Bundan bir süre önce, İzmit SEKA Devlet Hastanesi Genel Cerrahi Bölümünde fıtık ameliyatı oldum. Ameliyat olma faslına geçmeden önce ehemmiyetine binaen, bir iki husussa temas etmek istiyorum. Şöyle ki,
Daha önce SEKA Devlet hastanesini son haliyle pek fazla yakından tanımıyordum. Eski ismiyle Sigorta Hastanesi olarak bilinen bu yer, aklıma daha ziyade, kan ve idrar kokan yatakları, ayni koğuşta en az beş-altı hastanın yattığı yatakhaneleri, kalabalık koridorları, polikliniklerin önleri muayene olmak için gelen hastalar tarafından tıklım tıklım doldurulan, bugün ki gibi ışıklı numaratörler olmadığı için her an içeriye girecekmiş gibi doktorun kapısının önünde, kendisine sıranın ne zaman geleceğini bilmeden, bazen sabahtan akama kadar saatlerce bekleyip sonrada güç bela muayene olduktan sonra, doktorun verdiği ilaçları ayni günün akşamında mesai saati bittiği için Sigorta Eczanesinden alamadan evlerine gittikleri günler aklıma geliyordu.
Hastane hakkında evvelce bende meydana gelmiş bulunan menfi duygular sebebiyle, hastaneye gitmem icap ettiği hallerde, samimiyetle ifade edeyim ki, SEKA Devlet Hastanesine gitmek pek aklıma gelmiyordu. Fakat son zamanlar da bu hastaneye gidenlerden hastane ve doktorları ile alakalı olarak bir hayli memnuniyet verici haberler almaya başladım. Bunun üzerine, bu hastane hakkında ki, kanaatimi değişmeye başladı. Bu sebeple birkaç defa muhtelif polikliniklere muayene olmak için gittim. Hakikaten görmüş olduğum manzara ve doktorların hastalara karşı hal ve tavırları fevkalade memnuniyet verici idi.
Ayrıca, şu hususu da ifade edeyim ki, eskisi gibi, sabahın erken saatinde gidip sıra numarası almak yok. Günler öncesinden İnternet üzerinden veya ALO 182 ye telefon etmek suretiyle, muayene olmak istediğiniz poliklinikten istediğiniz tarihte, varsa,tercih ettiğiniz doktor için randevu alabiliyorsunuz. Artık, randevu aldıktan sonra Doktorun kapısının önünde sıranın ne zaman geleciğini bilmeden saatlerce beklemek yok. Bazı zamanlar öyle oluyor ki, siz doktoru değil, şayet zamanı müsait ise, randevu saatinizden önce dahi doktor sizi bekliyor. Ben bu duruma birkaç defa şahit oldum. Diğer taraftan evvelce Sigortalı hastalar Doktorun verdiği ilaçları akşam üzeri mesai saati bittiği için ayni gün içinde ilaçlarını alamadan evlerine gidiyorlardı. Allah’a şükürler olsun ki, bu gibi durumlar bugün tarihe karışmış bulunmaktadır
Birde sağlık kurumları birleştirilmeden önce ki, bir uygulama vardı. Buna göre, Sigortaya (SSK) tabi olan bir hastanın Devlet Hastanesine veya Üniversite Hastanelerine gidip muayene olma imkânı yoktu. Ancak, bazı mercilerden rapor almak suretiyle gidebiliyorlardı. Öyle ki, acil hallerde dahi bir sigortalı hastanın, Devlet Hastanesine müracaat etmesi halinde tedavisi yapılmıyordu. Bunun tersi olarak da Emekli Sandığına tabi olan bir hasta da Sigorta Hastanelerine acil dahi olsa kabul edilmiyordu. Artık bu ayrımcılıkta ortadan kalkmış olduğu için bugün her hasta, hangi sağlık kurumuna tabi olursa olsun istediği hastaneye gidip( Üniversite Hastaneleri de dahil.) tedavilerini yaptırabilmektedir.
Yukarıda bahsettiğim hususlar ile alakalı olarak yaşamış olduğum bazı hadiseleri bir hatıra olması bakımından anlatmak istiyorum.
1—1970 li yıllarda benim Hanım Sultanı Çapa Tıp Fakültesi Kadın hastalıkları Polikliniğine götürdüm. Poliklinikte, biri bayan, diğeri erkek olmak üzere, iki doktor muayene yapıyordu. Doktorlar arasında herhangi bir tercih yapma şansı yoktu. Sırası gelen hasta, hangi doktora rast gelirse onun odasına giriyordu. Biz ise, haliyle Kadın doktora muayene olmak istiyorduk Bu isteğimizi kapıdaki görevliye söyledik. Fakat sert bir tepki ile karşılaştık. İsteğimizi kabul ettiremedik. Hangisine sıramız denk gelirse ona muayene olmamız icap ettiğin söyledi. Hâlbuki pek ala bu makul talebimiz yerine getirebilirdi. Kadın hastaların, Doktorlar ile hekimlere namahrem olmadığını biliyorduk. Fakat yine de muhafazakâr düşünceye sahip birisi olarak, gönlümüz kadın doktora muayene olmaktan yana idi. Bu düşüncemize rağmen, aksi bir tesadüf olarak sıramız erkek doktora geldi. Gönülsüz olarak da olsa, muayenemizi yaptırmak mecburiyetinde kaldık.
2-1980 li yılarda da hastalanan Kayın Validemi acil olarak İstanbul Vakıf Guraba Hastanesine kaldırdık. O gün tedavisi için akşama kadar hastane koridorlarında koşturup durduk. Akşama doğru muayene tamamlandıktan sonra, doktorun verdiği reçeteyi alıp hemen ilaçları almak üzere, eczaneye koşup ilaç kuyruğuna girdik. Fakat sırada beklerken mesai saati dolduğu için eczaneyi kapattılar. Bunun üzerine bizde ilaçları alamadan üzüntülü bir şekilde eve döndük. Ertesi sabah tekrar Hastaneye gidip, sıraya girmek suretiyle ancak ilaçlarımızı alabildik.
3-Kamu Hastanelerinin birleştirildiği ilk yıllarda Umut Tepe Üniversite hastanesine gitmiştim. Banklarda oturup sıramızı beklerken yanımda oturan ve hasta olduğunu zannettiğim bir vatandaş ile konuşurken bir ara hastalığının ne olduğunu ve hangi servise geldiğini sorduğumda, verdiği cevap bana çok enteresan geldi. ” Beyim ben bir Sigorta Emeklisiyim. Buraya muayene için filan gelmedim Derince de oturuyorum. Derince deki, Aile Hekimi bana iğne verdi. Bu iğneleri vurdurmak için buraya geldim. Derince de yaptırma imkanı yok muydu diye sorduğum da ise, yaptırma imkanı vardı. Fakat ben sırf nam olsun, şan olsun diye evvelce hiçbir zaman gelemediğim bu Üniversite Hastanesine geldim diye cevap verdi.
Geçmişte yaşanan bu olumsuz şartları belki bugün birçok vatandaşımız unutmuş olabilir. Zira insanoğlu rahatlığa çok çabuk alışıyor. Fakat bugünün kıymetini anlayabilmek bakımından geçmişi unutmamak gerektiği kanaatinde olduğum için kısaca da olsa da geçmişte yaşadıklarımızı hatırlatayım dedim.
Fıtık ameliyatı olma faslına gelince. Son zamanlarda kasıklarımın her iki tarafında şişlikler meydana gelmeye başlamıştı. Ben bunu bulunduğum yaş itibariyle herhalde prostat oldum diye yorumlamıştım. Yaz geçsin, güz geçsin derken doktora gitmeyi de biraz ihmal ettim.. Herhangi bir sıkıntı vermemekle beraber, baktım ki, olacak gibi değil, nihayet doktora gitmeye karar verdim. 2017 Şubat Ayının içerisinde evvelce bir de famuayene olduğum, SEKA Devlet Hastanesi Üroloji Doktoru Fikret Özbakır Bey den randevu aldım. Muayene için gittiğimde Doktor Bey, şişliklerin prostat ile bir alakasının olmadığını bu şişliklerin, sebebinin Fıtık olduğunu söyledi. Ben fıtık lafını duymuştum ama nasıl bir şey olduğunu bilmiyordum. Bu vesile ile onu da öğrenmiş oldum. Doktor Bey, bir pusula yazıp beni Genel Cerrahi Operatörü Dr. Oğuzhan Çöğürlü Beye gönderdi. Oradan Oğuzhan Beyin Çalıştığı Genel Cerrahi Bölümüne gittim. Gittiğim de öyle güzel bir tevafuk oldu ki, sanki Dr. Bey beni bekliyormuş gibi, hemen muayenemi yaptı. Bu şişliklerin Dr. Fikret Beyin söylediği gibi fıtıktan olduğunu ve bunun ancak ameliyatla halledilebileceğini söyledi.
Bu arada şu hususu ifade edeyim ki. Dr. Oğuzhan Beyi görünce hemen kanım kaynadı. Güler yüzlü, tatlı dilli ve sempatik hareketleri ile bende çok müspet bir intiba bıraktı. Bu sebeple başka bir araştırmaya lüzum görmeden ameliyat olma teklifini hemen kabul ettim. .Benim Hanım Sultan başka yerlere de baksak dediyse de ben Oğuzhan Beye güvendiğim için başka doktorlara gitmeye lüzum görmedim. Benim bu kararım üzerine Dr. Bey benden ameliyat için lüzumlu filmleri çektirip, tahlilleri yaptırmamı istedi. Talep edilen hususları en kısa zamanda tamamlamak suretiyle evrakları kendisine teslim ettim. Evrakları teslim ettikten sonra, programına bakarak beni 21 Şubat 2017 Çarşamba günü ameliyat edebileceğini söyledi.
Bana verilen bu randevuya göre, Çarşamba günü erkenden gider doktora teslim olurum diye düşünüyordum. Ben bu minval üzere beklerken Salı günü saat 09.oo civarında telefonum çaldı. Telefondaki ses, Musa Bey, ben Dr. Oğuzhan Çöğürlü, bugün saat 15.oo e kadar hastaneye gelip yatış işlemlerinizi yaptırın dedi. Doğrusunu söylemek icap ederse şahsen ben böyle bir davet beklemiyordum. Bu davet üzerine öğleden sonra hazırlığımızı tamamlayıp saat 14.30 da hastaneye gitmek için tam kapıdan çıkmak üzere iken, yine telefonum çaldı. Bu defa telefondaki ses, Musa Bey.ben Dr. Oğuzhan Çöğürlü’nün sekreteriyim. Sizin bugün saat !5. oo e kadar hastaneye yatmanız lazımdı, halen gelmediniz Sizi bekliyoruz dedi. Bunun üzerine Sekreter Hanıma ben randevu saatine çok riayet eden biriyim, Allah nasip ederse saat on beşe kadar geleceğim dedim. Hastaneye gittiğimde yanıma görevli bir bayan verdiler. Bu bayan nerelere müracaat etmemiz icap ediyorsa oralara götürüp bütün lüzumlu kayıt işlemlerini yaptırdıktan sonra beni yatacağım yerin kapısına kadar götürdü. Kendisine teşekkür ettikten sonra odaya girdik. Yanımda asli refakatçi olarak ortanca oğlum Ahmet, gönüllü fahri refakatçi olarak ta Hanım Sultan bulunuyordu. Odaya girince hayretime mucip oldu. Zira gördüğüm manzara çok güzeldi. İçerisinde tertemiz yatak, banyosu ve tuvaleti ile TV. si bulunan bir yerdi. Kısaca ifade etmek icap ederse beş yıldızlı bir otel görünümündeydi..
Salı günü hastanede birinci günümüzdü. Saat 18.oo e doğru akşam yemeğini getirdiler. Bu arada refakatçiye de yemek verdiler Ben bunu ilk defa görüyordum. Çünkü eskiden bildiğim kadarıyla refakatçiye yemek verilmezdi. Hastanede yattığımız günlerde öyle zamanlar oldu ki, bir öğünde beş çeşit yemek verdiler. Yemekleri de oldukça kaliteliydi diyebilirim.
Akşam üzeri bir hemşire gelip, ertesi günü sabahleyin saat 07.30 da ameliyata hazır olmamı söyledi. Sabahleyin saat 06. 00 da da bir hemşire gelip şeker, tansiyon ve nabız durumunu ölçtü. Tam saat 07.30 da Ameliyat gömleğini getirip yatağın üzerine bıraktılar. Bu sırada sağ olsun Av. Ruhittin Sönmez Bey geldi. Çok memnun oldum. Bana moral verdi. Fakat Ruhittin Bey ile fazla konuşamadan beni ameliyata götürecek olan sedyeyi getirdiler. Ameliyat gömleğini bismillah diyerek giydim. Orada bulunanlar ile helalleşip sedyeye yatarak ameliyathaneye götürüldüm Vücudumu Kısmi olarak uyuşturduktan sonra ameliyata başladılar. Ameliyat bir saat on beş dakika kadar sürdü. Doktor Bey ameliyatın çok başarılı geçtiğini söyledi. Tabi ki, bu habere çok sevindim. Buradan servise götürdüler. Allah’a şükürler olsun ki, Ameliyattan sonra huzursuz olacak bir şekilde herhangi bir rahatsızlığım olmadı. Öyle ki, Doktorun vermiş olduğu iki kutu ağrı kesiciyi dahi kullanmaya ihtiyaç hasıl olmadı. Bu arada kadim dostum SEKA İkmal Daire Başkanlığından emekli İlhan Özsoy’un da sabahın erken saatinde hastaneye gelerek ameliyat bitinceye kadar ameliyathanenin önünde beklediğini öğrendim. Göstermiş olduğu bu yakın alaka sebebiyle çok memnun oldum. Hastanede kaldığım süre zarfında, bir hasta olarak bana gösterilen ihtimam fevkaleydi. Başta Doktor Bey olmak üzere, hemşeriler ile diğer hastane personelinin vazifelerini layık-ı veçhiyle yaptıkları kanaatinde bulunmaktayım.
Netice itibariyle, vermiş olduğu, beş yıldızlı hizmet kalitesiyle İzmit SEKA Devlet Hastanesinin hizmetlerinden fevkalade memnun olduğumu hassaten ifade etmek isterim. Şu hususu da ifade edeyim ki, hastanenin bu günkü haline gelmesinde Eski Başhekimlerden Dr. Kemal Cebeci’nin hizmetlerini unutmak mümkün değildir.
Yazıma son verirken, başta güler yüzü , tatlı dili, nazik ve mahir elleriyle başarılı bir şekilde ameliyatımı yapan Op Dr Oğuzhan Çöğürlü’ ve ekibi ile birlikte,sekreter ve hemşirelerine, ameliyat olmadan bir gün önce hastaneye kadar gelerek ameliyatım ile çok yakından alakadar olan, Kocaeli Tahlil Laboratuarın sahibi Dr. İbrahim Kahraman’a,hastane idare müdürlerinden Samet Topal’a ve ayrıca hastaneyi başarılı bir şekilde yönettiğine yakından şahit olduğum bu günkü Başhekim Op .Dr. Sadullah Kıvanç’ Tunç’a ayrı ayrı teşekkür ederim.