Ana-Baba Hakkı

119

 

İnsanın kendisini ve içinde yaşadığı kâinatı yaratan ve çeşitli nimetlerle donatan Yüce Allah’a karşı kulluk görevlerinin yanında O’nun yaratmış olduğu varlıklara karşı da sorumlukları bulunmaktadır. Bu varlıkların başında ise dünyaya gelişine vesile olan, yetişip büyümesini sağlayan anne ve babası gelmektedir.

Bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de şöyle açıklanmaktadır: “Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin…” (Nisâ, 4/36) “Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti…” (İsrâ, 17/23)

Ayet-i kerimelerde Allah’a kulluk görevinin hemen ardından, insanın ana babasına karşı evlatlık görevinden bahsedilmesi oldukça anlamlıdır. Bunun nedeni Allah’ın merhamet, rızıklandırma, yetiştirip büyütme ve koruma sıfatlarının anne babada tecelli etmesidir.

Kişinin insanlar içinde en fazla ilgi alaka göstermesi, iyilik ve ihsanda bulunması gereken kimseler anne babasıdır. Çocuğun dünyaya gelmesinden itibaren her türlü eziyetine katlanan, ihtiyaçlarını karşılayan, eğitimini ve iyi bir şekilde yetişip hayata atılmasını sağlayan dünyanın en fedakâr insanları olan anne babalar elbette en iyi muameleye, saygı ve hürmete layıktırlar.

Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: Bir adam Hz. Peygamber (s.a.s.)’e gelerek: “Ey Allah’ın Resûlü, kendisine iyi davranıp yakınlık göstermemi en çok hak eden kimdir?” diye sordu. Hz. Peygamber, “Annen” cevabını verdi. Adam, “Sonra kimdir?” diye sorunca Hz. Peygamber yine, “Annen” buyurdu. Adam “Sonra kimdir?” diye yeniden sorunca Peygamber Efendimiz, “Annen” cevabını verdi. Bunun üzerine adam, “Sonra kimdir?” dedi. Hz. Peygamber, “Sonra babandır” buyurdu. (Buhârî, Edeb, 2)

Hadis-i şerifte annenin peş peşe üç defa tavsiye edilmesi, dördüncüde babanın zikredilmesi annenin evlat üzerindeki hakkının daha fazla olduğunu ifade etmek içindir. Çünkü anne çocuğu karnında taşımak, dünyaya getirmek, emzirmek ve onun terbiyesiyle meşgul olmak gibi çok meşakkatli işleri yapmakla çocuk üzerinde en fazla hak sahibidir. Bu sebeple evladın iyiliğine babadan daha çok layık görülmüştür. Yine bir hadiste, “Cennet anaların ayakları altındadır” (Neseî, Cihad, 6) buyrularak annenin değeri belirtilmiştir.

Diğer yandan bir çocuk için babanın önemi de azımsanmayacak kadar büyüktür. Ailenin geçim yükünü omuzlanan, çoluk çocuğunu helal rızıkla beslemek için gece gündüz demeden çırpınan, ailenin güvenliği için canını siper eden hep babalardır. Her ne kadar ciddiyetin ve disiplinin timsali gibi görünseler de babalar o heybetli görünüşlerinin altında yufka bir yürek taşırlar. Çoğu zaman anneler gibi sevgilerini, şefkat duygularını açıktan ifade edemezler ama onlar da evlatlarına çok düşkündürler. Bu konuda en güzel örnek olarak Sevgili Peygamberimizi gösterebiliriz. O’nun çocuklarına olan sevgisi ve ilgisi dillere destandır. Baba hakkının ne kadar büyük olduğunu anlatması açısından Hz. Peygamber (s.a.s.)’in şu sözleri çok anlamlıdır: “Hiçbir evlat babasının hakkını ödeyemez, Şayet onu köle olarak bulur ve satın alıp âzâd ederse, ancak babalık hakkını ödemiş olur.” (Müslim, İtk, 2)

Dinimizde ana baba hakkına büyük önem verilmiştir; öyle ki, ana babaya itaat ve iyilik, “vaktinde kılınan namaz ve cihad ile birlikte en üstün ameller” arasında sayılmıştır. (Buhârî, Tevhîd, 48)

Kur’an’da, “İnsana, anne babasına iyi davranmasını emrettik” (Lokman, 31/14) buyrularak ana babaya itaatin Allah’ın kesin emri olduğu bildirilmiştir. Kur’an’ın şu beyanı da başka hiçbir söze ihtiyaç bırakmadan evladın ana babasına nasıl davranması gerektiğini açıklamaktadır: “Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: “Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı.” (İsrâ, 17/23-24)

Ana babanın haklarına riayet etmek ve onlara iyi davranmak bir görev olmanın yanında aynı zamanda mü’minler için sevap kazanma ve cennete girme vesilesidir. Anne babasına hizmet etme imanı olup da bunu yapmayanlar kendilerine yazı etmiş olurlar. Hz. Peygamber (s.a.s) böyleleri hakkında şöyle buyurur: “Anne ve babasına veya onlardan sadece birine yaşlılığında yetişip de cennete giremeyenin burnu yere sürtülsün.” (Müslim, Birr 9; Tirmizî, Deavât, 100)

Aslında insan anne babasına yaptığı muamele ile çocuklarının ileride kendisine nasıl davranacakları konusunda örnek olmaktadır. Bu nedenle insan çocuklarından nasıl bir muamele bekliyorsa, anne babasına öyle davranmalıdır.