Kobani, Telafer ve Bayram Kimin Hakkı?

110

PKK ve diğer Kürtçü grupların derdinin sadece bir kimlik sorunu olmadığı, bir statü ve bir devlet peşinde koştukları artık bir sır değil. Devlet kurmanın ilk şartı ise bir vatan bilinci oluşturmak.

Asıl adı Ayn el Arap olan Kobani‘nin IŞİD tarafından kuşatılması ve düşmek üzere olması “Kürt vatanı bilincini” oluşturmak için bu kesim tarafından çok büyük bir fırsat olarak değerlendiriliyor.

Dr. Nihat Ali Özcanstratejik açıdan bakıldığında, PKK için Kobani çok önemli bir yer değil. Bu şehrin IŞİD’in eline geçmesiyle Kürt hareketi yok olmaz, buraya IŞİD’i sokmamayı başarırlarsa da güç dengesi çok değişmez” diyor.

Hatta Özcan’a göre, “PKK ve Öcalan açısından Kobani’de 200 bin Kürt ölse de çok önemli olmaz. Öcalan bu durumda bile, sadece Kandil’deki PKK liderleri için ‘ben çok uyardım ama yeterli tedbiri almamışlar’ diye bir ‘fırça’ ile geçiştirir.”

Barzani de Suriye’deki PKK’lıların IŞİD tarafından kırılmasından hiç rahatsız olmuşa benzemiyor. Soner Yalçın bu durumu tarihi Barzani- Öcalan rekabeti ile açıklıyor. Bunlar ABD-İsrail’in Büyük Kürdistan’ı kurduracağından eminler. Esad sonrası Suriye’yi kantonlara bölecek masada Kürtleri temsilen kendileri oturmak derdindeler. Bu sebeple Barzani Kobani’ye yardım göndermiyor.

Peki, PKK/HDP kanadı neden “Kobani’de olanlar sebebiyle Kurban Bayramı kutlaması yapmayacaklarını” açıklıyorlar.

Neden, “Kobani düşerse Çözüm Süreci biter” diye AKP hükümetini tehdit ediyor?

Tek bir sebebi var: Vatan bilinci oluşturmak.

*****

KOBANİ :Soner Yalçın (Sözcü Gazetesinde) bu şehir hakkında şu bilgileri veriyor: Kobani (Kobane) denilen yer aslında “Arap Baharı” anlamına gelen Ayn el Arap adında bir Arap şehri. “Kuşkusuz Türkmen, Kürt, Ezidi nüfusun da olduğu” bir Arap şehri.

Ayn el Arap şehrinin etnik yapısında Kürt nüfusun artması 1920’li ve 1930’lu yıllardaki Kürt İsyanlarının bastırılması sonucu Türkiye’den Suriye’ye kaçan Kürt isyancıların göçü ile gerçekleşmiş.

Kobani adı hem tarihte kullanılmamış ve hem de Kürtçede böyle bir kelime yokmuş. Ta ki 19 Temmuz 2012 tarihine kadar.

Suriyeli PKK’lıların kurduğu “PYD bu tarihte Ayn el Arap’ı işgal edip, ‘demokratik özerklik‘ ilan ettikten sonra şehrin adını ‘Kobani’ yapıverdi.” Bundan sonra Kobani adını kutsallaştırıcı efsaneler türetmeye başladılar.

*****

TELAFER: Yüzde 70’ini Avşar Türkmenlerinin oluşturduğu, Türkçe konuşulan bir şehir. Yumurtalık boru hattı da buradan geçiyor. Bu Türk şehri 15 Haziran 2014 tarihinde, yani 3,5 ay önce, IŞİD tarafından işgal edildi.

Yine bir Türk şehri Kerkük IŞİD’den koruma bahanesiyle Barzani güçleri tarafından işgal edildi. Dünyanın en önemli petrol merkezlerinden biri olan “Türk Kerkük” artık bir Kürt şehri.

“İnsanlık ve kardeşlik” adına Kobani için ağıtlar yakan PKK-severlerin Telafer için bir kelime üzüntü beyan ettiklerine şahit olduk mu?

Bırakın “insanlık” adına ağıtı, Kerkük’ün Kürt kontrolüne geçmesinden de, Telafer’in IŞİD’in eline geçmesinden de çok mutlu oldular.

Çünkü Telafer Irak ve Suriye Kürtlerini ayıran bir tampon bölge. “ABD yakın bir gelecekte nasıl olsa IŞİD’in hakkından gelir, bu bölgeyi de Büyük Kürdistan‘ın bir parçası olarak Kürtlere verir” diye ümit ediyorlardı.

***

PKK-severleri bir yana bıraktık, PKK’lıların Kobani feryatlarının yüzde birini Telafer ve Kerkük için bizler çıkarabildik mi?

“Yörük, Türkmen” diye tanıtılan Başbakan dâhil, AKP kanadından bir Telafer ve Kerkük çıkışı duyduk mu?

PKK/HDP kanadıyla birlikte ABD’de kulis yapan, Öcalan’ın taleplerini çözüm için teklif diye tekrarlayan CHP’lilerden Telafer ve Kerkük adına ne işittik?

MHP bu meseleleri Meclis gündemine getiren tek parti. Ancak sesi cılız ve etkisiz. Telafer ve Kerkük’e yardım çabaları ise medyada yer almıyor, yetersiz faaliyetler olarak kalıyor.

Irak ve Suriye’de (ve hatta Türkiye’de) Türkler yalnız, Türkler çaresiz, Türkler mahzun.

***

Mehmet Akif’in meşhur Bülbül şiirine nazire olarak halimizi anlatalım:

ABeDe‘n var, HeDePe‘n var, AKePe‘n var ki beklerdin

Kıyametler koparmak neydi ey PKK nedir derdin?

Bugün arkasız, yalnız bir garibim öz diyarımda

Benim hakkım sus ey hain, senin hakkın değil matem.

*****

Bayramı Hak Ediyor muyuz?

Kobani’de akrabalarının işgal tehdidinde olduğu gerekçesiyle Kurban Bayramı kutlamaları yapmayacaklarını açıklayan PKK/HDP bir millet inşa edeceği zemini, vatan bilincini oluşturmaya çalışıyor.

Türkiye’yi kendi sınırları dışında olan Kürtlerin kurtarılması için savaşmaya zorluyor. Ancak bir de şartı var: Kobani’ye tek başına girmek ve girip de çıkmamak yok.

Büyük Türk Milleti ise Suriye’den kaçıp gelen Suriye vatandaşlarına kapılarını açıyor. Kobani’li Kürtler Barzani Kürdistan’ına veya Kandil’e değil Türkiye’ye sığınıyor. HDP’li belediyelerin yönettiği şehirlere değil, İstanbul, Kocaeli, İzmir gibi şehirlere geliyor.

Hükümetimiz, sayı konusunda bir kırmızıçizgi koyamıyor, her geleni içeri alıyor. Hem de bu gelenlerin kaçı PYD’li, kaçı IŞİD’li demeden.

Türkmenler ise Irak ve Suriye’de bulundukları şehirlerden kaçırılmış, dağlarda çöllerde bir yaşama mücadelesi veriyor.

Türkmenlerin ne halinden haberimiz var, ne de yardım edebiliyoruz.

İslamcı geçinenlere ve “çözüm süreci” destekçilerine göre, Kürt olana sahip çıkmak “insanlık”, Türk soydaşına sahip çıkmaya çalışmak ise “ırkçılık” oldu.

Bırak soydaşlık adına sahip çıkmayı, insanlık adına Telafer ve Kerkük’lüye sahip çıkmamız gerektiğini göremiyoruz.

İçimizde bir yara hissetmeksizin vur patlasın, çal oynasın bayram yapabiliyoruz.

Hadi “kişi kavmini sevmekle suçlanamaz” hadisini unuttunuz. Hadi soydaşınızın acısını paylaşamadınız, hadi insanlığınızı da unuttunuz.

Hiç olmazsa milli menfaatlerinizi unutmayın. Kerkük ve Telafer’de Türk varlığı biterse, Diyarbakır’ın, Hatay’ın, Mersin’in ve hatta Ankara’nın korunmasının ne kadar zorlaşacağını görüverin.

 

Önceki İçerik“Öğretmenin Gölgesine Bile Basılmaz”
Sonraki İçerikEdirne’yi Kurtaran Ruh
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.