Emrühüm Şura Beynehüm (1)

38

“(Yine o ahret sevabı,)…aralarında her bir (millî) işlerini istişare ile yapan (yalnız hareket etmeyenleredir).”

(Bu ayette de zikredildiği gibi Allah) her bir işte istişare ile hareket etmeyi ahrette necat bulmanın (kurtuluşun) sebeplerinden sayıyor. Tevhit ve ibadet siyakında (bu konular zincirinde) onu zikrediyor. İstişareyi, Allah’a inanmak ve namaz kılmak gibi dinin en büyük rükünleri içinde zikretmesi, istişarenin ne kadar ehemmiyetli bir iş olduğunu göstermektedir.

Hasan Basrî (110 / 728) diyor ki: “Hangi toplum işlerini istişare ile yaparlarsa, o toplum, işlerinde doğru yolu bulurlar.” (Mec. (Nesefî), V. 414.)

Resulullah buyurdular ki: “Acele etmek şeytandandır, (Tirmizî, Sünen, “Birr” 66). Teennî (işi usulüne uygun, acele etmeden yapmak) ise Rahman olan Allah’tandır.” (Aclunî, Keşfü’l-Hafâ, I, 290.)

Bu hadis de istişareye, yani acele etmeyip, birine danışarak iş yapmaya işaret ediyor. Allah, Kur’an-ı Kerim’de nice ayetlerde istişare etmenin ehemmiyetini beyan etmiştir.

Kur’an’ın bu konuyu kesin bir surette anlatmasından sonra, hadis ve sair şeylerle anlatmaya daha ihtiyaç olmasa bile, Resulullah’ın ve onun güzide ashabının ve arkadan gelen büyük insanların bu konudaki tatbikatlarını duymak önem arz etmektedir.

İstişare bu kadar ehemmiyetli olmasına rağmen ne yazık ki, çok defa en önemli işlerde terk edilmektedir. Kur’an bize istişare ile iş yapın diye emrettiği zaman, Batı’lı kimseler henüz vahşet içindeydiler. Fakat daha sonra onlar, Kur’an’da bulunan bu ehemmiyetli kuralı uyguladılar. Başardılar.

Şimdi böyle mukaddes bir müessesenin Müslümanlar arasından kaldırılmasının sebebi nedir? Ey İslâm Milleti! Dünya ve ahretin mutluluğu Kur’an’ın uyulması farz olan emirlerine ittiba etmekle mümkündür. Bizim şu an içine düşmüş olduğumuz talihsizliğin, bedbahtlığın altında Kur’an’dan uzaklaşmamız yatmaktadır.

Biz Kur’an’a gözlerimizi kapatıp, kalplerimizi de gaflete salmışızdır. Başka milletler, kendi kanunlarını arada geçen nice zaman sonra belli bir seviye kazandırmak gibi bir zorluk içinde olmalarına rağmen yine de gayret ediyorlar. Belki de kanunlarının çoğunu Kur’an’dan iktibas ediyor (alıyor)lar.

Fakat bize gelince güya can u dilden Kur’an’ı kabul eder görünüyor ve onu ruhumuz olarak kabul ediyoruz. Fakat onun hükümlerini uygulamıyoruz. Böyle hamakat olur mu? Heyhât! Böyle millet kurtulur mu? Hiç görülmüş mü? Ne yazık ki, Kur’an’ın hükümleri terk edilmiştir. Bu millet felâket ve dalâlette kalacaktır. Allah’ım! Sen bizim dağınıklığımızı gider. Bizi imana..Senin Kitabına hidayet et.

(Alevî Kur’an Tefsîri, Prof. Dr. Ahmet Bedir, Şura: 38)

X

“İşlerini aralarında şura (danışma) ile halleder(ler).”

Bu ayetten itibaren baskı altında bulunan Müslümanların nasıl davranmaları gerektiğini açıklayan hükümler ortaya konmaktadır. Müslümanların baskılar karşısında yardımlaşmaları öğütlenirken işlerini istişare ile halletmeleri teşvik edilmektedir. Daha sonra emredilerek farz kılınmıştır. (3 / Âl-i İmran 159).

Bu tür sıkıntılı dönemlerde bireysel tavırlar, İslâm ümmetini sorumluluk altına sokabileceği gibi istişaresizlik ve yardımlaşmama cemaat (ümmet) üyeleri arasındaki güven ve dayanışma ruhunu zedeleyebilir (İbn Atıye, el-Muharreru’l-Veciz).

Çünkü işleri veya hayatları ortak olan insanların istişareyi terk etmeleri, hem hak ihlalidir, hem de kargaşa ve başarısızlığa yol açar.

(Kur’an Aydınlığı, Tuncer Namlı, Şura: 38)

 

 

Önceki İçerikTakiyye
Sonraki İçerikHasretiz!
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.