İngiliz ve Yunan askeri makamları 1921 Mart’ında Bahçecik – Servetiye Yolu’nun onarım ve genişletme çalışmalarına girişmişti. Çünkü Servetiye hattından hem İznik’e hem de Geyve ve Pamukova’ya ulaşmak mümkündü. İlki; Servetiye Karşı Köyü – Binektaş – Menekşe – Kırıntı – Elmalı – İznik yoluydu. İkincisi; Servetiye Cami Köyü – Katırözü – Kemaliye – Geyve yoludur.
Bu yollar zaman zaman Geyve’deki Kuva-yı Milliye Kumandanlığı’ndan yapılan cephane ve asker takviyesi için de kullanılmıştı. Halit (Deli) ve Nurettin Paşalar bu güzergâhtan yer yer Kocaeli’nin güney cephesindeki Milli kuvvetleri denetlemeye geliyordu. Gökbayrak Taburu topçusu bu yolları kullanarak Bahçecik Cephelerini takviyeye gelmiş, Kara Fatma Müfrezesi de bu yolları kullanarak İzmit’e ve Bahçecik’e giriş – çıkışlar yapmıştır. Zira İstanbul ile Adapazarı arası neredeyse tüm ova kesimi düşman kontrolü altındaydı.
Bu bakımdan Bahçecik Cepheleri jeostratejik bir öneme sahipti. Nitekim bu cephenin arkası (güneyi ve güneydoğusu) Milli kuvvetler tarafından Katırözü, Elmalı, Kırıntı gibi dağ köylerinde daimi askeri birlik ve müfrezelerle tahkim edilmiştir. Ayrıca Kuva-yı Milliye’nin gizli organizatörlerinden Karakol Cemiyeti de Kocaeli Menzil Teşkilatı vasıtasıyla bazen doğu bazen de güney hattından Milli Mücadele’yi öncü isimlerle takviye ediyordu.
Başiskele’in Batı Cephesi 3 kısma ayrılıyor. İlki; ilçenin kuzeybatı istikametinde bugünkü Yazlık Beldesi’nin güney sırtındaki Kadırga Tepesi düzlüğünden Taşocakları mevkiine kadar uzanan ve Yeniköy ile Bahçecik’e bakan Kadırga (Taşocakları) Cephesi’dir. Bu cephenin sorumluluğunu ve Bölük Komutanlığını Nüzhetiye’li (Y. Döşeme) Mülâzım-ı Sâni (Üsteğmen) Dilberoğlu Süleyman Bey üstlenmiştir. İkizoğulları’ndan Dişli Mustafa da cephenin takım komutanlarından biridir.
Anlatılanlara göre; Dilberoğlu Süleyman Bey bir ara Kadırga Cephesi’nde yoğun düşman ateşi karşısında sağ ve yaralı 3 kişi kalmış, buna rağmen elle doldurulan Hoşgiş adındaki makineli tüfeği bu 3 kişiye doldurtmuş, akabinde de düşman tarafında ceset üstüne ceset yığılmıştır.
İkincisi; ilçenin batı ve kuzeybatı istikametinde uzanan Panayır Tepesi’nin Bahçecik’e bakan hattı boyunca uzanan Panayır Cephesi’dir. Bu cephenin sorumluluğunu ve komutanlığını da yine Nüzhetiye’li (Y. Döşeme) Mehmet Nabi Efendi üstlenmiştir.
Meşhur Kara Fatma’nın yaralanmalarından biri de muhtemelen bu cephelerin birinde olmuştur. Bir defasında Yunanlılar Kara Fatma Müfrezesi’ni top ateşine almışlar, bir ara Kara Fatma da yıkılmış ama sonra kalkarak silkelenmiştir.
Üçüncüsü de ilçenin batı ve güneybatı istikametinde uzanan, bugünkü Ferhadiye’nin Bahçecik’e bakan üst kısımlarındaki Tartala Cephesi’dir. Bu cephenin genelde komutanlığını da İhtiyat Zabiti (Yedek Subay) Çitoğlu Tevfik Bey üstlenmiştir. Bu cephe için Ferhadiye ile Nüzhetiye (Döşeme) arasında Böcekli diye tabir edilen yerde karavana kaynatılmış, kadınlar ve çocuklarla iaşe taşınmıştır.
Komşu Ümmiye Köyü’nden Uzun Hasan, İstanbul’a deniz yoluyla tütün götürür dönüşte de kaçak mermi ve mühimmat taşırdı. Bir keresinde Zobuoğlu Hasan Bey’in talebiyle 7.5’luk 2 tane top getirmiş ve bunlardan biri Sakarbıçkı Köyü’ndeki mevziye konulmuştu. Tartala Cephesi’ni takviye için konula bu topun endaht (ateş) aşamasına girmesiyle Bahçecik’in Yayla Mahallesi’ndeki Yunan mevzileri susturulmuştur.
B – BAŞİSKELE’NİN DÜŞMANLA MÜCADELESİ
Başiskele havalisinin düşmanla mücadelesi İzmit’in Yunanlılarca işgal edilmesinden önce başlar. Zira tek düşman Yunanlılar değildi. Bir yandan İngilizler ve İstanbul Hükümeti organizeli Kuva-yı İnzibatiye birlikleri, öte yandan Rum ve Ermeni çeteler ile yerli çetelerin tedhiş hareketleri Bahçecik gibi kritik bir yerde milli teşkilat kurulmasını zaruri kılıyordu. Bu hususu kendisi de bir subay olan Rahmi Apak, “İstiklal Savaşı’nda Garp Cephesi Nasıl Kuruldu?” adlı kitabında şu şekilde ifade eder:
“Milli Mücadele’de İzmit’in güneyinde, Körfezin karşı tarafında bulunan Bahçecik ve havalisi de Kuva-yı Milliye’nin aktif olduğu bir bölgeydi. Milli kuvvetler daha 27 Mayıs 1920’de Bahçecik’i ele geçirerek bir Müdafaa-i Hukuk teşkilatı kurmuşlar, ayrıca bir tabur kuvvet oluşturmuşlardı. Bahçecik Bucağı, kazâ haline getirilerek kaymakamlığa Hamidiye Köyü’nden Abanozoğulları’ndan Süleyman Bey getirilmişti. Böylece Bahçecik ve havâlisinin asâyişi 2 ay kadar sağlanmış, İzmit’teki İngilizler ve Kuvâ-yı İnzibâtiye ile başarılı bir şekilde mücadele edilmişti. Fakat Yunan Ordusu’nun Anadolu’da taarruza geçişi, İzmit Mutasarrıfı İbrahim’in yıkıcı propagandaları yüzünden Bahçecik ve havâlisindeki Millî kuvvetler dağılmış, kalanlar da Geyve Boğazı’na çekilmişlerdi.”
Geyve, Milli Mücadele’nin merkezi ve beyniydi. İleriki bölümlerde de görüleceği üzere asıl harp bu boğaza (Karaçam Boğazı) hâkim olmak içindi. Çerkez Ethem’den Anzavur İsyanı’na, Halifelik Ordusu’ndan (Kuva-yı İnzibatiye) Yunan işgal birliklerine kadar herkes bu geçidin sahibi olmak arzusundaydı. Zira Bilecik – Eskişehir istikametindeki kara ve demir yolları ile telgraf hatlarının tamamı bu boğazdan geçmekteydi. Araç ve malzeme ulaşımına uygun ikinci bir yol yoktu.
ÜZMEZ, Ali, Her Yönüyle BAŞİSKELE İlçesi, Sayfa 301, Kocaeli İl Özel İdaresi Yayınları, İzmit, 2009.
SOFUOĞLU, Doç. Dr. Adnan, Milli Mücadele Döneminde KOCAELİ, Sayfa 80, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2006.
İlyas KUŞ’la Röportaj, Ağustos 2009.
Süleyman DİLBEROĞLU’na ileriki konularda ayrıca değinilecektir.
İlyas KUŞ’la Röportaj, Ağustos 2009.
Lâzoğulları’ndan Mehmet Nabi ULUSOY
İlyas KUŞ’la Röportaj, Ağustos 2009.
Tartala; kapışılan, yağmalanan, üşüşülen yer manasında Gürcüce bir kelime (Kaynak: Mehmet Gökbayrak)
Nüzhetiye’li (Döşeme) Çitoğulları’ndan Tevfik AVDAN
İlyas KUŞ’la Röportaj, Ağustos 2009.
Ümmiye’li (Kanpara) Hasan UZUNER
YÜCE, Rıfat, Kocaeli Tarih ve Rehberi, Haz: Atilla Oral, Sayfa 300, Demkar Yayınevi, İstanbul, 2007.
Eski Ermeni köyü, sonralarda Nüzhetiye (Döşeme)’nin Bahçecik’e bakan doğu mahallesi.
İlyas KUŞ’la Röportaj, Ağustos 2009.
Bahçecik Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adıyla
Bahçecik İlçesi varlığını Ağustos 1920’deki Yunan işgaline dek sürdürmüştür.
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti başkanlığı da yapmıştır. Daha sonra talep üzerine Mudanya’ya gitmiştir. (Mehmet AYMAN Röportajı, Ağustos 2007)
Kuva-yı İnzibatiye’nin İzmit’teki karargâhı Vezirçiftliği ile Mehmetalipaşa arasındaki bataklık mevkideydi. (SOFUOĞLU, Doç. Dr. Adnan, Milli Mücadele Döneminde KOCAELİ, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2006)
Nâm-ı diğer İngiliz İbrahim veyahut Çerkez İbrahim Hakkı
APAK, Rahmi, İstiklal Savaşı’nda Garp Cephesi Nasıl Kuruldu, Sayfa 142, TTK Yayınları, Ankara, 1942.