Allah’ın Ayı Muharrem

94

25 Ekim 2014 Cumartesi günü hicrî yılın ilk ayı olan Muharrem ayı başlıyor. Muharrem ayı, biz Müslümanlar açısından olduğu kadar önceki peygamberler ve ümmetleri için debüyük bir önem taşımaktadır. Zira bu ay tarihin seyrini değiştiren olayların gerçekleştiği bir zaman dilimidir. Mesela; Hz. Âdem’in tövbesinin kabulü, Hz. Nuh’un gemisinin tufandan selamete çıkması, Hz. İbrahim’in ateşten çıkması ve Hz. Musa’nın Firavun’un zulmünden kurtulması gibi. İnsanlık için son derece önemli bu olayların Muharrem’in onuncu gününde meydana gelmiş olması inananların nazarında bu ayın değerini yüceltmiştir.

 

Hepsinden önemlisi de Muharrem ayı bizzat Yüce Allah tarafından Kur’an’da hürmete layık aylar arasında zikredilmiştir. Bir ayet-i kerimede şöyle buyrulur: “Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu Allah’ın dosdoğru kanunudur…”(Tevbe, 9/36)Bir hadis-i şerifte ayette sözü edilen haram/hürmetli aylarZilkade, Zilhicce, Muharrem ve Receb olarak açıklanmıştır. (Buharî, Tesîru Sure, 9)Bu dört ayın hürmeti, öteden beri süre gelen dinî bir uygulamadır. Hz.İbrahim zamanından beri bu esasa riayet edilmiştir.

 

Peygamber Efendimiz (s.a.s.),Muharrem ayını “Allah’ın ayı” olaraknitelendirerek bu ayın önem ve faziletini ifade etmiştir. (Müslim, Sıyâm 202, 203)Bu ay, ismini de zaten taşıdığı özelliklerden almaktadır. Zira sözlükte “haram kılınmış, saygı ve hürmete layık” manalarına gelen Muharrem, dinî bir terim olarak da dinen haram kılınmış şeylerdemektir. Bu özellikleriyle Muharrem ayı, “haram aylar” uygulamasını ifade eden genel isim olarak diğer haram aylar içinde ayrıcalıklı bir konumdadır.Muharrem ayı,tarih boyunca da İslam kültüründeki önemini ve değerinihep korumuştur.

 

Milletlerarası ilişkilerde barışı esas alıp yeryüzünde her türlü haksızlık, bozgunculuk ve tahakkümü yasaklayan(Bakara, 2/205; Kasas, 28/83) İslamiyet, savaşın bir insanlık realitesi/gerçeği olduğunu göz ardı etmemiş, savaşın tahribatını en aza indirecek önlemler almaya çalışmıştır. Bu çerçevede, İslamî düşünce sistemi içinde, yılın üçte birini meydana getiren bir sürenin savaş karşıtı duygu ve düşüncelerle geçirilmesine yer verilmiş olması, ihmal edilen birtakım insanî değerlerin hatırlanıp yaşatılmasına ve bu konuda kamuoyu oluşturulması için belli günlerin veya haftaların ayrılmasına önem verilen zamanımızda daha bir dikkat çekmekte ve anlam kazanmaktadır. [Kur’an Yolu, DİB. Yay. C. II, Sh. 766]

 

Muharrem ayını önemli kılan en önemli sebeplerden birisi de bu ayın onuncu günü olan Aşure günüdür.Aşure günü, birçok peygamberin hayatında önemli yeri olan olayların gerçekleştiği bir gündür. Ne yazık ki, Peygamber Efendimizin sevgili torunu Hz. Hüseyin’inKerbelâ’da şehit edilmesi de bu güne tesadüf etmiştir. Ancak bütün Müslümanları üzen bu müessif olay, tarihin hakemliğine bırakılmalı, Müslümanlar arasında husumetin ve kırgınlığın sebebi yapılmamalıdır. Bizlere düşen görev, yanlış ve üzücü hadiselerden ibret alarak, onların tekrar yaşanmaması için ne gerekiyorsa onu yapmaktır.

 

Dinimizce bu ayda yapılan ibadetlerin faziletli kabul edilmesi de bu ayın değerini yüceltmiştir.  Hz. Peygamber (s.a.s.) Muharrem ayında oruç tutulmasını tavsiye etmiş, bu ayda tutulan orucun “Ramazan’dan sonra en faziletli oruç”olduğunu bildirmiştir. (Müslim, Sıyâm 202)Hz. Peygamber (s.a.s.) bu ayın onuncu günü yani Aşure gününde oruç tutulmasını tavsiye etmiş, kendisi de bu orucu tutmuştur. (Buhârî,Savm, 69; Müslim, Savm, 127)Ancak Peygamber Efendimiz   (s.a.s.), Yahudilerin de aynı gün oruç tuttuklarını öğrenince bir gün öncesiyle birlikte yani Muharrem’in 9. ve 10. günlerinde bu orucun tutulmasını tavsiye etmiştir.

 

İşte bu gibi özelliklerinden dolayı Muharrem ayı, Hz. Ömer’in hilafeti döneminde Müslümanların Mekke’den Medine’ye hicretinin esas alındığı hicrî takvimin başlangıcı kabul edilmiştir.

 

İslam dini haram aylar uygulamasıyla; zulüm ve haksızlıkların kol gezdiği, hırsızlık, gasp ve cinayetlerin bolca işlendiği, kavga ve savaşların hiç eksik olmadığı bir çağda, insanları belli dönemlerde durup düşünmeye, savaşların meydana getirdiği tahribatın farkına vararak muhasebe yapmaya davet etmiş ve bunun için uygun bir ortam oluşturmayı hedeflemiştir.

 

Sonuç olarak; Allah’ın ayı Muharrem, sadece Kerbela olayı ile hatırlanmamalıdır.Çünkü yukarıda da değindiğimiz gibi bu ay, Kur’an ve hadislerde övgüyle bahsedilen, Kerbela hadisesinden önce de insanlar tarafından hürmet gösterilen bir aydır. Muharrem ve diğer hürmetli aylar, bizlere barışı hatırlatmalı ve dünyada kalıcı barışın sağlanması için somut adımların atıldığı bir zaman dilimi olarak değerlendirilmelidir.

 

Bu duygu ve düşüncelerle; Muharrem ayının ve yeni hicrî yılın başta ülkemiz olmak üzere İslam âlemine ve tüm insanlığa barış ve huzur getirmesini Yüce Mevla’mızdan niyaz ediyorum.