80 Yaşında Bir Kültür Çırpınışı

66

Kendisini 1976 yılında yakından tanıdım. Daha önce ismini ve çalışmalarını duyardım ama öyle özel bir sohbetimiz ve hukukumuz olmamıştı. Ankara’nın en meşhur, belki de hem çok uzun, labirentleri olan, hem de ilk yeraltı çarşılarından Kocabeyoğlu Pasajı’nda kaybolmak üzere bir mesleği icra ediyor , “sahaflık” yapıyordu.  Hem İzmir caddesi’ne, hem de Atatürk Bulvarı’na açılan kapıları vardı Kocabeyoğlu’nun. Pasaj her saat, her mevsim kalabalıktı. Özellikle giyim, kuşam, ayakka8bı, tuhafiye malzemeleri satan dükkanlardan oluşmuştu. Tek kitapçıydı, yani örneği azalan, eski veya kullanılmış yahut sipariş edilen eserler, değişik dil ve alfabede yazılmış yazılı yayınların bulunabileceği yerdi burası. Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı’nın 40 yıldır fasikül olarak yayınladığı İslam Ansiklopedisi’nin kendisinden almıştım.

Bir ara Türk-İş pasajı’na taşındı. Bu işçi konfederasyonunun adını taşıyan pasajda İstanbul’daki dostlarımızın kurduğu ve Ezel Erverdi arkadaşımızın sahibi bulunduğu Dergah Yayınevi’nin temsilcisi Fatih Gökdağ da Ülke Kitapevi olarak aynı yerde hizmet veriyordu. Fatih Gökdağ’ın yeri, bir aydınlar lokali gibiydi. Gidip gelmemiz için dolayısıyla sebep çoktu. Bu defa da Türk Tarihi ile alakalı bir kaç eser sipariş etmiştim Sahafçılık yapan Faruk Elhan ağabeyden. Üstelik ailenin tümü de sanatçıydı.

BÖLGELERİN BAŞKENTLE OLAN İLETİŞİMİ

Faruk Elhan Kilis’te doğdu(1934). Kilis Erkek Sanat Enstitüsü’nün ilk mezunu. TCDD’nda makinist olarak çalıştı. Askerlik sonrası Sayıştay’a girdi. Elektronik Bilgi İşlem Merkezi’nden yönetici olarak emekliye ayrılırdı. Başkent Ankara’da yıllarca sahaflık yaptı. Emekliliğini kültür hareketliliği içinde değerlendirdi. Mesela  Türkiye ve Atatürk konulu çeşitli dillerde onbinlerce yayını derleyerek Ulus Birinci TBMM’nde sergi açtı. Bu serginin içinde yer alan yaklaşık 1500 adet kadar Kilis ile alakalı vesikaları ise özel bir arşivde topladı. Fotoğraf, grafik, resim ve soyut objeler üreterek arşivinde yeni departmanlar oluşturdu. Fotoğraf arşivi aynı zaman bir Türkiye Tarihi gibidir.

Doğduğu ata-dede memleketine bir vefa olarak Kilis Suları ve Kastelleri çalışması yaptı.  Açıklamalı Kilis Kaynakçası ve Ansiklopedik Kilis Kitabı araştırması yayına hazır bekliyor. 720 Sahifelik Kilis Ağzı ve Karacaoğlan adlı eseri üç baskı yaptı. 2004’de Ankara Milli Kütüphane’de gerçekleştirilen Kilis Kurultayı’nda sanatçı ailenin bireylerinden Salih Elhan ebru sergisi açarken, Faruk Elhan da arşivinden 500 kadar belgesel bir bölümünü sergileyecekti. Rahmetli Mühendis Vakıf Canbal’ın dostluğu zor bu kültür adamını iknaya netice vermeyince bu sergi gerçekleşemedi, arşivde kaldı. Sanatçılar, kültür adamları kolay insanlar değillerdir.

250 YILLIK BİR MANTIK KİTABI

Çok sayıda akademisyen, yazar ve düşünürün katıldığı İstanbul Topkapı Barcelo Eresin Otel’deki önemli bir kültür-medeniyet- sanat programımız sırasında  değerli eğitimci, sivil toplum kuruşlarının fahri maratoncusu Selim Daniş ile birlikte ziyarete gelmişti (2010) Faruk Elhan Bey. Selamlaştık. İlk masaya oturduk, daha “ne içersiniz” dememe bile fırsat bırakmadan, her zamanki maruf haliyle elindeki çantasını açarak bir tomar belge ve bilgiyi masanın üzerine yaydı. Tümü Arapça ve Osmanlı Türkçesi ile yazılmıştı bu çalışmaların. Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ı da rica ederek sohbetimize dahil ettik.

Prof. Yalçıntaş Faruk Elhan’ın kısa açıklamasından sonra masadaki söz konusu esere bakarak bu çalışmanın hem ilmi olduğunu, hem de antika özelliği taşıdığını anlattı. Uzmanların bu çalışmayı inceleyerek, ilk fırsatta yayına hazırlamaları gerektiğini, kültür ve medeniyet hayatımıza böyle bir eserin kazandırılmasının önemli olduğuna dikkat çekti.

Sözkonusu eser yıllarca bir mantık kenti olan Kilis’teki  Mehmet Paşa Medresesi sıralarında okutulan Havaş-ı Cedide Müellifi Kilisli Hocazade Abdullah Enveri Efendi’nin Mantık kitabı idi. Tek nüshaydı. Yazma bir eserdi. O da Faruk Elhan’da idi. Bursalı Tahir Efendi’nin Osmanlı Müellifleri adlı eserinde Abdullah Enveri Efendi özetle şöyle anlatılıyor(Türk Yurdu sayı 78. Sanife 67):

ÇALIŞMAYA PADİŞAH MOTİVASYONU

“1241 sene-i hicriyesinde Halep Vilayetine mülhak Kilis kasabasında tevellüd eyleyip, pederi Abdurrahman Efendi’den tekmil-i nüsah ile 1261’de icazetname aldı ve Hülefayı Nakşibendiye’den Baytazzade Hacı Abdullah Efendi’den de ikmal-i süluk eyledi. Bundan sonra ecdadının tedrisatgahı olan Kesik Minare Medresesi’nde neşr-i uluma başlayıp sırf nazariyattan ibaret kalarak hiç bir tatbikat göremeyen nazarat-ı mantıkiyeyi tatbikata tevfik ederek o zamanlara kadar mantığın yalnız Arapça’ya, Arapça kitaplara münhasır ve mahsus olması gibi hasıl olan fikr-i zaifi esasından çürüterek tedris esnasında yapılan kıyasların en çoğunu Türkçe ibare ile mütenevvi mevzulardan tertip ve tatbike muvaffak olmuştur.

Hemen her sene, memalik-i islamiyenin her tarafından, ekser mücaz zevat olmak üzere yüzlerce talib-i ilim halka-i tedrisine dahil olurdu. Her hangi ilim tedris ederse etsin, kitap tutmaktan müstağni, her kaç saat takrir ve hitabede bulunursa bulunsun bir lafz yahut ibareyi medar-ı beyan ve kelam ederek tekrarlamak nakısasından muarra idi.

1272 senesinde İstanbul’a gelerek Takdikat haşiyesini cennetmekan Sultan Abdülmecid’e takdim etmiş, yüz lira ihsana nail olmuş, mezkur haşiye ba-irae-i seniyye Matbaa-i Amire’de tab edilmiştir. 1275’te vilayet vasıtasıyla Tasavvurat Haşiyesini takdim etmesiyle de ba-kayd-ı hayat yüzelli kuruş maaşla taltif olunmuştur. 1303 sene-i hicriyesinde altmış üç yaşında olduğu halde  irtihali dar-ı beka ile pederi yanına defnedilmiştir.

Matbu Eserleri: Mantıktan Arapça(Tasavvurat, Tasdikat, Fenari ve İsagoci haşiyeleriyle Türkçe (Mantık Zübdesi) ve Fenn-i Adab-ı Münazara’dan Hüseyniye Haşiyesi.

Gayri Matbu Asarı: İlmi Kelamdan(Celaleddin-i Devvani, Şerh-i Akaidi Nesefi, Hayali) haşiyeleriyle, mantıktan (Tebzib’ül Mantık), Fenn-i Adabı Münazara’dan (Mir Ub’ul Feth), nahvden Molla Cami haşiyeleriyle, Kırat-ı Seb’a ve Aşere’ye dair Türkçe (Zübde) namıyla bir risale ve evahir-i ömrüne tesadüfle natamam (Kadı Beyzavi) tefsir-i şerifi haşiyesinden ibaret olmak üzere cem’an ondört tanedir. Çengelköy 12 Kanunisani, sene 1330 Bursalı Mehmet Tahir-1914″

BU AKSAKALLARI TANIYAN VAR MI?

Bir dönem mantık şehri olan Kilis’teki eser vermiş diğer ilim adamlarından bazıları da şöyle: Fakri Dede, İbrahim Efendi, Çekmecelizade Hacı Mustafa Efendi, Hüseyin Resim Efendi, Üryanizade Osman Efendi, Uncuzade Hasan Efendi, Mustafa Ruhi Efendi, Çekmecelizade Mehmet Efendi, Kırıkoğlu Abdurrahman Efendi, Muhammed Kutsi Efendi, Üryanizade Mehmet Reşit Efendi, Üryanizade Mehmet Said Efendi, Yavaşçazade Hacı Haşim Efendi, Celalettin Ali Paşa, Davutağazade Mehmet Haki Efendi, Mantıkcı Hacı Ömer Efendi, Esseyyid Halil Efendi, Seyyed Mehmet Emin Vahip Paşa, Cenginli Hacı Hasan Efendi, Karadağlızade Hafız Mehmet Efendi, Hacı Hafız Efendi, Sadakazade Hacı Sadık Efendi, Bekir Vahid Efendi,  Oylumluzade Mehmet Efendi, Müderriszade Takıyüddin Mehmet Paşa, Üryanizade Şeyhülislam Ahmet Esat Efendi, Abdullah Sermest Efendi vs.

Faruk Elhan’ın aydınlara duyurmak istediği husus Abdullah Enveri’nin eserlerinden söz edenlerin sayısı az, adlarını bilenler ise daha da az. Aradan asırlar geçmiş bu eserlerin günümüz Türkçesi’ne çevrilip yayınlanması gerekmez mi?. Ancak durum öyle değil. Vekillerin, Kilis’i yönetenlerin, üniversitenin, ticaret odasının, kamu ve sivil toplum kuruluşlarımızın böyle bir endişesi niçin yok? “Malımdan aciz değilim, her an elden çıkarabilirim. Ancak bu eser göz ardı edilmemeli” diyen Faruk Elhan müracaatlarının hiç birine cevap alamamış. “Eski mantık gitmiş, yerine yeni bir mantık gelmiş” artık.

KÜLTÜR KORUYUCUSU, SAVUNUCUSU VE KÖPRÜ BİR AYDIN

Bu kitabın kaderine dikkat çekiyor ancak, elindeki bu eseri kimseye vermiyor. Hırsızlarla, su basmalarıyla, okuyup getireceğim diyenlerden yorulmuş Faruk Elhan; fotokopisinin, fotoğrafının çekilmesinden, gerekeceği kadar istifade edilememesinden de endişe ediyor haklı olarak. Faruk Elhan’ın arşivinde  kayıtlı bir kısmı el yazması, örneği bile mevcut olmayan, antika, tek ve tarihi eser olmak üzere 2827 kitap bulunuyor. Yarım asırlık bir birikim ve değer. Kilis Kültür ve Turizm Müdürü Abdullah Aldemir’e serzenişine gelen cevap Faruk Elhan’ı yüreklendirmiş. Cevabı yazıda ise “Eksperlik, koruma ve derleme emeklerime karşılık her yıl için bin TL dersem de yazma eser için daha az isteyeceğim.” diyor. Faruk Elhan’a göre, Mantık kitabı hakkındaki detaylı bilgi tercüme edilince ortaya çıkacak, yayınlanacak ve Kilis Mehmet Paşa Medresesi’nde okutulacak. Kilis Mantık Okulu taçı ve ayrıcalığı da böylece geri gelmiş olacak. Bu duaya ancak amin denir.

Böylesi bir sorun sadece Faruk Elhan ve Kilis’in  değil, Türkiye’deki her aydının ve her kentin meselesidir. Tek çözümü de yöneticilerimizin insan endeksli politika üretmeleri, kültür, sanat ve medeniyetten nasiplenmiş olmalarıdır. Vermeyince mabut, neylesin mahmut. Nasip meselesi bu tür hizmetler. Böyle gelmiş, böyle gitmez diyen sesler; gelişen teknoloji, aşırı para, şöhret, makam, mevki, marka hırsı yüzünden acımasız rekabeti acı da olsa tuş edecektir.

Bölge ve dünya gündemini siz tayin etmedikçe, insanınıza yatırım yapmadıkça ve iddialı olmadıkça ağızlara sürülen izotlar bu ızdırabı hep yaşatacıktır. Çünkü kültürsüzlük eşittir acı biberdir.