Pasajındaki meyhane onunla şenlenirdi. Fotoğrafı oradan hiç inmeyecek, ben de şimdi cenazeden ayrılıp onun gittiği meyhanede, hatırasına şarap içeceğim.” Kişi nasıl yaşarsa öyle ölür, nasıl ölürse öyle dirilir.

Avrupalı arkeologları gezdiren iki Meksika yerlisi, birden durur, yolun ortasında bir süre bekledikten sonra yola devam eder. Arkeologlardan biri bunun nedenini sorar. Kılavuz yerlinin verdiği cevap oldukça hikmetlidir: “Çok kısa sürede çok hızlı yol aldık, ruhlarımız bizden çok geride kalmıştı. Oturup ruhlarımızın bize yetişmesini bekledik…” İhtiraslarımız ve hayatın hızı, bizi bizden alıyor.

Ruhumuzun bize yetişip bedenimizle buluştuğu yaşa gelince de iş işten geçmiş oluyor. Müflis tüccar gibi eski defterleri karıştırsak da alacaklarla yeni bir sermaye oluşturamıyoruz.

İnsan hayatında yol haritası çok önemli. Bu haritada güzergâhımız, menzilimiz, duruşumuz, hızımız, temayüllerimiz, tercihlerimiz yer almalı. Sorumlu bir hayat, sorunsuz hesap demek.

Değerler oluşturmalıyız kendimize. Bu değerler haz, hız, tüketim üzerine değil; sorumluluk, dinginlik, üretim üzerine olmalı. Bu değerlerin formatladığı insan, herkese model olmalı. Duruşu, yürüyüşü; sıra dışı olmalı, fakat ulaşılmaz olmamalı.

Yorumunu akıl ve idrak sahiplerine bıraktığım hayatı, doğru tanımlamalıyız. Öğrencilerime hep söylemişimdir: “Hayatınıza öyle yön vermelisiniz ki herkesin “Eyvah!” dediği o günde yaptıklarından, pişman olmayan, tek ama tek kişi siz olasınız.”

Kimisi savruluyor kuru yaprak misali, kimisi bilgece akıyor Sakarya misali; ismimiz Behlül Dana da olsa, Aydın Boysan da olsa bir gün buram buram ter döktüğümüz dünya hamamından tası tarağı toplayacağız. Küp gibi, dışımıza sızan içimizde yaşattıklarımız olacak. Cenazemize katılanlar ya namazınızı kılacaklar ya alkışlayacaklar, dostlarımız bizi ya dualarında ya da kadehlerinde yaşatacaklar.

Siz cenazenize kimin gelmesini istersiniz, kimin hatıralarında yer almak istersiniz? Yoksa Necip Fazıl gibi: “Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam; / Alıp beni götürsün, tam dört inanmış adam…” diyenlerden misiniz?

Kadir Durgun

kadir@kadirdurgun.com