10 Kasım’ın Düşündürdükleri

117

 

 

“Benim fıtratımda bir gayritabiîlik varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdendir.” M. Kemal ATATÜRK

Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerimde “Bütün nefsler ölümü tadıcıdır. Sonra Bize döndürüleceksiniz.”  (Küllu nefsin zâikatul mevti summe ileynâ turceûn Ankebût 57.) Bu hitap bütün canlılaradır.                                                Bu durum insanın fani olduğu kalıplaşmış sözle zihinlerimize kazınmak istenmiştir.                    Her ölenin arkasından rahmet okumak dinimizin olgunluğunun gereğidir.                                 İslam dininin temellerinden biride hüsnü zan’dır. Bu temel insanın kemalete ulaşmasında ve sosyal hayatında da buna önem verilmesi gereken hususlardandır. Bu hususiyet din sosyolojisi ve psikoloji bilimlerinin de konularındandır. Araştırmacılar tarafından ciltlerle kitap yazılabilinir.  Şahsen beni dinimizin iki terimi çok etkilemiştir. Biri merhamet, diğeri ise hüsnü zan’dır.                                           Ancak bazı insanlar için rahmet okunurken “minnet ve rahmetle anıyoruz” da denir. Bu insanların sayısı az olup, bahtiyar kimselerdir. Atatürk’te bunlardan biridir.                                     Atatürk’ü bu ölüm yıl dönümünde de rahmet ve minnetle yad ediyoruz. Her insanın iki defteri vardır. Birine sevap,diğerine de günahları yazılır. Bir kul olarak günahsız insan olmaz. Olmamalıdır da. Aksi halde tövbe kapısı diye bir şey olmazdı.                                                                                         Atatürk kendisini Milletine ve değerlerine adamış eksikleri olan bir faniydi. Ancak çokça fazlalığı olduğu düşünülen günümüz insanlarından daha fazla eksiği olmayan bir insandı. İmanlı bir kimseydi. İman Allah ile kul arasındaki bir rabıtadır. Cenneti çantada keklik görenler, yarın mahşerde ne olduklarını anlayacaklardır. Bu konularda hüküm vermemiz kul ile Allah arasına girmek olur ki bunun adına ŞİRK denir. Bu konuda hiçbir hüküm biz kullara ait değildir.                                                           Bizi bir faninin toplum için yaptıkları ilgilendirir. İndirilen dinimiz hiç kimseye başkasının imanını sorgulama hakkını vermemiştir.                                                                                                        “Vatan sevgisi imandandır” Hadisi Şerifi doğrultusunda “Mevzu bahis vatansa gerisi teferruattır.” Diyebilen Atatürk’ü din eksenli yargılamak İmanî zaaftan, yada ahlaki yozlaşmadan ve cehaletten kaynaklanır.                                                                                                             Atatürk büyük bir Devlet adamı ve bir liderdi. Biz fanileri de bu yönü ilgilendirir. Türk tarihinde iki büyük Türk vardır. Biri METE HAN, diğeri de ATATÜRK’tür. Bunu bilmekte yarar vardır.

 

 

 

 

Kendi içmez, içeni kınamaya bayılır.

Yüzünden aldatmaca, sahtekârlık yayılır.

Şarap içmiyor diye, kasılıp gezer ama;

Yedikleri yanında şaraba meze sayılır!

Ömer Hayyam

Atatürk en zor zamanda ümmetin ve milletin şeref ve haysiyetini kurtarmaya vesile olmuş  bir liderdir. Bunu Allahın bir lütfü olarak görmek gerekir.                                                                 Dini,ahlakı kısaca her şeyi eksik ve yanlış anlayan bir devrin inanları olarak, keşke Allah’ın bize en büyük armağanı olan aklımızı yeterince kullanabilsek.                                                                                  İşte o zaman dünyaya hâkim olur Türk ve İslam âlemi huzur ve refahı bulur.                               Selam ve Saygılarımla.  2014