MHP’lilerin Genel Merkez Yöneticilerinden Beklentileri:

106

MHP, Türk milletinin ve Türklüğün sigortasıdır. Türkiye de olduğu kadar Türkiye dışında da özellikle Türki cumhuriyetlerinde dostları ve takipçileri vardır. Bir umuttur MHP, başka partilere oy veren Türk seçmeninin ikinci partisidir.

Alev Alatlı’ya dahi: “-Sol versiyon’dan gelmeme rağmen Ülkü Ocakları tabelasını nerede görsem, içimi bir güven ve huzur kaplıyor” dedirten bir fikrin partisidir.

Bir kasım seçimleri bir kâbus gibi üzerimize çökmüş, ülkücüler adeta vurgun yemişlerdir. Dün birlikte yol yürüdükleri ama bu gün genel başkan adayı olarak karşılarına çıkanlar için Sayın Devlet Bahçeli ve genel merkez yöneticileri her birine ayrı ayrı hak etmedikleri suçlamalarda bulunmaktadırlar ülkücüler bu haksız suçlamaları maalesef kabullenememektedir.

Sayın Bahçeli diyor ki: “Memleketimizin en bunalımlı döneminde kongre’ye mi gidilir“. İyi de yarın anayasa görüşmeleri, başkanlık meselesi velhasıl Türkiye’nin tapusu tartışılmağa açıldığında kırk milletvekiliyle ne kadar etkili olabileceksiniz?

Bu yüzden nasıl ki ülkeler, ekonomik krizlere girdiklerinde başarılı ekonomistler, bu krizleri fırsata dönüştürüp bir sıçrama tahtası olarak kullanırlarsa, MHP’de de bunalım, yeni bir lider ve yenilenmiş kadrolarla pek alâ aşılabilir. Yeter ki kırıp dökmeden sağduyu hâkim olabilsin.

Milliyetçi Hareket Partisi tarihinde lider değişikliği istekleri, özellikle bir kasım seçimlerinden sonra tartışıldığı kadar hiçbir dönemde bu günkü kadar su yüzüne çıkmamıştı. Rahmetli Alpaslan Türkeş’in son dönemlerinde kenarda köşede “artık değişmesi gerekiyor çok yaşlandı” gibi konuşmalar olduysa da bunlar, lidere sadakat ve saygıdan olsa gerek sadece fısıltıdan ibaret kalıyordu.

Ama bu gün herkes sesli düşünmeğe başladı. Geldiğimiz nokta gösteriyor ki; artık partide değişim kaçınılmazdır, şu andaki durumu dahi kabullenemezken değişiklik olmadığı takdirde telâffuz etmeğe bile dilim varmıyor yerel veya genel seçimde sonuç felaket olacaktır. Bu felaketi yaşatmaya partide hiç kimsenin hakkı yoktur. Çünkü MHP, uğruna kan akıtılıp şehitler verilen bir davanın partisidir.

Avrupa’da ilk teşkilatlanan ülkücüler ve MHP’lilerdir. Avrupa’nın her şehrinde kurdukları ufacık teşkilâtları, birleştirerek “Türk Federasyonu” haline getirmişler ve MHP, bu kıta’da en fazla oy alan parti konumuna getirilmişti. Ama ne yazık ki şimdi yurtdışı oylarda en az oy alan parti konumundayız.

Anadolu’da MHP’nin kalesi sayılan vilayetlerimizin kalelerinin burcunda artık üç hilalli bayraklarımız dalgalanmıyor. Güneydoğu Anadolu’dan, Doğu Anadolu’dan milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız vardı artık oralardan bırakın oy almayı, nedendir bilinmez ama, miting dahi yapamaz hale geldik.

MHP’ye oy ve gönül verenler olarak, mecliste PKK’nın uzantısı bir partinin dahi gerisinde kalmış olmayı bizler içimize sindiremiyoruz herhalde bu durumdan yöneticilerimizde hoşnut olmasalar gerekir.

PKK uzantısı HDP’li Dilek Öcalan’ın meclis başkanlık divanına en genç üye sıfatıyla seçilmesi üzerine MHP’lilerin ve Ülkücülerin ne kadar zoruna gittiği, ne kadar hayıflandığı malumdur. Partinin ve ocakların her türlü bedelinin yükünü omuzlarında taşıyan ülkücü kardeşlerimizin içerisinden her seçim döneminde bir veya iki genç meclise taşınsaydı böylesine nahoş bir manzarayla karşılaşmayacaktık.

 

Siyaset ve demokrasi, ancak başarılı olanların yüzüne güler, başarılı olursan yoluna devam edersin yok başarılı değilsen bırakıp gitmenin de bir erdem olduğunu bilmek gerekir.