Mustafa Armağan ve Derin (!) Tarih

63

Siyasî tarih yazıcılığı, sadece devletlerin ve görevli bürokratların değil aynı zamanda dinî teşekküllerin ve durumdan vazife çıkaran şahsiyetlerin de işidir. Yakın dönemde yazılan “Lozan Zafer mi, Hezimet mi?“ler, “Yalan Söyleyen Tarih Utansınlar, “Gayri Resmî Yakın Tarih“ler bunun ciltler dolusu numuneleri.

MSP’li hukukçu Kadir Mısıroğlu‘ndan müftü oğlu Mustafa Tatlısu‘ya, Yeni Asyacı / Nurcu gazeteciler Burhan Bozgeyik ve Mustafa Kaplan‘dan Millî Görüşçü vaizler / ilahiyatçılar Sadık Albayrak ve Hasan Hüseyin Ceylan‘a değin birçok insan muhalefetten siyasal iktidara erişim amaçlı mektup mahiyetli kitaplar yazmışlardır.

Mustafa Armağan ve dergisi Derin Tarih de bunlardan biri. Edebiyat mezunu, Zaman yazarı ve Gazeteciler-Yazarlar Vakfı üyesi Armağan, Erdoğan’ın yakın çevresinden olan Albayraklar Grubunun dergisinde de editör. Paralel avına rağmen güzel bir parti & cemaat bileşkesi.

Şimdinin Başbakanı Ahmet Davutoğlu‘nun ‘Derinlik’ (S) merakı Mustafa Armağan‘la sürüp gidiyor. Nedense resmî ideoloji diye bir gulyabanî vardır ve tarih, coğrafya, strateji, terminoloji ne varsa hepsini satır satır / santim santim kurgulamış, hem de hep yanlış kurgulamıştır.

Tarih, elbette yalnızca tarihçilerin işi olmamalı. Ama Türkiye‘de “Din Davası“nın sloganik öncüleri olan gazeteciler – dergiciler vasıtasıyla tarih de sekiz sütuna manşet üzerinden popüler tüketime kurban gitmektedir.

“Dil Devrimi Manevî Bir Soykırım”, “Atatürk’ten Kafatası Dersleri”, “İstiklâl Mahkemeleri: Cumhuriyetin Terör Fırtınası”, “Şeyh Said Gerçeği”, “Atatürk 23 Nisan’ı Çocuklara Armağan Etmedi!”, “Hilafet İngiltere’ye Hediyemiz mi?”, “İzmir’i Kim Yaktı?”,”Yol Yok, Okul Yok Ama Heykelimiz Var”, “Cumhuriyet Ayık Kafayla mı Kuruldu?”, “II. Abdülhamit Modern Türkiye’nin Babasıdır”, “İngilizler ile Mustafa Kemal Nasıl Anlaştı?” gibi başlıklar magazinsel tarihçiliğin ve asparagas haberciliğin dergideki onlarca örneğinden bazısı.

Arkadaşın twitter sayfası da dergi spotları gibi: “Bunların Misakı Millisi bu kadar işte. Batı Trakya yüzde 80’i Türk Müslüman olduğu halde Yunana bırakıldı.” “Acaba 20. Yüzyılda din devrimi yapılamayacağı için mi Türkiye’de dil devrimi yapıldı? Dilden dini atarak bir din reformu mu yapılmak istendi?”, “Dil devrimi Türkçeye barbarca bir tecavüz olduğu gibi Kürtçeyi de Türkiye’den silme operasyonuydu. Maksat Osmanlısızlaştırma, anladınız mı”, “Osmanlıyı geçebilmek için önce Kemalist mantıktan gusül abdesti almamız lazım. Kemalizm Osmanlının mefhum-i muhalifidir çünkü.”, “Sivas Arkeoloji Müzesi’nde bulunan Osman Gazi büstü Osmanlı döneminde yapıldı. Atatürk devrinde yıkıldı.”

Hangi birini düzeltesin; züccaciye dükkanına giren fil misali. Hoş düzeltsen de vatandaşın geçim kaynağı. Tarihi kurban ederek etinden, sütünden, derisinden rant sağlama uzmanlığı günümüzün popüler mesleklerinden. Hele hele ‘Çakma Tarihçilik bir hayli gelir getiriyor. Hem akıyor, hem damlıyor.

Yalanlarını sevdiğimin pinokyosu; Yeni Türkiye‘ye (New Ottoman) Armağan olsun!