“Erken kalkan yol alır” /Türk Atasözü
16 Nisan Anayasa referandumu oylamasından sonra Türkiye’de yeni bir sürece hızlı bir şekilde girmiş bulunuyoruz. Buna ister rejim değişikliği deyin, isterseniz sistem değişikliği, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Zaten AKP Hükümeti ve sözcüleri her fırsatta eski Türkiye’yi suçluyordu. EVET’çilerin başları göğe ermiştir sanırım!
Hele hele C. Başkanı Recep Tayip Erdoğan da 21 Mayısta yapılan kurultayla AKP’nin başına geçtiğine göre artık kim tutar Türkiye’yi. Referandum öncesi Cumhurbaşkanı danışmanlarının ve sözcülerinin konuşmalarını hatırlayacak olursak; adalette çağ atlayacağız, ekonomik alanda inanılmaz ölçüde zenginleşeceğiz, koalisyonlar devri kapanacak ve tek kelimeyle Türkiye’ye istikrar gelecek!
Bu vaatler tabiî ki milletimizin en yetkili ağızlardan duymak istedikleri güzel vaatler ama nasıl olacağını, çözüm yollarını da söylemeleri gerekmezmiydi?
Oysa; bunca gazeteci ve kader kurbanlarıyla doldurulan cezaevleri tıklım tıklım doluyken, 15 HSYK üyelerinin onbeşini de Cumhurbaşkanı ve partisi atayacağına göre insanın aklına nasıl olacak’ta adalette çağ atlayacağız sorusu gelmezmi?
Türkiye Ekonomisinde 100 liralık ihracat yapmanız için 80 liralık ithal girdiye ihtiyaç duyuluyorsa, Türkiye topraklarının yarıdan fazlası ekilmeyip boş bırakılırken Arjantin’den kuru fasulye, Kanada’dan mercimek, Yenizelanda’dan et ithal ediliyorsa Türk insanı nasıl zenginleşecek var mı bunun başka bir izah tarzı?
Koalisyonlar devri sona erecek dediler. Aslında tam tersi, asıl koalisyon ve ittifak süreci bundan sonra başlayacak. % 45 le tek başınıza iktidar olma şansınız var ama Cumhurbaşkanı seçilebilmesi için %51 rakamını yakalamanız gerekiyor. Türkiye’nin bu günkü siyasi yapısında bu mümkün olmadığına göre ya Hükümet kurmak için koalisyon yapacaksınız veya ittifak kuracaksınız ki her ikisinde de bir diğer partiye ihtiyacınız var. Hal böyle iken birilerinin Türk Milleti’nin zekâsıyla alay etmesi koskoca devlet erkânına yakışmıyor olsa gerek.
***
Yukarıda yazdıklarım, iktidar partisine ait görüntünün bir kısmı. Muhalefet cephesine bakacak olursak, tek başına %25 lik bir CHP muhalefet yapmaya yetmiyor. MHP, Kayıtsız şartsız iktidarı destekliyor, koalisyon olmasalar da iktidar partisiyle ittifak halindeler.
O zaman referandum sonuçlarına göre HAYIR oylarının %24’ünün mecliste partisi yok. Ulusal basın ve medya tartışmalarının hemen hemen hepsi, 16 Nisan sonrası gelişmelerin nasıl şekilleneceği konusunda yoğunlaşıyor. Aydınların büyük çoğunluğu, %48,6 Hayır oylarını kucaklayacak merkez sağda yeni bir parti’nin kurulması konusunda hemfikirler. Aslında olması gereken Merkez Sağda değil merkezin tam ortasında Türkiye’nin milli menfaatlerini gözetecek geniş tabanlı bir partinin kurulması gerekiyor. Çünkü hayır oylarının tamamı sağın oyları olmadığı kesin, bilakis toplumun her kesiminin insanlarının oyları var bu rakamların içinde.
MHP Genel Başkan adaylarından ihraç edilen isimler bölünüp parçalanmadan kendi içlerinden çıkaracakları bir Genel Başkan etrafında, buna da en uygun görülen ve Türk toplumunun benimseyip bağrına bastığı Sayın Meral Akşener başkanlığında bir parti kurulması bu günkü siyasi konjuktürde acilen şart görülüyor. Acilen diyorum siyasi iktidarın erken bir genel seçime gitmesi için bir değil birçok sebepleri var.
Saygılarımla.