Biz dünyayı yönetmek için yaratılmış bir milletiz. Orta Asya’dan beri Cihana Hâkim Olma Ülkümüz var bizim. İslamiyet‘le şereflenmişiz ve İlâ-yı Kelîmetullah uğrunda, Nizam-ı Âlem yolunda yürümüşüz. İnsaniyetin en huzurlu ve istikrarlı dönemleri bizim önderliğimizdedir. Ve İslamiyet’in Asr-ı Saadet sonrası mutlu dönemleri bizim öncülüğümüzdedir.
Zira bağımsızlık ve özgürlük bizim kadim karakterimizdir. Zira biz İslam’ı, Şanlı Peygamber‘in doğrudan Ehl-i Beyt‘inden almışız, öğrenmişiz. Hoca Ahmet Yesevî‘nin yaktığı ateşle aydınlanmışız, ta Türkistan’dan Balkanlar’a dek onun yaktığı meşaleyle aydınlatmışız yolumuzu, izimizi ve coğrafyamızı.
Yoruldu, tükendi, bitti dedikleri yerde; “Türk’ün Ateşle İmtihanı“nı başarıyla vermiş ve Atatürk‘ün önderliğinde atom çekirdeği bir devlet kurmuşuz. Ordularını denizden, gemilerini karadan yürüten bir millet olarak tıpkı bir Anka Kuşu gibi küllerinden dirilmeyi de bilmişiz. Zira Arvasî Hoca‘nın dediği gibi “Ve Tarih acz içinde kıvrana kıvrana şahadete susamış bir Ülkücüden daha müthiş bir silahın keşfedilmediğini yazmak zorunda” kalmıştır o gün.
7 Haziran yolcusuyuz; YERLİ VE MİLLÎ. 9’ncu sıranın hareketiyle 9 Işık‘ın bereketini sunuyoruz:
Milliyetçiyiz; bu mübarek milletin hizmetçisiyiz. Ülkücüyüz; ülkümüz 77 milyon dirlik ülküsüdür, Türk ve İslam Âleminin birlik ülküsüdür. Ahlakçıyız; düşlediğimiz cemiyet düzeninin örnek insanları olmak durumundayız. Toplumcuyuz; ekmek için madenlerde kara kömüre gömülenler de bayrak için sınırlarda şehit düşenlerimiz kadar azizdir bizim için. Madenci babası, yetim dedesi Recep Amca’nın ayaklarındaki delik-deşik o kara lastik, Türk Bayrağı’nın Diyarbakır’daki Hava Üssünden indirilmesi kadar bizi yakmış ve yaralamıştır.
Bu fukaralığa, bu iş ve aş kıtlığına, bu aç uyumalara ve bu yetim feryatlarına 7 Haziran’da hep birlikte son vereceğiz inşallah. Bu milletin makûs talihini ilimcilikle ve fenle, köycülük ve kalkınmayla kıracağız Allah’ın izniyle. Hürriyetçilik diyeceğiz, şahsiyetçilik diyeceğiz ve bu korku imparatorluğuna son vereceğiz, toplumumuzu normalleştireceğiz. Gelişmeci olacağız, gelişmelere açık olacağız ve bunu Halk için, halka göre yapacağız. Çağın uygarlıklarıyla kötü alışkanlıklarda değil endüstri ve teknikte yarışacağız, yarışmalıyız.
“Dünya bir hareket ve inkılâp bekliyor.” Dünya, adalet ve merhamet dersi verecek Türkleri bekliyor. Evet; “Türkler, her zaman bir Süper Güç’tür ve bunu Türkler hariç herkes bilir” diyoruz. Buradan başlayarak varlığını Türk varlığına adamışlarla beraber, hep birlikte dünyanın dönüş öyküsünün değiştirmeye adayız. Başbuğ Türkeş‘in tabiriyle hepimiz birer Türk Bayrağıyız; kirletmemek, leke getirmemek bir yana onu dünyanın gönderine çekmeliyiz, Brüksel’e dikmeliyiz.
Genel Başkanımız Dr. Devlet Bahçeli; “Vatan, vicdanlardaki fütuhat haritalarıdır” diyor. Ve biz de diyoruz ki: Toplumsal huzuru futbol topunun havası gibi kaçmış, Ezile ezile toplumun en geniş kesimi olan Ortadireği bile buharlaşmış, Korku ve şiddeti toplumsal cinnet manzaralarına yansıtmış, Ekonomisi duvara taslamak üzere olan, Sınırları yolgeçen hanına dönmüş olan, Sınırlarının dibinde oluk oluk kan dökülen, “Allahu Ekber” kutlu nidası Cahilliye Putperestlerinden bile beter işlere alet edilen, Ülke bütünlüğünün örselenmesi için adeta kıvılcım beklenen bu yapıya hep beraber son vereceğiz Allah nasip ederse.
Bir buçuk aylık bir koşumuz kaldı ve sonrası kutlu bir yürüyüş.