Oğlan Bizim Kız Bizim!

104

Böyle diyor Burhan Kuzu:

Aklımı peynir ekmekle mi yedim, kimisi kankam, kimisi damadım, “oğlan bizim kız bizim” bunlara uyup ta (Muhalefeti kastediyor) niye Yüce Divana göndereyim”.

Bunu söyleyen hem Profesör hem de Anayasa hukukçusu. Dört eski bakanın mecliste yüce divana gönderilmesinden sonra bir Televizyon programında söylediği sözler.

Şimdi gelin başka bir Hukukçuyu tanıyalım: Lozan göörüşmelerine katılmış, Kapitilasyonların kaldırılmasında büyük katkıları olan gerçek Hukuk Adamı Prf. Tahir Taner. 1960 İhtilâlinden sonra “İhtilâl Mahkemesi” kurulmasını isteyen Profesörlerin imza belgelerini elinin tesiyle iterek, – “Ben Tarihin Hükmünden Korkarım” diyebilmiştir. Tarih bu iki hukukçuya da hak ettikleri hükmü verecektir elbet.

Burhan Kuzu’nun sözlerinin içinde bakanların suçsuzluğu ile ilgili savunduğu tek kelime yok. Zaten eski Başbakan da aynı şeyleri söylemiyor muydu, o da yapılan suçlamalarının hiç birisine temas etmeyip, sadece “Paralel Yapı tarafından” dinlendiklerinden şikâyet ediyordu.

Siz gelinde böyle bir hükümete yüreğiniz el veriyorsa güvenin (yüzde elli güvenenleri olsada). Üstelik bunların, önümüzdeki seçimlerden sonra hem anayasayı değiştirme plânları var,(mecliste yeterli çoğunluğu sağlarlarsa) hem başkanlık sistemine geçiş ve hem de çözüm süreci gibi çok kritik bir konuda iddiaları.

Cumhurbaşkanının sürekli olarak vurguladığı Başkanlık Sistemi; ne Amerika Birleşik devletlerinde olduğu gibi, nede Avrupa da devletlerinde uygulanan sistem değil, Türk Tipi Başkanlık Sisteminden dem vuruyor.

Yargı, yürütme ve yasama. Kuvvetler ayrılığının bir ayağını topal bırakmak istiyor. İstiyor ki; yargı devreden çıksın, (ayak bağı oluyor, işlemleri yavaşlatıyor). Peki, yargı olmadan başkanı kim denetleyecek? Meclis. Meclisin oluşumunu kim belirleyecek; Başkan. Oh ne güzel bir oluşum.

Yani Anayasa Mahkemesine, Yargıtay, Danıştay ve İdari mahkemelere hiç gerek yok, nasıl olsa ayak bağı oluyorlar. ( oğlan bizim kız bizim, başkan meclis üyelerini oluştursun, başkanın oluşturduğu meclis, başkanı denetlesin)

Hâlbuki ABD de yüksek mahkeme üyelerinden Felix Furter: “Yüksek Mahkeme Anayasadır” der. Yine aynı konuda ünlü yargıçlardan Charles Huges: “Yüksek Mahkeme nasıl anlarsa Ana Yasa odur” der.

Başka bir devletten devşireceğimiz sistemin yargıcı: “Yüksek Mahkeme Anayasadır” derken, oysa siz bu sistemin kolunu, bacağını budayıp, kuşa çevireceksiniz ve adına “Türk Tipi Başkanlık Sistemi” diyeceksiniz öylemi?

Bu sistemin adı olsa, olsa, hırsızlar, yolsuzlar ve hukuksuzlar sistemi olur. Ergenekon gibi Türklüğün göğsünü kabartan bir destanı yozlaştırmak için nasıl “Ergenekon Terör örgütü” diye saçma bir suç örgütü oluşturulduysa; “Türk Tipi Başkanlık Sistemi” diye bir sistemde aynı saçmalığın daniskası olur.

İki dudağınız arasında bir meclis oluşturacaksınız önseçim yok, temayül yoklaması yok, istediğinizi asacak, istediğinizi keseceksiniz ve bunun adına da demokrasi diyeceksiniz öylemi, hadi canım sende!

Siz oturduğunuz yerde hukukçu konuşurken onun konuşmasına müdahale ederek, hatibi azarlıyorsunuz ama sistemini alacağınız devletlerde başkan konuşurken, vekiller ve senatörler ayağa kalkar, konuşmasını alkışlarlar ama Yargıçlar ayağa kalkmaz, hatta alkış dahi yapmazlar. İşte onlar ve bizim aramızdaki demokrasi ve hukuk farkı. Anlayana tabi

 

Önceki İçerikTemizlik İşçileri ve Köle Düzeni
Sonraki İçerikEğitimin Mayası Sevgidir
İdris Türkten 1 12 1949 tarihinde Tokat/Artova da doğdu. İlkokulu Artova Gaziosmanpaşa ilkokulunda, Ortaokul ve Liseyi Turhal da okudu. Berlin Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünün 2. Sınıfından ayrıldı. Kocaeli Petkim Petro Kimya Fabrikasından emekli oldu. Ülkü Ocakları ve Milliyetçi Hareket Partisi teşkilatlarının her kademesinde görev yaptı. İYİ Parti Kocaeli İl kurucuları arasında bulundu ve İYİ Parti yönetim kurulunda bir dönem görev yaptı. Halen Kocaeli Aydınlar Ocağı İdari Sekreterliği görevini yürütmektedir. Editörlük ve güncel Köşe Yazarlığı yapmaktadır. Biri kız, iki erkek evladı var.