Yazmak

104

Bizde  ne hikmetse yazan azdır. Hemen her sâhada çok bilgili, çok değerli münevver ve aydınlarımız var. Fakat bu zâtı muhteremler güzel konuşur, hoş anlatır velâkin elleri bir türlü kaleme gitmez.

Bu bakımdan görüp de tespit etmiyen, duyup da yazmıyanları, ben; ketum, içine kapanık,  kabız, verimsiz olarak niteliyor ve üzülüyorum.

Mücerret, soyut bilgi de şart; o bilginin nasıl kullanıldığını bilmek de. Biri nazarî / teorik, diğeri amelî / pratik / eylemli. Biri potansiyel, öteki kinetik enerji hükmünde. Halbuki İmam Şafii’nin dediği gibi: Söylenen nasıl şâyi’ ise “Yazılmayan (da) zâyidir.”

Bu eksikliğimiz bilhassa siyasîlerimizde bir kat daha ehemmiyet arzediyor. Devletin mühim mevkilerinde bulunmuş, gerçekten kıymetli idareci ve diplomatlarımıza; bu hususta büyük sorumluluk düşüyor.

Denenmiş fikirlerin tatbik kabiliyetini bilenler, hem zaman kaybını önlemiş, hem de görevlerinde daha başarılı olmaları dolayısıyla vatana millete, daha yararlı olmak imkânını elde etmiş kişilerdir.

İç dış mes’elelerde geçmişin engin tecrübelerine; her zamandan daha çok muhtaç olduğumuz günümüzde; değerli, tecrübeli, eski devlet adamlarımızın; bizlere söyleyecekleri şüphesiz çok şeyler var.

Şüphesiz, emekli koltuklarından, bu millî ve hayatî uyarı vazîfesini kalemleriyle yapanlar yok değil. Fakat bu sayı, devede kulak kabîlinden. Güzîde ve seçkin büyüklerimizin bulundukları köşelerden, bizlerle daha fazla ilgilenmeleri lâzım. Çünkü bırakacakları hatıralarla, yarınlar daha aydınlık olacaktır.

Sadece onlar mı yazmalı? Şu anda iş başında bulunan, özellikle yurdun çeşitli üniversitelerinde, muhtelif ilim kürsülerini işgal eden, hakîkaten sâhalarının ehil ve erbabı bulunan bilginlerimizin, çok ilmî yazılarını, kamu oyunu aydınlatmak gâyesiyle  -halkın seviyesine indirerek-  çeşitli dergi ve gazetelere de aksettirmeleri takdire şayan olacaktır.

 

Önceki İçerikRiyanın Zararları
Sonraki İçerikAydınlar Ocağı Gerçeği
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.