İntikam

97

 

Geçenlerde bir köşe yazısında okudum:

“AKP Merkez Yürütme Kurulu üyesi Prof. Dr. Mazhar BAĞLI, Twitter’den mesaj atıyor: Bu saatten sonra milletin öfkesini asla kavga kesmez. İntikam istiyor millet, kan kusturanlara kan kusturulsun istiyor.”

Buyurun bakalım!

Böyle bir anlayışın koskoca ülkeyi nereye götüreceğini düşünebiliyor musunuz?

Bu konu, bugüne kadar özellikle üstünde durduğumuz bir konu.

Kim, kimden intikam istiyor?

Kim, kime kan kusturmuş ve kim kime kan kusturmak istiyor?

Hangi millet artık kavga kesmiyor?

Kavga kesmeyen milletin adı ve özelliği ne?

Bu kadar ağır bir düşünceyi bu zat, kimden aldığı bilgilerle elde etmiş?

Varsayalım ki, böyle düşünen sade vatandaşlar var. Peki, bu zata, bunu söylemek ve toplumu kışkırtmak, tahrik etmek yakışır mı?

Tayyip ERDOĞAN’ın taktiğinin tamamen, kışkırtmak, kavga etmek, öfkelenmek, düşmanlaştırmak, kutuplaştırmak üzerine olduğu bir ortamda, belki de bu zatın düşüncelerini böyle ifade etmesini normal görmek gerekir.

Bakın, bu gidiş, bu anlayış çok tehlikeli ve sonu çok ağır olacak bir gidiştir.

Bir kere, bu zatın kastettiği intikamın kimler arasında olduğunu kestirebiliyoruz.

Aklınca, din istismarı yaparak, dini kullanarak, Allah’la aldattıkları insanların düşüncelerini aktarma görüntüsü vererek zulümlerini devam ettirme gayreti ile hareket ediyor.

Daha önce yapılmış bir takım hatalar var ise, bu hataların düzeltilmesi için toplumda yenilikler istemek ve bu hataların üzerine gitmek başka şey, bu hataları düşmanlığa çevirip, kan, intikam gibi ölümcül çözümler aramak ve bu çözümlerden medet ummak başka bir şeydir.

Bakın, bütün düğüm noktası neresi biliyor musunuz?

Bu aşamadan sonra, ülke yönetiminde el değiştirme gerçekleşirse, yeni gelenlerin de bugünkü intikamcılardan, kan kusturanlardan intikam almak ve bunlara kan kusturmak duygusu ile hareket ettiğini görürsek, yeni gelenleri eleştirmek hakkımızı da kaybediyoruz.

İntikam, intikamı, kan, kanı sürdürür.

Bir toplumu, bir ülkeyi yönetme iddiasında olan kadrolar, kin gibi, düşmanlık gibi, kan gibi duyguları rahatça orta yere sermemelidirler. Çünkü, bu duygulara halim olamayanlar, karşısındakileri de aynı duygulara iterler. Millet olarak, ülke olarak, toplum olarak maalesef bu örnekleri yaşadık, biliyoruz.

Yönetimler, mutlak değildir. Eninde sonunda değişirler. Bugünkü iktidar ne kadar sürerse sürsün bir sonu olacaktır. İşte o son geldiğinde, kin ve intikam duygusu ile devredilmemelidir.

Ancak, ne yazık ki, bugünkü yönetim ve kadrosu, büyük oranda kin ve intikam duygusunu kendinden olmayanlarda körükleyerek yönetimlerini sürdürmektedirler. Bu nedenle, bu anlayışı bir an evvel terk etmelidirler. Çünkü böyle bir anlayışın kimseye yararı olmaz. Neticede, aynı ülkede ve aynı toplum içerisinde yaşıyoruz.