2-Atatürk Vahdettin Görüşmeleri

48

(Üçüncü (Son) Bölüm)

Ali Ak Bey’in lütfedip gönderdiği ikinci eseri: ‘Atatürk-Vahdeddin Görüşmeleri’ ismini taşıyor. 16 X 24 santim ölçülerinde, renkli baskılı karton kapak içerisinde 62 sayfadır. Bu eser de geniş kapsamlı, yorucu ve uzun süreli bir çalışmanın ürünü değerli bir kitaptır.

Vahdeddin Han – Mustafa Kemal Paşa görüşmelerinde cevaplandırılamayan sorular vardır: Paşa’ya verilen vazife; Anadolu’da hazırlıkları hissedilen, işgal kuvvetlerine karşı koyacak bir ayaklanmayı bastırmak mı? Güç oluşturup vatanı işgalden kurtarmak mı? İkinci düşünceyi destekleyenlere soruluyor: ‘O halde, Mustafa Kemal Paşa Erzurum’da iken neden bütün görevlerinden azlediliyor ve İstanbul’a çağrılıyor?’ Cevabı basittir: ‘Samsun’a hareket etikten sonra Erzurum Kongresi’nin yapıldığı tarihe kadar geçen zaman içerisinde şartlar değişmiştir, işgalciler işin içyüzünü anlamışlardır ve pâdişahı tehdit ve baskılarla ikna edip azilnâmeyi imzalatmışlardır.’ İşin o yönü tartışma konusudur ve tartışmalardan netice alınamamıştır. Tıpkı Yunan ordusunun Polatlı’ya kadar gelmişken, ertesi gün Ankara’ya ulaşması mümkün olduğu halde, eşikten dönmesinin sebebinin tartışıldığı gibi…

Ali Ak, ele aldığı konu itibariyle ve haklı olarak meselenin bu yönüne temas etmiyor. Havanda su dövmekten kaçınmış olması isâbetli bir tercihtir.

İçindekiler sayfası, eser hakkında bilgi edinmek için yeterli olacaktır:

*İlk Görüşmeyi Hazırlayan Sebepler . *Almanya Seyahati / Seyahat Boyu Görüşmeler. *1918 Ağustos Görüşmeleri. *İkinci Görüşme: 5 Ağustos Görüşmesi. *Üçüncü Görüşme: 9 Ağustos Görüşmesi. *Dördüncü Görüşme: 16 Ağustos Görüşmesi. *Mütâreke Dönemi Görüşmeleri Mütarekeye Doğru. *Beşinci Görüşme: 15 Kasım 1918. *Altıncı Görüşme: 22 Kasım 1918. *Yedinci Görüşme: 29 Kasım Cuma. *Sekizinci Görüşme: 20 Aralık 1918. *Dokuzuncu Görüşme: 15 Mayıs 1919. *Ya İzmir’de Neler Oluyor? *VE İSTANBUL’DA 10 NİSAN. *İŞTE VİZE. *VE 14 MAYIS 1919. *15 MAYIS 1919. *YILDIZ SARAYINDA. *SON GECE. *BİR TALAY GİDİYOR – BİR TALAY GELİYOR. *YÜRÜYORDU MUSTAFA KEMAL. *Son Görüşme: 16 Mayıs 1919. *Yüce Padişah Huzuruna. *Huzur-ı Cenab-i Tacidar-ı Azamiye Mahreci: Bafra 18 Mayıs 1335/1919. *Dersaadet Sadaretpenahiye Mahreci: Bafra 18 Mayıs 1335/1919. *19 MAYIS GÜNÜ.

PAŞA İLE SULTAN ARASINDAKİ SON İKİ GÖRÜŞME:

Damat Ferit, yemek sonunda Mustafa Kemal’e padişahla görüşmesini söyler. Bu saatlerde İzmir’de halk, İzmir’e Yunan askerlerinin çıkacağını duymuş, sokaklarda yürüyüş yapmakta, protesto etmekte ve feryatlar yeri göğü inletmektedir.

15 Mayıs 1919

Mustafa Kemal Paşa, 15 Mayıs sabahı doğruca Genel Kurmay’a gider. Fevzi (Çakmak) Paşa ile yeni Genel Kurmay Başkanı Cevat Çobanlı Paşa devir-teslim işlemleri yapmaktadır. Fevzi Paşa, Genel Kurmay Başkanlığından alınmış, yerine Cevat Çobanlı getirlmiştir. Sebebi ise; Fevzi Paşa’nın ‘Yunanlılar İzmir’e çıkarma yaparlarsa silahla karşılık veriniz’ emrini vermesidir.

Mustafa Kemal, Fevzi ve Cevat Paşalara veda ederek Babı-Ali’ye geçer. Hükümet, toplantı halindedir. İzmir’de Yunan işgalinin başlamasını görüşmektedir.

Mustafa Kemal’in geldiğini duyan bakanlar, salona yanına gelirler. İç işleri Bakanı Mehmet Ali Bey, Mustafa Kemal’e;

Allah Allah ne küstahlık… İşittiniz mi efendim. Yunanlılar İzmir’e çıkıyor’ diye söyler.

İzmir’in işgal edilmeye başladığını burada duyan Mustafa Kemal, hükümet üyelerinin şaşkınlığını çaresizliğini görmüştür.

Mustafa Kemal:

-Yaaaa bu da mı oldu?

-Evet

Mustafa Kemal:

-Ne yapmayı tasavvur ediyorsunuz?

-Protesto edeceğiz.

Mustafa Kemal; – Bu lâzımdır, doğrudur. Ancak böyle bir protesto ile Yunanlıların İzmir’den geri çekileceklerine ihtimal veriyor musunuz?

Bakanlar, Mustafa Kemal’in yüzüne bakarak;

-Fakat başka ne yapabiliriz?

Mustafa Kemal:

-Belki de daha… Kesin tedbirler düşünülebilir…

-Mesela ne gibi?

O zaman bir ses, eğer yanlış hatırlamıyorsam Mehmet Ali Bey’in sesi cevap verdi, diyor Mustafa Kemal: Öyle hareketlere kalkarsak bize ne yaparlar bilir misiniz?

Mustafa Kemal, tabiî ki bir şeyler söylemeyi düşünür ama diyemez. Bahriye Nazırına;

-Bizi Anadolu’ya götürecek vapur hazırdır, değil mi? diye sorar.

Bahriye nazırı:

 -Çoktan tertip etmiştim. Bandırma Vapuru emrinizdedir.

Mustafa Kemal: Doğrudan doğruya vapur kaptanına emir verebilir miyim?

Bahriye Nazırı: ‘Hay hay’ der.

Mustafa Kemal, bakanlara vedâ ederek oradan ayrılır. Daha yapacak çok işi vardır. Arkadaşı Fethi’yi Bekirağa Bölüğünde ziyâret ederek ona sırrını açıklar. Oradan ayrıldığında sarayın yolunu tutmuş, akşam olmadan saraya gidebilmek için acele etmektedir.

Mustafa Kemal, hızla saraya giderken Kurmay Başkanı Albay Kâzım (Özalp) Bey ile Samsun’a gidecek olan 25 Nefer (er) için vize almış. Karargâhın kesin lisesini de Harbiye Nezâretine bildirmişti. Bu listede; Erkan 1, Zabitan 16, Efrad (fertler-insanlar) 25, binek hayvanı 3, otomobil 1, bilgileri verilir.

Görüldüğü gibi müfettişlik karargâhının erlerle birlikte toplam sayısı 48’dir. Ancak Albay Refet de iki erle birlikte 3 kişi olarak Bandırma Vapuru ile gidebilmek için izin almıştır. Yani 15 Mayıs günü Mustafa Kemal Paşa, saraya Padişah Vahdettin Han ile görüşmeye giderken Bandırma Vapuru’nun askerî yolcu sayısı da 51 kişi olarak belirlenmiştir.

Mustafa Kemal Paşa, saray yolunda acele etmesine rağmen ancak akşamüstü saat yedi buçukta Yıldız Sarayı’na ulaşabilir.

Yıldız Sarayında

Mustafa Kemal, kara haberin etkisiyle saraya girer. Boğaza bakan küçük bir salona alınır. Salonun penceresinden düşman savaş gemileri görülmektedir.

İşgalcilerin gemileri denizi demir yığınları gibi kaplamıştır. Neredeyse deniz görülmez. Padişah odaya girince, Mustafa Kemal Paşa ayağa kalkar. Ama Padişah, Mustafa Kemal’i yanına oturtur. Ebette İzmir’e Yunan askerlerinin çıktığı, İzmir’i kana buladığını padişah da duymuştu. Mustafa Kemal Paşa Vahdettin Han görüşmesi, 15 Mayıs Perşembe günü akşamüzeri bu acı haberlerin karamsarlığı içinde başlamıştır.

Mustafa Kemal Paşa, bu ikili görüşmede yapılan konuşmaları şöyle aktarmıştır:

Pâdişah dedi ki;

-Paşa, Paşa sen şimdiye kadar devletimize çok hizmet ettin. Bunların hepsi artık bu kitaba geçti. Bu bir târih kitabıdır. Dirseğinin altındaki kitabı gösterdi ve devam etti:

-Târihe geçti. Bunları unutunuz. Bundan sonra edeceğiniz hizmetler şimdiye kadar yaptığınızdan çok büyük olacaktır. Dikkat ve sadakatle çalışırsanız, devleti düştüğü bu felâketten kurtarabilirsiniz. Birçok komutanı Anadolu’ya gönderdim. Sizin göreviniz, bunları denetlemek olacaktır.

-Bu hususta elimden geleni yapacağım, buna emniyet buyurunuz efendim.

Pâdişah ayağa kalktı elimi sıktı.

-Muaffak olunuz, dedi.

Zekeriya Türkmen’e göre bu görüşmede Padişah Vahdettin şu sözleri de söylemiştir:

-Görüyorsunuz, ben artık memleketi ve milleti nasıl kurtarmak lâzım geldiğini tasavvurda dücar oluyorum. Ve ellerini havaya kaldırarak da:

-İnşallah millet müteriebbih ( ve müteyakkız (uyanık) olur: bu vaziyet-i elimeden (kötü durumdan) gerek beni ve gerekse kendini tahsis eder (kurtarır) .

Mustafa Kemal huzurdan çıkınca, yanına Baş Yaver Naci Paşa gelerek;

-Bu, zat-ı şahânenin ufak bir hâtırâsı, diyerek kapağı üzerinde ‘Sultan Vahdettin’ markası işlenmiş bir kutu uzatır.

Mustafa Kemal saraydan çıktığında hava iyice kararmış, akşam olmuştu. Doğruca evine gitti, ertesi günü Cuma idi, çok işi vardı.

Ne yazık ki evine henüz girmişti ki kötü haberler gelmeye başladı. Bandırma Vapuru’nun Karadeniz’de İngilizler tarafından batırılacağı haberleri akıyordu. Mustafa Kemal, 15 Mayıs gecesi Bandırma Vapuru’nun kaptanı İsmail Hakkı Durusu’yu evine çağırdı. Samsun yolculuğunu ve alınacak önlemleri konuştular.

Mustafa Kemal, o geceyi nasıl geçirdi? Kimlerle ve âilesiyle neler konuştu? Acaba annesiyle ve kardeşiyle konuşabildi mi? Belki de ailesine hiç zaman ayıramadı… Sabah olunca yapacak çok işi vardı. Cuma namazına gidecek, Cuma selâmlığından sonra Vahdeddin Han’ı ziyâret edecek vedâ edecekti. Öğle sonu da Bandırma Vapuru ile Samsun yolculuğuna çıkacaktı…

ALİ AK 1950’de Bafra’nın Kolay Beldesi’nde doğdu. İlkokulu Kolay’da, ortaokulu Bafra’da bitirdi. Perşembe İlköğretmen Okuluna yatılı öğrenci olarak girdi. 1969’da buradan mezun oldu. İlk görev yeri olan Bafra’nın Ozan Köyü İlkokulu’nda vazifelendirildi. Askerlik görevini bitirdikten sonra Bafra’nın Kozağzı Köyü’nde bir süre çalıştı. 1972’de Bafra’nın Kolay Beldesi Merkez İlkokulu’na, 1990’da Bafra Altınyaprak İlköğretim Okulu’na, 1993′ de Bafra Mithat Paşa İlköğretim Okulu’na tâyin edildi ve 1995’de de buradan emekliye ayrıldı. Başta kendi köyü Kolay olmak üzere Bafra’nın köylerini dolaşarak yaşayan Kurtuluş savaşı gazileriyle söyleşiler yaptı. Bu çalışmalar sonucunda 1983’te yayınlanan ‘Kurtuluş Savaşı Yıllarında BAFRA’ adlı kitap ortaya çıktı. Sadece Bafra köylerinde değil, Havza ve Vezirköprü köylerinde de yakın târih çalışmaları, mani, bilmece ve masal derlemeleri yaptı. Özellikle Kolay’da çalıştığı dönemde halkbilim (bilmece, masal vb.) çalışmalarında öğrencilerinin de önemli katkıları oldu. Kolay’da çalıştığı 18 yıl boyunca araştırmalarına devam etti. Eski Anadolu uygarlıklarının, özellikle Hititleri inceledi. Değişik uygarlıklardan kalan Bafra’daki târihî eserleri inceledi. Öğrencilerinin yanında kendisi gibi eğitimci olan eşi Hacer Hanım’ı da bu çalışmalara dâhil etti. Bu çalışmalar sonucunda ‘Samsun’dan Türk Dünyâsına Maniler’ kitabını 2020 yılında yayınladı. Yıllardır il il, kütüphâne kütüphâne gezerek Halkevleri Bafra Şubesi’nin yayın organı olan ‘Altın Yaprak Dergisi’ hakkında bilgiler topladı.  İnternetten epeyce bir sayıyı arşivine kattı. Bütün bu emeklerini târihe not olarak kaydetti. 2022 yılının sonuna doğru Altın Yaprak’bütün sayılarından (29 sayı) oluşan ‘Altın Yaprak Dergisi’ tıpkı basımını hazırladı. Yakın târih üzerine araştırma yazıları bazı gazete ve dergilerde yayınlandı. Hâlen Bafra Haber-Bafra’nın Sesi gazetesinde yakın târih üzerine araştırma-inceleme yazıları yayınlanmaktadır. Ali Ak, Neyzen Tevfik’in âilesiyle aynı toprağın çocuğudur. Ve Neyzen Tevfık ile ilgili 100’ün üzerinde kitap, gazete, dergi vb. belgenin yeraldığı zengin bir ‘Neyzen Tevfık Kolaylı Arşivi’ne sâhiptir. Ali Ak’ın Yayınlanmış Kitapları: *Kurtuluş Savaşı Yıllarında Bafra (Yakın Târih Araştıması, Kendi Yayını -1983)                                                 *Samsundan Türk Dünyasına Maniler (Eşi Hacer Ak ile birlikte, Kendi Yayını- 2020)                                       *Altın Yaprak Dergisi Tıpkı Basım (Derleyen Ali Ak, Kendi Yayını -2022)                                                        *Atatürk-Vahdettin Görüşmeleri (Yakın Târih, Astana Yayınları- 2023)

(BİTTİ)

Önceki İçerikBahçeli Öcalan’ı Meclis’e Getirmekte Kararlı
Sonraki İçerikAsil, Aziz ve Yüce TÜRK Milletine 10 KASIM Mesajım!
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.